Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Gönül Zenginliğinin Kazandırdıkları Tamahkârlığın Kaybettirdikleri (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Recep 1410 / 03.02.1990
Seka Camii / İzmit

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Vesveseden kurtulmam için ne yapmam lazım? Evde televizyon olmasının mahzuru var mı?, Acaba insanın nefsini tam olarak hayra, güzele | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Gönül Zenginliğinin Kazandırdıkları Tamahkârlığın Kaybettirdikleri (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Recep 1410 / 03.02.1990
Seka Camii / İzmit

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Vesveseden kurtulmam için ne yapmam lazım? Evde televizyon olmasının mahzuru var mı?, Acaba insanın nefsini tam olarak hayra, güzele | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Vesveseden kurtulmam için ne yapmam lazım?Vesveseden kurtulmam için ne yapmam lazım? Evde televizyon olmasının mahzuru var mı? Evde televizyon olmasının mahzuru var mı?

Vesveseden kurtulmak için abdestli gezmenin faydası vardır.


Vesveseden kurtulmak için abdestli gezmenin faydası vardır.
Abdestli gezen insanın yanına şeytan sokulamaz, vesvese veremez. Abdestli gezen insanın yanına şeytan sokulamaz, vesvese veremez. Kur'an okumanın, zikrullahla meşgul olmanın faydası vardır. Kur'an okumanın, zikrullahla meşgul olmanın faydası vardır. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm ve zikrullah mânevî kalelerdir,Çünkü Kur'ân-ı Kerîm ve zikrullah mânevî kalelerdir, bu kalelere sığınan insanlara şeytanın zararı olmaz.bu kalelere sığınan insanlara şeytanın zararı olmaz. Kur'ân-ı Kerîm'in çok âşinâsı değilse Kulhüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kur'ân-ı Kerîm'in çok âşinâsı değilse Kulhüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûreleri de vesveseden kurtulmak, şeytandan kurtulmak için Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûreleri de vesveseden kurtulmak, şeytandan kurtulmak için özellikle indirilmiş koruyucu sûreler olduklarından onları okusun.özellikle indirilmiş koruyucu sûreler olduklarından onları okusun.

Evde televizyonun olması fiilen bugün birçok kimse için mahzur teşkil etmektedir.


Evde televizyonun olması fiilen bugün birçok kimse için mahzur teşkil etmektedir.
Çünkü içindeki programlar sabahtan akşama meşgul ediyor.Çünkü içindeki programlar sabahtan akşama meşgul ediyor. İlim irfan öğrenmesine, dinini öğrenmesine büyük ölçüde mâni oluyor.İlim irfan öğrenmesine, dinini öğrenmesine büyük ölçüde mâni oluyor. Elbette televizyonun içinde faydalı şeyler de vardır.Elbette televizyonun içinde faydalı şeyler de vardır. Mesela o belgesel filmler var, dünyanın muhtelif yerlerini gösteriyor. İlme ait [yayınlar] var. Mesela o belgesel filmler var, dünyanın muhtelif yerlerini gösteriyor. İlme ait [yayınlar] var. Tahsil için, açık öğretim için olan yayınlar var. Tahsil için, açık öğretim için olan yayınlar var. Demek ki televizyonun bizzat kendisinin olmasının mahzuru yok;Demek ki televizyonun bizzat kendisinin olmasının mahzuru yok; günahlı şeyleri seyretmek mahzurlu olmuş oluyor.günahlı şeyleri seyretmek mahzurlu olmuş oluyor. Onun vesvese hâsıl etmek bakımından da feyzin gitmesi bakımından da zararı olur.Onun vesvese hâsıl etmek bakımından da feyzin gitmesi bakımından da zararı olur. Günaha bakan insan bu günahın zararını çeker.Günaha bakan insan bu günahın zararını çeker. Güle güle günah işleyen insan ağlaya ağlaya cezasını çeker. Güle güle günah işleyen insan ağlaya ağlaya cezasını çeker. Bu bir kâidedir, hepinizin bildiği bir şeydir, muhterem kardeşlerim.Bu bir kâidedir, hepinizin bildiği bir şeydir, muhterem kardeşlerim.

Acaba insanın nefsini tam olarak hayra, güzele yönelik amellere itebilecek meta nedir?


Acaba insanın nefsini tam olarak hayra, güzele yönelik amellere itebilecek meta nedir?
Allah'a yönelebileceği en güzel yol nasıl olmalı?Allah'a yönelebileceği en güzel yol nasıl olmalı?

