Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Cami Âdâbı (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Âhir 1413 / 18.10.1992
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor; burada ders çekilir mi? Bunu açıklar mısınız?, Yâ Rabbi! Filanın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cami Âdâbı (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Âhir 1413 / 18.10.1992
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor; burada ders çekilir mi? Bunu açıklar mısınız?, Yâ Rabbi! Filanın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor; burada ders çekilir mi? Bunu açıklar mısınız? Kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor; burada ders çekilir mi? Bunu açıklar mısınız?

Hatm-i hâcegânı Hocamız [Mehmed Zahid Kotku] rahmetullahi aleyhHatm-i hâcegânı Hocamız [Mehmed Zahid Kotku] rahmetullahi aleyh sabah ve yatsı namazlarından sonra camide, kalabalıkta yapardı.sabah ve yatsı namazlarından sonra camide, kalabalıkta yapardı. Burada sabahları ve yatsıları hatm-i hâcegân yapılıyorBurada sabahları ve yatsıları hatm-i hâcegân yapılıyor çünkü o yapılmazsa "İlla has dervişler katılsın da ötekiler katılmasın." denilseçünkü o yapılmazsa "İlla has dervişler katılsın da ötekiler katılmasın." denilse başka bir takım mahzurlar olduğundan Hocamız öyle içtihad eyledi.başka bir takım mahzurlar olduğundan Hocamız öyle içtihad eyledi. Hatm-i hâcegânı orada da yapıyordu; ayrıca da yapıyordu.Hatm-i hâcegânı orada da yapıyordu; ayrıca da yapıyordu. Hatta şahıslar hatm-i hâcegânı tek başına kendileri de yapabilirler; o da mümkün. Hatta şahıslar hatm-i hâcegânı tek başına kendileri de yapabilirler; o da mümkün.

Hatm-i hâcegân-ı kebîr, hatm-i hâcegân-ı sagîr yapılabilir.Hatm-i hâcegân-ı kebîr, hatm-i hâcegân-ı sagîr yapılabilir. Kardeşimiz bunu soruyorsa kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor. Kardeşimiz bunu soruyorsa kalabalık yerde hatm-i hâcegân yapılıyor. [Mehmed Zahid] Hocamız içtihad eylemiş; biz de o içtihada dayanarak[Mehmed Zahid] Hocamız içtihad eylemiş; biz de o içtihada dayanarak "Böyle olduğu zaman gönüller daha hoş oluyor,"Böyle olduğu zaman gönüller daha hoş oluyor, herkes de sevaptan istifade ediyor." diye biz de yapıyoruz. herkes de sevaptan istifade ediyor." diye biz de yapıyoruz.

"Burada ders çekilir mi?" diyor;"Burada ders çekilir mi?" diyor; yani "Hatm-i hâcegân yapılan yerde ayrıca kendi özel zikri çekilir mi? demek istiyor, bilmiyorum.yani "Hatm-i hâcegân yapılan yerde ayrıca kendi özel zikri çekilir mi? demek istiyor, bilmiyorum. Öyle diyorsa madem hatm-i hâcegân yapılıyor ona katılsın; kendi özel tesbihini sonra çeksin. Öyle diyorsa madem hatm-i hâcegân yapılıyor ona katılsın; kendi özel tesbihini sonra çeksin.

Yoksa "Hatm-i hâcegân kalabalık yerde yapılır mı yapılmaz mı?"Yoksa "Hatm-i hâcegân kalabalık yerde yapılır mı yapılmaz mı?" mânasında soruyorsa evet yapılabilir, yapıyoruz mânasında soruyorsa evet yapılabilir, yapıyoruz

Sözü kesilmiş iki kişi eğer aralarında dinî nikah yapılmamışsa telefon ile görüşebilirler mi?Sözü kesilmiş iki kişi eğer aralarında dinî nikah yapılmamışsa telefon ile görüşebilirler mi? Damat adayı kız evine ziyarete gidebilir mi? Damat adayı kız evine ziyarete gidebilir mi?

Gidebilir yani "Bu illa nikah olduğu zaman olacak." diye bir şey yok.Gidebilir yani "Bu illa nikah olduğu zaman olacak." diye bir şey yok. Kız örtülü olur; annesinin babasının yanında görüşebilir.Kız örtülü olur; annesinin babasının yanında görüşebilir. Erkek o tarafa ziyarete gidebilir; bunların mahzuru yoktur. Telefonla da görüşebilirler Erkek o tarafa ziyarete gidebilir; bunların mahzuru yoktur. Telefonla da görüşebilirler

"Yâ Rabbi! Filanın yüzü suyu hürmetine hastama şifa ver." diye dua yapmanın fıkhî hükmü nedir?"Yâ Rabbi! Filanın yüzü suyu hürmetine hastama şifa ver." diye dua yapmanın fıkhî hükmü nedir? Sakıncası var mıdır? Sakıncası var mıdır?

Allah'ın sevgili kulları var. Sevgili kullarının hatırına da böyle dua etmek vardır, olur.Allah'ın sevgili kulları var. Sevgili kullarının hatırına da böyle dua etmek vardır, olur. Allah'ın sevgili kulları hürmetine bazı kullarına ihsanlarda bulunduğunu biliyoruz;Allah'ın sevgili kulları hürmetine bazı kullarına ihsanlarda bulunduğunu biliyoruz; o bakımdan mahzuru yoktur o bakımdan mahzuru yoktur

Fakülte öğrencileri olarak bir evde kalıyoruz; kendi aramızda hatm-i hâcegân yapabilir miyiz? Fakülte öğrencileri olarak bir evde kalıyoruz; kendi aramızda hatm-i hâcegân yapabilir miyiz?

