Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hàris İbn-i Esed El-Muhàsibî (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Cemâziye'l-Âhir 1413 / 05.12.1992
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Felsefe sınıfı öğrencisiyim, yüksek lisans imtihanlarına girmeme ne dersiniz?, Ben lise öğrencisiyim. İlim öğrenmeye | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hàris İbn-i Esed El-Muhàsibî (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Cemâziye'l-Âhir 1413 / 05.12.1992
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Felsefe sınıfı öğrencisiyim, yüksek lisans imtihanlarına girmeme ne dersiniz?, Ben lise öğrencisiyim. İlim öğrenmeye | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bir kardeşimiz bizden isim istiyormuş, ismi Enis olsun. Bir kardeşimiz bizden isim istiyormuş, ismi Enis olsun.

"Felsefe sınıfı öğrencisiyim, yüksek lisans imtihanlarına girmeme ne dersiniz?""Felsefe sınıfı öğrencisiyim, yüksek lisans imtihanlarına girmeme ne dersiniz?" Müracaat etsin; mâni olurlarsa vebal mâni olanlara ait olur.Müracaat etsin; mâni olurlarsa vebal mâni olanlara ait olur. Ve insan hiçbir zaman ilim yolunda çalışmaktan zarar görmez. Kendisi ilmen yükselmiş olur. Ve insan hiçbir zaman ilim yolunda çalışmaktan zarar görmez. Kendisi ilmen yükselmiş olur.

"Ben lise öğrencisiyim. İlim öğrenmeye çalışıyorum, ama hocalarımızın çoğu da ilme, "Ben lise öğrencisiyim. İlim öğrenmeye çalışıyorum, ama hocalarımızın çoğu da ilme, İslâm'a aykırı şeyler söylüyorlar. Ben de doğru bildiğim şeyleri kalkıp söyleyip İslâm'a aykırı şeyler söylüyorlar. Ben de doğru bildiğim şeyleri kalkıp söyleyip çocukların yanlış bilgilenmemesi için gayret gösteriyorum. Bu sefer hocalar notumu kırıyorlar.çocukların yanlış bilgilenmemesi için gayret gösteriyorum. Bu sefer hocalar notumu kırıyorlar. Notla benden intikam almaya çalışıyorlar.Notla benden intikam almaya çalışıyorlar. Bu durumda söylemeye devam mı edeyim yoksa susayım mı?" Bu durumda söylemeye devam mı edeyim yoksa susayım mı?"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri susmaya müsaade etmemiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri susmaya müsaade etmemiş. "Hakkın söylenmesi gereken yerde susan dilsiz şeytandır." buyurmuş. Hadîs-i şerîf vardır. "Hakkın söylenmesi gereken yerde susan dilsiz şeytandır." buyurmuş. Hadîs-i şerîf vardır. Susmamak ama lisân-ı münâsib ile söylemeye dikkat etmek gerekir. Susmamak ama lisân-ı münâsib ile söylemeye dikkat etmek gerekir. Yani "Aziz hocam, çok değerli hocam şöyle bir hadîs-i şerîf var, âyet-i kerîmede böyle.Yani "Aziz hocam, çok değerli hocam şöyle bir hadîs-i şerîf var, âyet-i kerîmede böyle. Şu mesele şöyledir." diye nezaketine ve edebine hayran bıraktıracak şekildeŞu mesele şöyledir." diye nezaketine ve edebine hayran bıraktıracak şekilde anlatarak söylemeli, hiçbir zaman durmamalı. Hakkı söylemekten geri kalmamalı.anlatarak söylemeli, hiçbir zaman durmamalı. Hakkı söylemekten geri kalmamalı. Peygamber Efendimiz; "Cihadın en yükseği, zalim sultanın huzurunda hak sözü söylemektir." diyor.Peygamber Efendimiz; "Cihadın en yükseği, zalim sultanın huzurunda hak sözü söylemektir." diyor. Hak sözü söylememek diye bir şey yok. Şahitlik istenirse şahitlik yapılacak.Hak sözü söylememek diye bir şey yok. Şahitlik istenirse şahitlik yapılacak. Yanlış bir şey söylenirse yanlış olduğu belirtilecek.Yanlış bir şey söylenirse yanlış olduğu belirtilecek. İmam bile bir şey okurken yanılırsa arkasındaki düzeltiyor.İmam bile bir şey okurken yanılırsa arkasındaki düzeltiyor. Yani "Namazdayım, ben ona tâbiyim." denmiyor, düzeltiliyor. Bundan ibret almak lazım. Yani "Namazdayım, ben ona tâbiyim." denmiyor, düzeltiliyor. Bundan ibret almak lazım.

"Kendi işimizi bile görmekten acizken fakültede arkadaşlarımızın hizmeti görevini verdiler." "Kendi işimizi bile görmekten acizken fakültede arkadaşlarımızın hizmeti görevini verdiler."