Muhterem kardeşlerim, tabii bu hayatımızın gayesidir.


Muhterem kardeşlerim, tabii bu hayatımızın gayesidir.
Bu sorulan şey oyuncak değil, teferruat değil, hayatımızın gayesidir.Bu sorulan şey oyuncak değil, teferruat değil, hayatımızın gayesidir. Hepimiz iyi yola yönelip Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmak istiyoruz. Hepimiz iyi yola yönelip Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmak istiyoruz. Hayatımızın amacı bu, çok önemli bir şeydir.Hayatımızın amacı bu, çok önemli bir şeydir. Bunun için Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda ve Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazımdır. Bunun için Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda ve Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazımdır. Onun dışındaki yollarda yürününce ne maddî ne mânevî hayır ve feyiz olur.Onun dışındaki yollarda yürününce ne maddî ne mânevî hayır ve feyiz olur. Mutlaka Kur'ân-ı Kerîm'in ve Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazım. Mutlaka Kur'ân-ı Kerîm'in ve Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazım. İnsan Kur'ân-ı Kerîm yolunda yürüyünce, İnsan Kur'ân-ı Kerîm yolunda yürüyünce, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürüyünce ölse şehit olur, kalsa şehit sevapları alır,Peygamber Efendimiz'in yolunda yürüyünce ölse şehit olur, kalsa şehit sevapları alır, yüzlerce şehit sevabı alır.yüzlerce şehit sevabı alır. Onun için, Kur'an'ı öğreneceğiz.Onun için, Kur'an'ı öğreneceğiz. Peygamber Efendimiz'in hadislerini okuyacağız, öğreneceğiz, uygulayacağız. Peygamber Efendimiz'in hadislerini okuyacağız, öğreneceğiz, uygulayacağız.

Görüyorsunuz, Peygamber Efendimiz'in hayatın her konusuyla ilgili emirleri var.


Görüyorsunuz, Peygamber Efendimiz'in hayatın her konusuyla ilgili emirleri var.
Ben mahsustan böyle çeşitli konuları ihtivâ ettiği için bu kitabı okuyorum. Ben mahsustan böyle çeşitli konuları ihtivâ ettiği için bu kitabı okuyorum. Karşımıza bazen şu konu geliyor, bazen bu konu geliyor; cemaat görsün...Karşımıza bazen şu konu geliyor, bazen bu konu geliyor; cemaat görsün... Bu hazinenin içinde her şey var. Burada her türlü gıda var; ruhun gıdası var,Bu hazinenin içinde her şey var. Burada her türlü gıda var; ruhun gıdası var, bedenin gıdası var, ailenin gıdası var, cemiyetin gıdası var, bedenin gıdası var, ailenin gıdası var, cemiyetin gıdası var, gencin gıdası var, yaşlının gıdası var... gencin gıdası var, yaşlının gıdası var... Herkese faydalı. Onun için, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda, Herkese faydalı. Onun için, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyarak, tefsirini okuyarak yürümeli. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyarak, tefsirini okuyarak yürümeli. Hadîs-i şerîfi okuyarak yürümeli. Ahlâkı güzelleştirmeye dikkat etmeli. Hadîs-i şerîfi okuyarak yürümeli. Ahlâkı güzelleştirmeye dikkat etmeli. Zikir ile ahlâkı güzelleştirme, tezkiye-i nefis çalışmasıyla çalışmalı ki Zikir ile ahlâkı güzelleştirme, tezkiye-i nefis çalışmasıyla çalışmalı ki bu [gaye] kolay elde edilen bir şey değil.bu [gaye] kolay elde edilen bir şey değil. Elde edildiği zaman da insanın hem dünyasını hem âhiretini mutlu eden şeydir.Elde edildiği zaman da insanın hem dünyasını hem âhiretini mutlu eden şeydir.

Kısaca -sözümün çok olmasından dolayı belki unuturlar, insanların akılları farklıdır-