Yapabilirsiniz. İsterse herkes tek başına da bir büyük hatm-i hâcegân yapabilir.Yapabilirsiniz. İsterse herkes tek başına da bir büyük hatm-i hâcegân yapabilir. Yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı Şerîfe, 79 Elem neşrah leke 1000 bir İhlâs-ı ŞerîfYedi Fâtiha, 100 Salavât-ı Şerîfe, 79 Elem neşrah leke 1000 bir İhlâs-ı Şerîf tekrar yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı Şerîfe hatm-ı hâcegân-ı kebîrdir. Bunu yapabilir.tekrar yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı Şerîfe hatm-ı hâcegân-ı kebîrdir. Bunu yapabilir. Ya da hatm-ı hâcegân-ı sagîr yani yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı şerîfe,Ya da hatm-ı hâcegân-ı sagîr yani yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı şerîfe, 500 lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm, yedi Fâtiha,500 lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm, yedi Fâtiha, 100 Salavât-ı Şerîfe de sonda okununca hatm-ı hâcegân-ı sagîrdir, bunu da yapabilir.100 Salavât-ı Şerîfe de sonda okununca hatm-ı hâcegân-ı sagîrdir, bunu da yapabilir. Müsaade de ediyoruz, yapabilirler Müsaade de ediyoruz, yapabilirler

Cuma namazında hoca minberde konuşurken ülkemizde cemaat genellikle önüne bakıyor;Cuma namazında hoca minberde konuşurken ülkemizde cemaat genellikle önüne bakıyor; bu da cemaatten bazılarının uyuklamasına veya kafasına başka düşüncelerin girmesine,bu da cemaatten bazılarının uyuklamasına veya kafasına başka düşüncelerin girmesine, oluşmasına sebep oluyor. Camilerde cemaat uyarılsa daoluşmasına sebep oluyor. Camilerde cemaat uyarılsa da "Hocayı dinlerken gözünüzü hocadan ayırmayın." dense daha iyi olmaz mı? "Hocayı dinlerken gözünüzü hocadan ayırmayın." dense daha iyi olmaz mı?

Tabi uykuyu önlemek bakımından iyi olabilir ama nereye bakarsa bakar, isterse başı önünde olur;Tabi uykuyu önlemek bakımından iyi olabilir ama nereye bakarsa bakar, isterse başı önünde olur; yeter ki kulağı imamda olsun. İmamı dinlemesi, hatibi dinlemesi şart.yeter ki kulağı imamda olsun. İmamı dinlemesi, hatibi dinlemesi şart. Uyumaması için de bakması daha iyi olur;Uyumaması için de bakması daha iyi olur; bakınca daha iyi takip ediliyor hakikaten; ben de tavsiye ederim bakınca daha iyi takip ediliyor hakikaten; ben de tavsiye ederim

Nefsi alt etme yani nefsi terbiye etme yönünden bize bir şeyler söyleyebilir misiniz? Nefsi alt etme yani nefsi terbiye etme yönünden bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?

Nefsi terbiye etmenin, alt etmenin iki yolu vardır:Nefsi terbiye etmenin, alt etmenin iki yolu vardır: Birinci yolu, nefsin gücünü kuvvetini azaltmaktır. Oruç tutarsın, az uyursun kuvveti azalır.Birinci yolu, nefsin gücünü kuvvetini azaltmaktır. Oruç tutarsın, az uyursun kuvveti azalır. Çok konuşmazsın, hatalara düşmezsin, insanların arasına çok katılmazsın, tenhada durursun;Çok konuşmazsın, hatalara düşmezsin, insanların arasına çok katılmazsın, tenhada durursun; kendi başına durursun rahat olursun.kendi başına durursun rahat olursun. İşte bunlara kıllet-i taam, kıllet-i kelâm, kıllet-i menâm, uzlet-i enâm, zikr-i müdâm demişler. İşte bunlara kıllet-i taam, kıllet-i kelâm, kıllet-i menâm, uzlet-i enâm, zikr-i müdâm demişler. Zikre müdavim olursun.Zikre müdavim olursun. Böyle tedbirlerle terbiyeyle nefsin arzuları kırılır, zayıflar. Böyle tedbirlerle terbiyeyle nefsin arzuları kırılır, zayıflar. Zaten oruç tuttuğu zaman az uyuduğu zaman vesaire arzularının coşkunluğu kalmıyor.Zaten oruç tuttuğu zaman az uyuduğu zaman vesaire arzularının coşkunluğu kalmıyor. Böyle bir yol vardır. Bir de zikre kuvvetle gidilip insanın aşkının, şevkinin, muhabbetinin,Böyle bir yol vardır. Bir de zikre kuvvetle gidilip insanın aşkının, şevkinin, muhabbetinin, Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna sevgisinin coşması suretiyleAllahu Teâlâ hazretlerinin yoluna sevgisinin coşması suretiyle günahlara nazar etmeyecek hâle gelmesi vardır.günahlara nazar etmeyecek hâle gelmesi vardır. Aşk ve muhabbet yolu ile zikre devam ederek de olabilir.Aşk ve muhabbet yolu ile zikre devam ederek de olabilir. Tabi hepsinin çeşit çeşit incelikleri vardır.Tabi hepsinin çeşit çeşit incelikleri vardır. Tarikatte "halvet" vardır, şeyh efendinin çeşitli talimatları vardır Tarikatte "halvet" vardır, şeyh efendinin çeşitli talimatları vardır

Bir kadın, bir erkek doktora muayene olabilir mi? Nâmahrem yerinden röntgen çekinebilir mi? Bir kadın, bir erkek doktora muayene olabilir mi? Nâmahrem yerinden röntgen çekinebilir mi?