Evet, insanın eksiği, kusuru çoktur. Acizdir, nâcizdir ama yapılacak birçok hizmet vardır. Evet, insanın eksiği, kusuru çoktur. Acizdir, nâcizdir ama yapılacak birçok hizmet vardır. Bilhassa hizmet kendisine, kendisi istemeden gelirse o zaman Allah'ın tevfîki refîk olur.Bilhassa hizmet kendisine, kendisi istemeden gelirse o zaman Allah'ın tevfîki refîk olur. Mevkiye, makama talip olursa yardım gelmez de kendisine hizmet teklif edilipMevkiye, makama talip olursa yardım gelmez de kendisine hizmet teklif edilip böyle şeylere giriştiği zaman yardım olunur, mânevî bakımdan yardım gelir.böyle şeylere giriştiği zaman yardım olunur, mânevî bakımdan yardım gelir. O bakımdan Allah'a sığının, Allah yanıltmasın, şaşırtmasınO bakımdan Allah'a sığının, Allah yanıltmasın, şaşırtmasın ve hakkı işlemeyi nasip etsin. Evet, aciziz, Allah yardım eder. ve hakkı işlemeyi nasip etsin. Evet, aciziz, Allah yardım eder.

Enise, kız ise Enise, erkekse Enis. Enise, kız ise Enise, erkekse Enis.

Çocuğunun cinleri gördüğünü iddia eden birisi evladından bahsediyor. Çocuğunun cinleri gördüğünü iddia eden birisi evladından bahsediyor. "3 yaşındayken başladı, hâlâ sürüyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?" "3 yaşındayken başladı, hâlâ sürüyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?"

Olabilir, çocuklar sâfî oldukları için bazı şeyleri görürler.Olabilir, çocuklar sâfî oldukları için bazı şeyleri görürler. Ona çok baskı yapmadan normal davranmak lazım.Ona çok baskı yapmadan normal davranmak lazım. Kendisinin duygularının çarpık istikametlere yönelmemesine dikkat etmek lazım, görülebilir. Kendisinin duygularının çarpık istikametlere yönelmemesine dikkat etmek lazım, görülebilir.

Bir şeyh efendinin oğlu kapıdan girenlere bakarmış, onları nefsanî sîretlerinde görürmüş.Bir şeyh efendinin oğlu kapıdan girenlere bakarmış, onları nefsanî sîretlerinde görürmüş. Mesela huyuna şehvet galip ise domuz suretinde görürmüş. Mesela huyuna şehvet galip ise domuz suretinde görürmüş. Hilekârlık galipse tilki suretinde görürmüş, merkep şeklinde görürmüş.Hilekârlık galipse tilki suretinde görürmüş, merkep şeklinde görürmüş. "A, içeriye domuz girdi; a, içeriye merkep girdi; a, içeriye tilki girdi." dermiş."A, içeriye domuz girdi; a, içeriye merkep girdi; a, içeriye tilki girdi." dermiş. Babası ya da dedesi bakmış sırların açılması bazen işleri karıştırıyor. Babası ya da dedesi bakmış sırların açılması bazen işleri karıştırıyor. "Şuna biraz yiyecek verin, halkın arasında yesin." demiş. Yemiş, ondan sonra gözü perdelenmiş. "Şuna biraz yiyecek verin, halkın arasında yesin." demiş. Yemiş, ondan sonra gözü perdelenmiş.

"Evlenmemem için birinin muska yaptığını sanıyorum. Ne yapayım?" "Evlenmemem için birinin muska yaptığını sanıyorum. Ne yapayım?"

Bunlara karşı çare Kurân-ı Kerîm'dir.Bunlara karşı çare Kurân-ı Kerîm'dir. E'ûzü besmele çekerek İhlas, Felak, Nâs sûrelerini çok okur, Allah'ın hıfz u himayesine ilticâ eder.E'ûzü besmele çekerek İhlas, Felak, Nâs sûrelerini çok okur, Allah'ın hıfz u himayesine ilticâ eder. Hiçbir şey tesir etmez. Çünkü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhtır. Güç, kuvvet Allah'ın elindedir. Hiçbir şey tesir etmez. Çünkü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhtır. Güç, kuvvet Allah'ın elindedir. Muskanın, cinin, şeytanın doğrudan doğruya bir tesiri yoktur. Muskanın, cinin, şeytanın doğrudan doğruya bir tesiri yoktur.

İnnehû leyse lehû sultânun ale'l-lezîne âmenû ve âlâ rabbihim yetevekkelûn.İnnehû leyse lehû sultânun ale'l-lezîne âmenû ve âlâ rabbihim yetevekkelûn. Âyet-i kerîme Allah'a inanıp tevekkül edenlere tesir edemeyeceğini belirtiyor. Âyet-i kerîme Allah'a inanıp tevekkül edenlere tesir edemeyeceğini belirtiyor.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2