Kısaca -sözümün çok olmasından dolayı belki unuturlar, insanların akılları farklıdır-
bu soruyu soran kardeşime söyleyeceğim; bu soruyu soran kardeşime söyleyeceğim; her gün Kur'ân-ı Kerîm okusun, birkaç âyet okusun ve anladığı, öğrendiği âyetleri uygulasın. her gün Kur'ân-ı Kerîm okusun, birkaç âyet okusun ve anladığı, öğrendiği âyetleri uygulasın. Her gün birkaç hadîs-i şerîf okusun.Her gün birkaç hadîs-i şerîf okusun. Diyanet İşleri Başkanlığı kitabının çok bastığı ve ucuz olan bir Riyâzü's-sâlihîn kitabı var.Diyanet İşleri Başkanlığı kitabının çok bastığı ve ucuz olan bir Riyâzü's-sâlihîn kitabı var. Onu alsın, birer sayfa ikişer sayfa her gün okusun.Onu alsın, birer sayfa ikişer sayfa her gün okusun. Okuduğunu uygulasın, tatbik etsin. Okusun, okuduğunu tatbik etsin, uygulasın; kurtulur.Okuduğunu uygulasın, tatbik etsin. Okusun, okuduğunu tatbik etsin, uygulasın; kurtulur. Her türlü derde yavaş yavaş çareler gelecek.Her türlü derde yavaş yavaş çareler gelecek. İlim yolunda olduğu için sevap alır, âyetleri hadisleri okudukça bilgisi artar,İlim yolunda olduğu için sevap alır, âyetleri hadisleri okudukça bilgisi artar, uyguladıkça Allah'ın kendisinden hoşnutluğu artar.uyguladıkça Allah'ın kendisinden hoşnutluğu artar. Hem de gerçekleri öğrenmiş olur. En güzel yol bu.Hem de gerçekleri öğrenmiş olur. En güzel yol bu.

Piyasada satılan tavukların hangileri yenir?


Piyasada satılan tavukların hangileri yenir?


Herhangi bir hayvanın yenilebilmesi için onun besmeleyle kesilmesi lazımdır.


Herhangi bir hayvanın yenilebilmesi için onun besmeleyle kesilmesi lazımdır.
Besmeleyle kesilmezse yenmez, murdar olur.Besmeleyle kesilmezse yenmez, murdar olur. Mesela sadece domuz eti murdar değil, başka etler de murdar olur.Mesela sadece domuz eti murdar değil, başka etler de murdar olur.

Neden? Besmeleyle kesilmedi de ondan.


Neden? Besmeleyle kesilmedi de ondan.


Biz Alman -Lufthansa- uçağına biniyoruz, gidiyoruz. Bize bir [yemek] geliyor:


Biz Alman -Lufthansa- uçağına biniyoruz, gidiyoruz. Bize bir [yemek] geliyor:
"Bu yemeğinizin içinde domuz eti yoktur." [deniliyor.] "Bu yemeğinizin içinde domuz eti yoktur." [deniliyor.] Domuz eti olmaması kâfi değil. Ayrıca kesimin besmeleyle olması, İslâmî usulle olması şarttır.Domuz eti olmaması kâfi değil. Ayrıca kesimin besmeleyle olması, İslâmî usulle olması şarttır. Yoksa murdar olur. Hayvan çayıra otlasın diye bağlanmıştı, ipliği dolaştı, Yoksa murdar olur. Hayvan çayıra otlasın diye bağlanmıştı, ipliği dolaştı, gezerken gezerken boynuna dolandı, boğuldu, hayvan öldü.gezerken gezerken boynuna dolandı, boğuldu, hayvan öldü. Boğularak ölen hayvanın eti haram olur, murdar olur.Boğularak ölen hayvanın eti haram olur, murdar olur. Sahibi onu kesti, yedi, konu komşuya verdi, yedirdi. Sahibi onu kesti, yedi, konu komşuya verdi, yedirdi. Olmaz, yiyemez, yediremez. İslâmî usul ile olmadığı zaman haram oluyor. Olmaz, yiyemez, yediremez. İslâmî usul ile olmadığı zaman haram oluyor. Tavuk da böyledir, koyun da böyledir, sığır da böyledir.Tavuk da böyledir, koyun da böyledir, sığır da böyledir. Onun için, İslâmî usûle uygun kesilmesinin garantisini bulmak, sağlamak lazım.Onun için, İslâmî usûle uygun kesilmesinin garantisini bulmak, sağlamak lazım. Eğer bu sağlanmamışsa gözünün önünde kestirsin.Eğer bu sağlanmamışsa gözünün önünde kestirsin. Eskiden tavukçulara "Şu tavuğu beğeniyorum." diye gidilirdi. Eskiden tavukçulara "Şu tavuğu beğeniyorum." diye gidilirdi. "Şunu beğendim. Tamam, kes şunu." Orada keser, yolardı. "Şunu beğendim. Tamam, kes şunu." Orada keser, yolardı. Evde ütülemesini vesairesini yapar, [yerdi.] Eğer ithal ise, Allah adına kesilmemişse, Evde ütülemesini vesairesini yapar, [yerdi.] Eğer ithal ise, Allah adına kesilmemişse, besmeleyle kesilmemişse, murdar ise yenmez.besmeleyle kesilmemişse, murdar ise yenmez.