Eğer kadın mütehassıs varsa onu bulmaya gayret eder;Eğer kadın mütehassıs varsa onu bulmaya gayret eder; mümkün olduğu kadar kendi cinsinden olan kadın bir doktora muayene olmaya gayret eder.mümkün olduğu kadar kendi cinsinden olan kadın bir doktora muayene olmaya gayret eder. Bunu istemek kendisinin de hakkıdır; ama çare yoksa çaresiz iseBunu istemek kendisinin de hakkıdır; ama çare yoksa çaresiz ise terbiyeli, aklı başında müslüman bir doktora muayene olabilir, röntgen çektirilebilir.terbiyeli, aklı başında müslüman bir doktora muayene olabilir, röntgen çektirilebilir. Çare varsa mümkün oldukça kadına çektirmeye çalışmalıdır. Çare varsa mümkün oldukça kadına çektirmeye çalışmalıdır.

Elhamdülillah biz şimdi doktor kardeşlerimizle bir kadın polikliniği açmaya da çalışıyoruz.Elhamdülillah biz şimdi doktor kardeşlerimizle bir kadın polikliniği açmaya da çalışıyoruz. Bu Türkiye'de büyük bir derttir. İslâm düşmanlarının inadı vardır; Bu Türkiye'de büyük bir derttir. İslâm düşmanlarının inadı vardır; doğum mütehassısı bölümüne erkek ebe yani erkek kadın doğum mütehassısı yetiştiriyorlar.doğum mütehassısı bölümüne erkek ebe yani erkek kadın doğum mütehassısı yetiştiriyorlar. "İlla erkekler doğum yaptırsın." diye inatlarından kız talebe bile almıyorlar. İnatları var. "İlla erkekler doğum yaptırsın." diye inatlarından kız talebe bile almıyorlar. İnatları var. Üniversitelerde, tıbbiyelerde inançsız kimselerin böyle inatları var. Üniversitelerde, tıbbiyelerde inançsız kimselerin böyle inatları var.

Biz de hanımlarımızı mümkün oldukça hanım doktorlara muayene ettirmeye gayret ediyoruz.Biz de hanımlarımızı mümkün oldukça hanım doktorlara muayene ettirmeye gayret ediyoruz. Birisini bir kadın doktora gönderdik. Birisini bir kadın doktora gönderdik. Kadın hastalığı var, nâmahrem yeri açılacak, bakılacak; yani soyunacak.Kadın hastalığı var, nâmahrem yeri açılacak, bakılacak; yani soyunacak. Biz gönderdiğimiz halde kadın doktor; Biz gönderdiğimiz halde kadın doktor;

"Seni talebelerin önünde soyacağım, öyle muayene edeceğim." demiş. "Seni talebelerin önünde soyacağım, öyle muayene edeceğim." demiş.

O da şaşırmış "Olur mu öyle şey?" demiş. "Peki, bu talebeler nasıl öğrenecek?" diyormuş. O da şaşırmış "Olur mu öyle şey?" demiş.

"Peki, bu talebeler nasıl öğrenecek?" diyormuş.

Ayarlarsan başka türlü olur. İstenince her şey oluyor, ne diye inat ediyorsun? Ayarlarsan başka türlü olur. İstenince her şey oluyor, ne diye inat ediyorsun?

İlla erkeğe baktıracaksın, müslümanın inancını zedeletmeye çalışacaksın. İlla erkeğe baktıracaksın, müslümanın inancını zedeletmeye çalışacaksın.

Bizim inancımız böyle olduğuna göre ona göre ayarla. Bizim inancımız böyle olduğuna göre ona göre ayarla.

Ankara'da bir kadıncağızın röntgeni çekilecek.Ankara'da bir kadıncağızın röntgeni çekilecek. Kadın gitmiş bakmış, pos bıyıklı bir röntgen uzmanı. Kadın gitmiş bakmış, pos bıyıklı bir röntgen uzmanı.

"Soyun hanım" demiş. "Soyun hanım" demiş.

Hanımefendi; "Ben kadın röntgenci istiyorum." demiş kibarca. Hanımefendi;


"Ben kadın röntgenci istiyorum." demiş kibarca.

"Oh, oh" demiş; "Bırak bu kafayı kadın, bırak. Biraz Avrupa gör, medeniyet gör." "Oh, oh" demiş; "Bırak bu kafayı kadın, bırak. Biraz Avrupa gör, medeniyet gör."

O da boynunu bükmüş; "Ben zaten İngilizim." demiş. O da boynunu bükmüş;

"Ben zaten İngilizim." demiş.

İngiltere'de kardeşimizin biriyle evlendi de oradan Türkiye'ye gelin geldi, İngiliz aslında. İngiltere'de kardeşimizin biriyle evlendi de oradan Türkiye'ye gelin geldi, İngiliz aslında.

Bizim bu taraftaki dangalak böyle diyor. Bu mantık değil. Bizim bu taraftaki dangalak böyle diyor.

Bu mantık değil.

Bir kadın mütehassıs koy, bir kadın röntgenci koy; kadınların gönlü olsun. Kadın bölümünü ayır. Bir kadın mütehassıs koy, bir kadın röntgenci koy; kadınların gönlü olsun. Kadın bölümünü ayır.

Utanmıyor musun? Utanmıyor musun?

Maalesef böyle bir inatlaşma vardır, müslümanların kusurudurMaalesef böyle bir inatlaşma vardır, müslümanların kusurudur Müslümanlar kendilerinin camisini, kadın hastanesini müesseselerini kuramıyorlar;Müslümanlar kendilerinin camisini, kadın hastanesini müesseselerini kuramıyorlar; kendi emirlerine uygun faizsiz müesseselerini, helal müesseselerini kuramıyorlar. kendi emirlerine uygun faizsiz müesseselerini, helal müesseselerini kuramıyorlar.

Yahudiler kuruyor; dünyanın her yerinde uçaklarda yahudi yemeği vardır. Yahudiler kuruyor; dünyanın her yerinde uçaklarda yahudi yemeği vardır.

"Ben yahudiyim, yahudi yemeği istiyorum." deyince ona hahamın kestiği etten yapılmış yemek gelir. "Ben yahudiyim, yahudi yemeği istiyorum." deyince ona hahamın kestiği etten yapılmış yemek gelir.

Dünyanın her yerinde müslüman vardır; Dünyanın her yerinde müslüman vardır;

"Ben müslümanın etini istiyorum; bana müslüman yemeği getirin." diye diretmiyorlar. "Ben müslümanın etini istiyorum; bana müslüman yemeği getirin." diye diretmiyorlar.

Domuzu yiyorlar veyahut adam "Bu et domuz eti değildir." diyor. Domuzu yiyorlar veyahut adam "Bu et domuz eti değildir." diyor.

Olsun. İsterse domuz eti olmasın ama hayvanın kafası kesilmemişse yine murdardır; o da haramdır.Olsun. İsterse domuz eti olmasın ama hayvanın kafası kesilmemişse yine murdardır; o da haramdır. Sen bir tokmağı kafasına indiriyorsun, hayvanı murdar ediyorsun Sen bir tokmağı kafasına indiriyorsun, hayvanı murdar ediyorsun ondan sonra "Tamam, bu sığır etidir." diyorsun. ondan sonra "Tamam, bu sığır etidir." diyorsun.

Sığır etidir ama murdar. Koyunun bile boynuna ip dolansa boğulsa eti yenmez. Kesecek, kanı çıkacak. Sığır etidir ama murdar. Koyunun bile boynuna ip dolansa boğulsa eti yenmez. Kesecek, kanı çıkacak.

Şimdi yirminci yüzyılda yeni yeni anlaşılmış; kan çıkmadığı zaman damarlarda kaldığı zamanŞimdi yirminci yüzyılda yeni yeni anlaşılmış; kan çıkmadığı zaman damarlarda kaldığı zaman orada mikroplanıyormuş ve et bozuluyormuş. orada mikroplanıyormuş ve et bozuluyormuş.

Ha 1400 yıl sonra uyandınız maşallah! Ha 1400 yıl sonra uyandınız maşallah!

İslâm "kan akacak" diye bunu 1400 yıl önceden söylemiş.İslâm "kan akacak" diye bunu 1400 yıl önceden söylemiş. Et yenilecekse kesilecek, kanı şorlatılacak, akacak. İşte et o zaman dayanacak. Et yenilecekse kesilecek, kanı şorlatılacak, akacak. İşte et o zaman dayanacak.

Kafasına bir tokmak vuruyorlar, bir elektriktik şoku veriyorlar.Kafasına bir tokmak vuruyorlar, bir elektriktik şoku veriyorlar. Hayvan bayılıyor; ondan sonra murdar oluyor.Hayvan bayılıyor; ondan sonra murdar oluyor. Müslümanlar gevşek olduğundan, dikkatsiz olduğundan bu müesseseleri kuramamış. Müslümanlar gevşek olduğundan, dikkatsiz olduğundan bu müesseseleri kuramamış.

"Canım ne olur yerse?" Elinin körü olur. "Canım ne olur yerse?"

Elinin körü olur.

Sen müesseseni kurmaya çalışsan ne olur? Sen müesseseni kurmaya çalışsan ne olur?

Sen müesseseni kurma, kendi keyfine uygun olan şeyi kurma;Sen müesseseni kurma, kendi keyfine uygun olan şeyi kurma; ondan sonra "Çişli şeyi yesek olur mu içsek olur mu?" bilmem ne. ondan sonra "Çişli şeyi yesek olur mu içsek olur mu?" bilmem ne.

İçme be adam, içmemeye çalış, temizini bulmaya çalış.İçme be adam, içmemeye çalış, temizini bulmaya çalış. Ne diye "İlla murdarı yiyeceğim, illa haramı işleyeceğim." diye çalışıyorsun? Ne diye "İlla murdarı yiyeceğim, illa haramı işleyeceğim." diye çalışıyorsun?

Evet, ölüm tehlikesi varsa, başka doktor yoksa, çare yoksa tamam;Evet, ölüm tehlikesi varsa, başka doktor yoksa, çare yoksa tamam; erkek doktor muayene eder ama niye kadın doktor muayene etmesin? erkek doktor muayene eder ama niye kadın doktor muayene etmesin?

Çünkü kafaları bozuluyor. Çeşit çeşit şeyler duyuyoruz.Çünkü kafaları bozuluyor. Çeşit çeşit şeyler duyuyoruz. Ben doktorların ağzından çeşit çeşit menfi şeyler duyuyorum. Ben doktorların ağzından çeşit çeşit menfi şeyler duyuyorum.

Askerlikte bir doktor vardı, terbiyesiz neler anlatıyordu. Doktor.Askerlikte bir doktor vardı, terbiyesiz neler anlatıyordu. Doktor. Tabi mecburen askere gitmiş. Orada her çeşit insanla harman oluyorsun.Tabi mecburen askere gitmiş. Orada her çeşit insanla harman oluyorsun. Yaptığı melanetleri, günahları saya saya bitiremiyor. Yaptığı melanetleri, günahları saya saya bitiremiyor.

Şimdi ona muayeneye gidilir mi? Böyle bir hayduta gidilmez. Şimdi ona muayeneye gidilir mi?

Böyle bir hayduta gidilmez.

O zaman müslüman olarak tedbir al. Müslümanların tedbir alması lazım. O zaman müslüman olarak tedbir al. Müslümanların tedbir alması lazım.

Tarikate ve bir hak mezhebe uymamak günah mıdır? Tarikate ve bir hak mezhebe uymamak günah mıdır?

Cahilliktir. Cahillik tehlikelidir; sonu vehamet olur. Çünkü bir hak mezhebe uymuyorsun. Cahilliktir. Cahillik tehlikelidir; sonu vehamet olur. Çünkü bir hak mezhebe uymuyorsun.

Sen İmâm-ı Âzam mısın? Neden hak mezhebe uymuyorsun? Uymuyor. Sen İmâm-ı Âzam mısın? Neden hak mezhebe uymuyorsun?