Piyasada tabii lâlettâyin bir yerden almak bu tehlike ihtimali olduğundan takvâya uygun değildir.


Piyasada tabii lâlettâyin bir yerden almak bu tehlike ihtimali olduğundan takvâya uygun değildir.


Takvâ nedir? İnsan şüpheli şeyden kaçınacak, biraz araştıracak,


Takvâ nedir? İnsan şüpheli şeyden kaçınacak, biraz araştıracak,
haram mı helal mi olduğuna dikkat edecek.haram mı helal mi olduğuna dikkat edecek.

Biz de gıdamızın haram mı helal mi olduğuna dikkat edelim. Bildiğimiz yerden alalım.


Biz de gıdamızın haram mı helal mi olduğuna dikkat edelim. Bildiğimiz yerden alalım.
Tanıdığımız müesseseden alalım. Bu bir. Tanıdığımız müesseseden alalım. Bu bir.

Eğer tavukların kesimleri hakkında bilgimiz yoksa yenir mi?


Eğer tavukların kesimleri hakkında bilgimiz yoksa yenir mi?


Tavukların kesimleri hiç bilinmiyorsa tabii şüpheli olmuş oluyor.


Tavukların kesimleri hiç bilinmiyorsa tabii şüpheli olmuş oluyor.
Şüpheliden kaçınmak takvânın esası olmuş oluyor. Kaçınması uygun olur. Şüpheliden kaçınmak takvânın esası olmuş oluyor. Kaçınması uygun olur.

Mecburiyet varsa, mecburiyet olmuşsa?


Mecburiyet varsa, mecburiyet olmuşsa?
Diyebiliriz ki bazı müesseseler umumiyetle dikkat ediliyor.Diyebiliriz ki bazı müesseseler umumiyetle dikkat ediliyor. Türkiye'de de mesela ben Et ve Balık Kurumu Genel müdürüyle görüşmüştüm,Türkiye'de de mesela ben Et ve Balık Kurumu Genel müdürüyle görüşmüştüm, eski arkadaşımdı, tanıdığımız kimseydi.eski arkadaşımdı, tanıdığımız kimseydi. "Biz kasaplarımıza besmeleyle kestiririz." diye söylüyorlardı."Biz kasaplarımıza besmeleyle kestiririz." diye söylüyorlardı. Türkiye'de umumiyetle bu bilinen bir şeydir. "İnşaallah öyle iyi kesilmiştir." diye Türkiye'de umumiyetle bu bilinen bir şeydir. "İnşaallah öyle iyi kesilmiştir." diye siz besmele çekip mecbur kalmışsanız belki yiyebilirsiniz. siz besmele çekip mecbur kalmışsanız belki yiyebilirsiniz.

Ama takvâ nedir? Şüpheliden kaçınmaktır.


Ama takvâ nedir? Şüpheliden kaçınmaktır.
Kaçınırsanız, garantilisini bulmaya çalışırsanız daha iyi olur.Kaçınırsanız, garantilisini bulmaya çalışırsanız daha iyi olur.

Size şöyle deseler: "Bak şurada iki tane köprü var. Şu tarafı yeni yapıldı.


Size şöyle deseler: "Bak şurada iki tane köprü var. Şu tarafı yeni yapıldı.
Ama bu köprüden gidersen biraz dolaşacaksın, yarım saat yolun uzayacak.Ama bu köprüden gidersen biraz dolaşacaksın, yarım saat yolun uzayacak. Şu köprü eski köprüdür; ama mühendisler 'Çökme ihtimali var.' dediler. Şu köprü eski köprüdür; ama mühendisler 'Çökme ihtimali var.' dediler. Onun için bu yeni köprüyü yaptılar. Onun için bu yeni köprüyü yaptılar. Bunun üstünden kimse geçmiyor, çökebilir, bazı yerleri çatlamış."Bunun üstünden kimse geçmiyor, çökebilir, bazı yerleri çatlamış."

Sen kamyonunu bu köprüye sürer misin? Sürmezsin.