Uymuyor.

Niye uymuyorsun? Sen kendi başına âyetleri hadisleri anlayacak,Niye uymuyorsun? Sen kendi başına âyetleri hadisleri anlayacak, mezhep kuracak kadar çok allame bir insan mısın? Değilsin. mezhep kuracak kadar çok allame bir insan mısın?

Değilsin.

O zaman bilene uysana be adam! Bir hak mezhebe uymuyor. O zaman bilene uysana be adam!

Bir hak mezhebe uymuyor.

Uymamak cahilliktir, yanlıştır; uy!Uymamak cahilliktir, yanlıştır; uy! Onlar bu meseleleri incelemiş; bu işin profesörlerinin profesörü, onlara uymak lazım. Onlar bu meseleleri incelemiş; bu işin profesörlerinin profesörü, onlara uymak lazım.

Bir insan tarikate girmese ne olur? Bir insan tarikate girmese ne olur?

Tarikate girmezse nefsini terbiye etmez. Nefsini terbiye etmezse,Tarikate girmezse nefsini terbiye etmez. Nefsini terbiye etmezse, sevaplı şeyleri kazanmazsa, günahlarda devam ederse âhireti mahvolur.sevaplı şeyleri kazanmazsa, günahlarda devam ederse âhireti mahvolur. Mârifetullaha eremezse gafil giderse zarara uğrar;Mârifetullaha eremezse gafil giderse zarara uğrar; onun için bu hayırlı, faydalı şeyleri yapmaya çalışması lazım onun için bu hayırlı, faydalı şeyleri yapmaya çalışması lazım

Okulda bu sene gördüğümüz derslerden biri siyaset bilimi.Okulda bu sene gördüğümüz derslerden biri siyaset bilimi. Bu bilimin felsefesinin yapıldığı yerler var. Bu bilimin felsefesiyle uğraşmak haram mıdır? Bu bilimin felsefesinin yapıldığı yerler var. Bu bilimin felsefesiyle uğraşmak haram mıdır? Felsefenin haram veya mendub olan dalları nelerdir, açıklar mısınız?Felsefenin haram veya mendub olan dalları nelerdir, açıklar mısınız? Bu derslere başlarken şeytandan kurtulabilmek için bir dua tavsiye eder misiniz? Bu derslere başlarken şeytandan kurtulabilmek için bir dua tavsiye eder misiniz?

Muhterem kardeşlerim! "Felsefe" demek "bir şeyin üzerinde akıl yürütmek" demek.Muhterem kardeşlerim! "Felsefe" demek "bir şeyin üzerinde akıl yürütmek" demek. Akıl yürüten insanlara "filozof" demişler. Tarihin çeşitli devirlerinde de akıl yürüten insanlar,Akıl yürüten insanlara "filozof" demişler. Tarihin çeşitli devirlerinde de akıl yürüten insanlar, akılları erdiği kadar akıllarının ebadı nispetinde bir şeyler ortaya atmışlar, söylemişler.akılları erdiği kadar akıllarının ebadı nispetinde bir şeyler ortaya atmışlar, söylemişler. Sonra onun yanlışlığı anlaşılmış, doğrusunu başkası söylemiş.Sonra onun yanlışlığı anlaşılmış, doğrusunu başkası söylemiş. Sonra başkası çıkmış, başka bir şey söylemiş.Sonra başkası çıkmış, başka bir şey söylemiş. Tabi bu gibi eski safsatalarla uğraşıp dinî bilgileri öğrenmezse insan bazen sapıtabiliyor da.Tabi bu gibi eski safsatalarla uğraşıp dinî bilgileri öğrenmezse insan bazen sapıtabiliyor da. Çünkü onlardan bazıları zaten kendileri sapıtmışlar. Çünkü onlardan bazıları zaten kendileri sapıtmışlar.

Düşünelim, kafa yoralım derken;Düşünelim, kafa yoralım derken; akıl kendi başına her türlü gerçeği bulmaya yetmediğinden sapıtabilmişler. akıl kendi başına her türlü gerçeği bulmaya yetmediğinden sapıtabilmişler.

Ama bir şeyin felsefesini yapmak, üzerinde tefekkür etmek günah değildir.Ama bir şeyin felsefesini yapmak, üzerinde tefekkür etmek günah değildir. Tefekkür etmek sevaptır.Tefekkür etmek sevaptır. Siyaset biliminin felsefesini yapıyor, üzerinde tefekkür ediyor; bunda bir mahzur yok.Siyaset biliminin felsefesini yapıyor, üzerinde tefekkür ediyor; bunda bir mahzur yok. Tarihin felsefesi vardır, siyasetin felsefesi vardır, ekonominin çeşitli doktrinleri, felsefeleri vardır.Tarihin felsefesi vardır, siyasetin felsefesi vardır, ekonominin çeşitli doktrinleri, felsefeleri vardır. Düşünmek zararlı değildir; yeter ki Allah için düşünsün, yeter ki dinini bilsin, Düşünmek zararlı değildir; yeter ki Allah için düşünsün, yeter ki dinini bilsin, dinine aykırı şeyler söylemesin, dininin yasakladığı kanaatlere sapmasın.dinine aykırı şeyler söylemesin, dininin yasakladığı kanaatlere sapmasın. Düşünmenin bir zararı yok. Düşünmenin bir zararı yok.

Tahsile giderken umumiyetle her sabah 10 defaTahsile giderken umumiyetle her sabah 10 defa Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh.Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh. İnneke ente'l-vehhâb âyetini okusunlar. İnneke ente'l-vehhâb âyetini okusunlar.

Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ. "Yâ Rabbi! Kalbimizi saptırma."Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ. "Yâ Rabbi! Kalbimizi saptırma." Ba'de iz hedeytenâ. "Hidayete erdikten sonra."Ba'de iz hedeytenâ. "Hidayete erdikten sonra." Ve heb lenâ min ledünke rahmeh. "Bize fazl u kereminden rahmetini ihsan eyle."Ve heb lenâ min ledünke rahmeh. "Bize fazl u kereminden rahmetini ihsan eyle." İnneke ente'l-vehhâb. İnneke ente'l-vehhâb.

Bu âyet-i kerimeyi 10 defa okusunlar; bu o işin duasıdır.Bu âyet-i kerimeyi 10 defa okusunlar; bu o işin duasıdır. Girdikleri yere besmeleyle girsinler; evden çıkarken duada daGirdikleri yere besmeleyle girsinler; evden çıkarken duada da bismillâhi ve billâhi tevekkeltü ala'llâhi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm diyerekbismillâhi ve billâhi tevekkeltü ala'llâhi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm diyerek Allah adıyla çıksınlar ve Allah'a tevekkül ederek gitsinler; o zaman zararlara uğramazlar Allah adıyla çıksınlar ve Allah'a tevekkül ederek gitsinler; o zaman zararlara uğramazlar

Fatih döneminde kanun haline gelen kardeş katli şeriate uygun mudur? Fatih döneminde kanun haline gelen kardeş katli şeriate uygun mudur?

Kanun haline geldiği münakaşalıdır. Şeriate uygun değildir.Kanun haline geldiği münakaşalıdır. Şeriate uygun değildir. Kimsenin -kimseyi öldürmeye- suçu olmayan bir kimseyi öldürmeye hakkı yoktur.Kimsenin -kimseyi öldürmeye- suçu olmayan bir kimseyi öldürmeye hakkı yoktur. Suç teşekkül etmeden suç olacak vehmiyle adam öldürmek şeriatte yoktur.Suç teşekkül etmeden suç olacak vehmiyle adam öldürmek şeriatte yoktur. O bakımdan doğru bir iş değildir O bakımdan doğru bir iş değildir

Benim bir gecekondum vardı, müteahhide verdik.Benim bir gecekondum vardı, müteahhide verdik. Buranın bir kısmı vakıflarındı, buradan belediye almış, belediyeden de babam almıştı.Buranın bir kısmı vakıflarındı, buradan belediye almış, belediyeden de babam almıştı. Babam öldü, bina bitmek üzere, bana bir günah olur mu? Ne yapmalıyım? Babam öldü, bina bitmek üzere, bana bir günah olur mu? Ne yapmalıyım?

Vakıf malını almak büyük vebaldir.Vakıf malını almak büyük vebaldir. Fakat Türkiye'de ne hükümet vakıf mallarını korumuşturFakat Türkiye'de ne hükümet vakıf mallarını korumuştur ne Vakıflar Genel Müdürlüğü korumuştur ne de halk "Vakıf malıdır." diye alınmasından çekinmiştir.ne Vakıflar Genel Müdürlüğü korumuştur ne de halk "Vakıf malıdır." diye alınmasından çekinmiştir. Öyle olmuştur ki vakıf malları satılığa çıkmıştır, gayrimüslimler almıştır; Öyle olmuştur ki vakıf malları satılığa çıkmıştır, gayrimüslimler almıştır; Ermeniler yahudiler almıştır. Bugün bazı camilerin dükkanları var;Ermeniler yahudiler almıştır. Bugün bazı camilerin dükkanları var; Nur-i Osmaniye camisinin etrafında camiyle beraber yapılmış, caminin vakfı olan yerler var.Nur-i Osmaniye camisinin etrafında camiyle beraber yapılmış, caminin vakfı olan yerler var. Yahudi, Ermeni almış, sonra "Hükümet bizim elimizden alır." diye götürmüş, kiliseye bağışlamış.Yahudi, Ermeni almış, sonra "Hükümet bizim elimizden alır." diye götürmüş, kiliseye bağışlamış. Böylece müslümanın malı kilisenin eline geçmiştir. Böylece müslümanın malı kilisenin eline geçmiştir.

Bu büyük bir felakettir, dinsizliktir çok büyük haksızlıktır.Bu büyük bir felakettir, dinsizliktir çok büyük haksızlıktır. Çünkü o malın sahibi malının şöyle kullanılmasını istemiş, vakfetmiş. Çünkü o malın sahibi malının şöyle kullanılmasını istemiş, vakfetmiş.

Bunu niye değiştiriyorsun? Bunu niye değiştiriyorsun?

Hırsızlıktır. O vakfı gayesinden aykırı bir şekilde kullanmak hırsızlıktır.Hırsızlıktır. O vakfı gayesinden aykırı bir şekilde kullanmak hırsızlıktır. Almak da doğru değildir, kullanmak da doğru değildir; vebaldir. Almak da doğru değildir, kullanmak da doğru değildir; vebaldir.

Tabi şimdi belediye almış; satan da günahtadır, alan da günahtadır.Tabi şimdi belediye almış; satan da günahtadır, alan da günahtadır. Sonra belediye malı olduğu için belediyeden bu almış. Sonra belediye malı olduğu için belediyeden bu almış.

Belediyeler özellikle vakıf mallarına dalıyorlar, balıklama atlayıp dalıyorlar,Belediyeler özellikle vakıf mallarına dalıyorlar, balıklama atlayıp dalıyorlar, "vakıf mallarının sahibi yok" diye yağmalıyorlar, "Kendilerine gelir olsun." diye satıyorlar. "vakıf mallarının sahibi yok" diye yağmalıyorlar, "Kendilerine gelir olsun." diye satıyorlar. O da büyük günahtır, o da vakfeden kimseye hıyanettir, tarihe hıyanettir, kanunsuzluktur.O da büyük günahtır, o da vakfeden kimseye hıyanettir, tarihe hıyanettir, kanunsuzluktur. Bu, devletin yaptığı kanunsuzluktur. Bunu milletvekillerinin dile getirmesi lazım.Bu, devletin yaptığı kanunsuzluktur. Bunu milletvekillerinin dile getirmesi lazım. Vakıf olan her şeyin vakfın gayesine uygun çalıştırılması lazım.Vakıf olan her şeyin vakfın gayesine uygun çalıştırılması lazım. Yoksa demek ki nizam yok, eşkıyalık var, demektir. O zaman devlet eşkıyalık yapıyor, demektir. Yoksa demek ki nizam yok, eşkıyalık var, demektir. O zaman devlet eşkıyalık yapıyor, demektir.