Sen kamyonunu bu köprüye sürer misin? Sürmezsin.
"Ya çatlarsa... Ya çatlağından köprü yıkılırsa..." diye yarım saat dolaşmaya razı olursun, "Ya çatlarsa... Ya çatlağından köprü yıkılırsa..." diye yarım saat dolaşmaya razı olursun, çürükten gitmezsin.çürükten gitmezsin. İslâmî işlerde de böyle sağlam olan, çürük olmayan taraftan gitmek iyidir.İslâmî işlerde de böyle sağlam olan, çürük olmayan taraftan gitmek iyidir.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte; "Her hükümdarın kutsal bir arazisi vardır." diyor.


Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte; "Her hükümdarın kutsal bir arazisi vardır." diyor.
Allahu Teâlâ hazretlerinin de kutsal sahası, Allahu Teâlâ hazretlerinin de kutsal sahası, "Kimse girmesin!" diye çevirmiş olduğu saha haramlar sahasıdır."Kimse girmesin!" diye çevirmiş olduğu saha haramlar sahasıdır. Kim bu sahaya girerse tabii Allah cezalandırır. Kim bu sahaya girerse tabii Allah cezalandırır. Yanına yaklaşırsa, sürüsünü bu sahanın yanına yaklaştırırsaYanına yaklaşırsa, sürüsünü bu sahanın yanına yaklaştırırsa belki içine girme tehlikesi mevcut olur. belki içine girme tehlikesi mevcut olur. Sürünü hududa yakın sürersen karşı taraftaki Bulgar askeri, Yunan askeri belki kurşun atar.Sürünü hududa yakın sürersen karşı taraftaki Bulgar askeri, Yunan askeri belki kurşun atar. En iyisi hududa bile yaklaşmamaktır.En iyisi hududa bile yaklaşmamaktır. Buna dikkat etmeye gayret edin.Buna dikkat etmeye gayret edin.

Eğer askerde isek ve haftada bir böyle bir yemek çıkıyorsa ne yapmamız lazım?


Eğer askerde isek ve haftada bir böyle bir yemek çıkıyorsa ne yapmamız lazım?


İlk önce mutfaktaki insanlara gidip bunun nasıl olduğunu, nereden geldiğini,


İlk önce mutfaktaki insanlara gidip bunun nasıl olduğunu, nereden geldiğini,
ne yolla yapıldığını sorarsınız.ne yolla yapıldığını sorarsınız. Müspet bilgi olursa yersiniz. Menfî bilgi olursa o yemeği yemezsiniz.Müspet bilgi olursa yersiniz. Menfî bilgi olursa o yemeği yemezsiniz. Kesilmiyor, aldırılmıyor, ithal, şunu bunu olabilir. Bilginize göre hareket edersiniz. Kesilmiyor, aldırılmıyor, ithal, şunu bunu olabilir. Bilginize göre hareket edersiniz.

Taklit midir yoksa taktik midir? Bazı din görevlileri ve TRT'de Mevlid uyutmalarında yapılan


Taklit midir yoksa taktik midir? Bazı din görevlileri ve TRT'de Mevlid uyutmalarında yapılan
dualarda bazı kuvvetlere dualar yapıp bize de "âmîn" dedirtiyorlar.dualarda bazı kuvvetlere dualar yapıp bize de "âmîn" dedirtiyorlar. Dolayısıyla yapılan ibadetimiz küfür olmuyor mu? Dolayısıyla yapılan ibadetimiz küfür olmuyor mu?

Bir kere ibadet küfür olmaz. İbadet ibadettir de insanın niyetiyle olduğu için... O orada


Bir kere ibadet küfür olmaz. İbadet ibadettir de insanın niyetiyle olduğu için... O orada
çok güzel şeyler söylüyor da birkaç tane de belki onun hoşuna gitmeyen şey söylüyor.çok güzel şeyler söylüyor da birkaç tane de belki onun hoşuna gitmeyen şey söylüyor. Küfür olmaz. Eğer yanlış bir şey varsa o yanlış şeye tabii iştirak etmeyebilir.Küfür olmaz. Eğer yanlış bir şey varsa o yanlış şeye tabii iştirak etmeyebilir.

"Bazı kuvvetlere dua yapılıyor" diye kastettiği eğer askerî kuvvetler filansa...


"Bazı kuvvetlere dua yapılıyor" diye kastettiği eğer askerî kuvvetler filansa...


Muhterem kardeşlerim!


Muhterem kardeşlerim!


Ben kendim şu soru hakkında cevap verirken kendimden misal vereceğim, beni affedin.