Ancak vakfedenin; "Şöyle olmazsa böyle olabilir, böyle olmazsa şöyle olabilir." diyeAncak vakfedenin; "Şöyle olmazsa böyle olabilir, böyle olmazsa şöyle olabilir." diye müsaade ettiği şeyler yapılabilir. Eğer devlet İslâm devletiyse belki başka kararlar alabilir; müsaade ettiği şeyler yapılabilir. Eğer devlet İslâm devletiyse belki başka kararlar alabilir;

"Şurada şu şöyle olmuyor. Vakfeden de sağ olsaydı belki şöyle yapardı." diyebilir ama"Şurada şu şöyle olmuyor. Vakfeden de sağ olsaydı belki şöyle yapardı." diyebilir ama bu şekilde alınması, satılması uygun değildir. bu şekilde alınması, satılması uygun değildir.

Şimdi alınmış, satılmış. Bazen de müslümanlar bakıyorlar ki mal gayrimüslime gidecek, almışlar;Şimdi alınmış, satılmış. Bazen de müslümanlar bakıyorlar ki mal gayrimüslime gidecek, almışlar; ondan sonra tekrar vakıflara, özel vakıflara, şimdiki yeni vakıflara vermişler. ondan sonra tekrar vakıflara, özel vakıflara, şimdiki yeni vakıflara vermişler.

Vakıflara dikkat etmek lazım. Bu kardeşimizin alınmış o kadar yeri bir yerden yine vakfetmesi lazımVakıflara dikkat etmek lazım. Bu kardeşimizin alınmış o kadar yeri bir yerden yine vakfetmesi lazım ya da bu binanın o kadar kısmını ne kadar yeri vakıfsa vakfetmesi lazım.ya da bu binanın o kadar kısmını ne kadar yeri vakıfsa vakfetmesi lazım. Zor işler bunlar; Allah insanı böyle veballi işlere bulaştırmasın.Zor işler bunlar; Allah insanı böyle veballi işlere bulaştırmasın. İşi rast gitmez, çocuğu hasta olur, vücudu rahatsız olur; dünyası zarara uğrar, âhireti zarara uğrar.İşi rast gitmez, çocuğu hasta olur, vücudu rahatsız olur; dünyası zarara uğrar, âhireti zarara uğrar. Çünkü kökünde böyle şeyler vardır Çünkü kökünde böyle şeyler vardır

Hanımım annesinin evine gitti, iki senedir gelmiyor.Hanımım annesinin evine gitti, iki senedir gelmiyor. Noterden evine dön çağrısı yaptım, gelmedi. Mahkemeye verebilir miyim? Noterden evine dön çağrısı yaptım, gelmedi. Mahkemeye verebilir miyim?

Verebilir de boşayabilir de hepsini yapabilir. Çünkü kadının öyle kalkıp gitmeye hakkı yoktur.Verebilir de boşayabilir de hepsini yapabilir. Çünkü kadının öyle kalkıp gitmeye hakkı yoktur. "Dön" deyince gelmesi lazım."Dön" deyince gelmesi lazım. Aralarında geçen şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama tabi mahkemeye verebilir Aralarında geçen şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama tabi mahkemeye verebilir

Sizi aylardır göremiyoruz hocam, paramız da yok ki görmek için peşinizden dolaşalım. Sizi aylardır göremiyoruz hocam, paramız da yok ki görmek için peşinizden dolaşalım.

Kardeşlerimiz de sitem etmekte haklı. Her zaman gelsek böyle vaaz etsekKardeşlerimiz de sitem etmekte haklı. Her zaman gelsek böyle vaaz etsek ama başka yerde de vaaz edilmesini istiyorlar.ama başka yerde de vaaz edilmesini istiyorlar. Keşke bin parça olsam da her parçam bir başka yerde vaaz etse ama başka yerde de istiyorlar.Keşke bin parça olsam da her parçam bir başka yerde vaaz etse ama başka yerde de istiyorlar. Mesela ömrüm boyu hiç gitmediğim bir il oluyor, istiyorlar. Mesela ömrüm boyu hiç gitmediğim bir il oluyor, istiyorlar.

"Ders alacak insanlar var hocam." diyorlar. "Ders alacak insanlar var hocam." diyorlar.

"Ders alacak." deyince zaten benim yüreğimin yağı eriyor, tâkatim kalmıyor, kalkıp gidiyorum."Ders alacak." deyince zaten benim yüreğimin yağı eriyor, tâkatim kalmıyor, kalkıp gidiyorum. Oraya gidince de buralar bazen aksayabiliyor; onların hatırına kusurumuza bakmayın.Oraya gidince de buralar bazen aksayabiliyor; onların hatırına kusurumuza bakmayın. Orada da, gittiğimiz yerde de hizmet oluyor;Orada da, gittiğimiz yerde de hizmet oluyor; böyle kalabalık oluyor, ders alanlar oluyor, istifade edenler oluyor.böyle kalabalık oluyor, ders alanlar oluyor, istifade edenler oluyor. Affedin, yardım edin, dua edin, sabredin, artık neyse kusurumuza bakmayın Affedin, yardım edin, dua edin, sabredin, artık neyse kusurumuza bakmayın

Sakal tebliğ yapmaya engel olabilir mi?Sakal tebliğ yapmaya engel olabilir mi? Böyle iddia edenler var, bundan dolayı sakal bırakmıyorlar. Böyle yapmak doğru mudur? Böyle iddia edenler var, bundan dolayı sakal bırakmıyorlar. Böyle yapmak doğru mudur?

Hayır, doğru değildir. Çünkü sakal kazımak haramdır.Hayır, doğru değildir. Çünkü sakal kazımak haramdır. Bundan 50 yıl, 100 yıl önce olsaydı hacı babalar hacı dedeler insanı bastonla kovalarlardı.Bundan 50 yıl, 100 yıl önce olsaydı hacı babalar hacı dedeler insanı bastonla kovalarlardı. Şimdi âdet oldu, herkes kazıtıyor ama erkeklerin kadınlara benzemesi sayılır, bu doğru değildir. Şimdi âdet oldu, herkes kazıtıyor ama erkeklerin kadınlara benzemesi sayılır, bu doğru değildir.

Aslında durumu müsaitse, memur değilse, işi elveriyorsa sakalı bırakacak, tebliği öyle yapmaya çalışacak.Aslında durumu müsaitse, memur değilse, işi elveriyorsa sakalı bırakacak, tebliği öyle yapmaya çalışacak. Karşısındaki sakalından ürküyorsa...Karşısındaki sakalından ürküyorsa... Başkası önemsemiyor; mimar bey sakalını uzatabiliyor, profesör bey sivri sakalı uzatabiliyor,Başkası önemsemiyor; mimar bey sakalını uzatabiliyor, profesör bey sivri sakalı uzatabiliyor, saçını uzatabiliyor, dalga dalga kocaman kocaman kulağının üstüne binmiş,saçını uzatabiliyor, dalga dalga kocaman kocaman kulağının üstüne binmiş, ensesini kapatmış, aslan yelesi gibi. Herkes keyfine göre yaşıyor.ensesini kapatmış, aslan yelesi gibi. Herkes keyfine göre yaşıyor. O da sünnet-i seniyyeye uygun hareket edecek, tebliğe mâni olmaz.O da sünnet-i seniyyeye uygun hareket edecek, tebliğe mâni olmaz. Öyle olsaydı onun dinde bir müsaadesi olurdu.Öyle olsaydı onun dinde bir müsaadesi olurdu. Sen tam müslüman olacaksın, tebliğini İslâmca yapacaksın; karşı taraf uyarsa uyar.Sen tam müslüman olacaksın, tebliğini İslâmca yapacaksın; karşı taraf uyarsa uyar. Sakalından korkuyorsa sen de kalemle yaz, dergi çıkar,Sakalından korkuyorsa sen de kalemle yaz, dergi çıkar, başka türlü hizmet et ama sakaldan kimse korkmaz, tebliğe mâni olmaz.başka türlü hizmet et ama sakaldan kimse korkmaz, tebliğe mâni olmaz. Güzel giyinirsin, başka tedbirleri alırsın, yine kendini sevdirmeye çalışırsın,Güzel giyinirsin, başka tedbirleri alırsın, yine kendini sevdirmeye çalışırsın, sakalı da sevdirmeye çalışırsın; o da tebliğdir. sakalı da sevdirmeye çalışırsın; o da tebliğdir.

Takvâ ile vesvesenin, kibir ile vakarın farkı nedir? Bunların karışmasını nasıl engelleyebiliriz? Takvâ ile vesvesenin, kibir ile vakarın farkı nedir? Bunların karışmasını nasıl engelleyebiliriz?

Takvâ; "Haramdan kaçınmak harama bulaşmamaya dikkat etmektir." Takvâ; "Haramdan kaçınmak harama bulaşmamaya dikkat etmektir."

Vesvese; "Mahzurlu olmayan bir şeyde; 'Şu şöyle mi bu böyle mi?' diye tereddüt etmektir." Vesvese; "Mahzurlu olmayan bir şeyde; 'Şu şöyle mi bu böyle mi?' diye tereddüt etmektir."

Takvâ, sevaptır; vesvese yoktur, vesvese şeytandandır.Takvâ, sevaptır; vesvese yoktur, vesvese şeytandandır. Bir şey doğruysa vesvese gelse de yapacak, vesveseye aldırmayacak. Bir şey doğruysa vesvese gelse de yapacak, vesveseye aldırmayacak.

Kibir; "Kendini beğenmektir, hak sözü kabul etmemektir." Kibir; "Kendini beğenmektir, hak sözü kabul etmemektir."

Vakar; "Halim selim, ciddi durmaktır." Vakar; "Halim selim, ciddi durmaktır."

Kibir günahtır, vakar sevaptır.Kibir günahtır, vakar sevaptır. Kibirlenmeyecek, başkasını hor görmeyecek, kendisini büyük görmeyecek ama "Ben Müslümanım.Kibirlenmeyecek, başkasını hor görmeyecek, kendisini büyük görmeyecek ama "Ben Müslümanım. Halime hareketime dikkat etmem lazım." diye vakarlı hareket etmeye dikkat edecek.Halime hareketime dikkat etmem lazım." diye vakarlı hareket etmeye dikkat edecek. İslâm da incedir, her şey de incedir. Trafikte, yolda giderken yeşil ışıkta geçersen iyi oluyor;İslâm da incedir, her şey de incedir. Trafikte, yolda giderken yeşil ışıkta geçersen iyi oluyor; kırmızı ışıkta geçersen polis cezayı yazıyor.kırmızı ışıkta geçersen polis cezayı yazıyor. Aynı yoldan bir an önce geçtin mi bir şey yok; bir an sonra geçtin mi cezayı yiyorsun.Aynı yoldan bir an önce geçtin mi bir şey yok; bir an sonra geçtin mi cezayı yiyorsun. "Sağa dönülmez." denen yerde dönersen cezayı yiyorsun. Her şeyin kaidesi var; herkes ona uyacak. "Sağa dönülmez." denen yerde dönersen cezayı yiyorsun. Her şeyin kaidesi var; herkes ona uyacak.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2