Ben kendim şu soru hakkında cevap verirken kendimden misal vereceğim, beni affedin.
Ben yedek subaylığa giderken evimden şöyle bir vakitte çıktım.Ben yedek subaylığa giderken evimden şöyle bir vakitte çıktım. Akşam yemeğini yiyip geç gitmedim.Akşam yemeğini yiyip geç gitmedim. "Bir saat önce asker ocağına gideyim de sevabım daha çok olsun!" diye, muhterem kardeşlerim!"Bir saat önce asker ocağına gideyim de sevabım daha çok olsun!" diye, muhterem kardeşlerim! Yemeği beklemedim, aç karnına gittim. "Orada aç durayım ama bir saat önce orada olayım!" diye gittim.Yemeği beklemedim, aç karnına gittim. "Orada aç durayım ama bir saat önce orada olayım!" diye gittim. Asker ocağı bereketlidir. Mübarek bir ocaktır. Bunu böyle kesin olarak bilin. Asker ocağı bereketlidir. Mübarek bir ocaktır. Bunu böyle kesin olarak bilin. Askerlik, asker ocağı mübarek bir [yerdir.] Askerlik, asker ocağı mübarek bir [yerdir.] Ben bunu herhangi bir kimseye yağ çekmek için de söylemiyorum. Ben bunu herhangi bir kimseye yağ çekmek için de söylemiyorum. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"İki göze cehennem ateşi değmeyecek. Bir, hudutlarda düşman gelmesin diye bekleyen


"İki göze cehennem ateşi değmeyecek. Bir, hudutlarda düşman gelmesin diye bekleyen
bekçinin gözüne cehennem ateşi değmeyecek, cennete gidecek. bekçinin gözüne cehennem ateşi değmeyecek, cennete gidecek. İki, Allah korkusundan tenhalarda zikredip ağlayan insanın gözüne cehennem ateşi değmeyecek, İki, Allah korkusundan tenhalarda zikredip ağlayan insanın gözüne cehennem ateşi değmeyecek, cehenneme düşmeyecek." cehenneme düşmeyecek."

Onun için, nöbet tutmak sevaptır. Cihat etmek sevaptır. Müslümanları korumak sevaptır.


Onun için, nöbet tutmak sevaptır. Cihat etmek sevaptır. Müslümanları korumak sevaptır.
Müslümanların hududun gerisinde rahat rahat ibadet etmesini sağlayacak bir hizmette olmak sevaptır.Müslümanların hududun gerisinde rahat rahat ibadet etmesini sağlayacak bir hizmette olmak sevaptır. Bu askerlik mesleği de aynı şekilde sevaptır. Bu askerlik mesleği de aynı şekilde sevaptır. Meslekte bir kusur yok. Meslek cihat mesleğidir, sevaptır. Meslekte bir kusur yok. Meslek cihat mesleğidir, sevaptır.

Ama içlerindeki yöneticilerin, birtakım kişilerin kendi zihniyetlerinde eksiklikler,


Ama içlerindeki yöneticilerin, birtakım kişilerin kendi zihniyetlerinde eksiklikler,
kusurluklar olabilir.kusurluklar olabilir. Allah ıslah etsin.

Ocak güzeldir. Camiye gelen insanların bazılarında bazı kusurlar var.
Allah ıslah etsin.

Ocak güzeldir. Camiye gelen insanların bazılarında bazı kusurlar var.
Cami güzeldir, camide bir kusur yoktur.Cami güzeldir, camide bir kusur yoktur. Ben öyle kardeşler bilirim ki "Başkasının nöbetini ben tutuvereyim!" diye isteyerek alıyorlardı.Ben öyle kardeşler bilirim ki "Başkasının nöbetini ben tutuvereyim!" diye isteyerek alıyorlardı. Enayi mi?

Değil! Nöbet tutmanın sevabı çok olduğundan yapıyor.
Enayi mi?

Değil! Nöbet tutmanın sevabı çok olduğundan yapıyor.


Ben bir kardeşimizi hatırlıyorum, Kıbrıs'a giderken mektup yazmış.


Ben bir kardeşimizi hatırlıyorum, Kıbrıs'a giderken mektup yazmış.
"Birçok kimsenin özleyip de elde edemediği bir kısmet benim elime geçti,"Birçok kimsenin özleyip de elde edemediği bir kısmet benim elime geçti, şehit olmaya gidiyorum!" diyor mektubunda...şehit olmaya gidiyorum!" diyor mektubunda... "Ben şehit olacağım, arkamdan çocuklarıma şöyle bakın, hanımıma böyle bakın..." diye "Ben şehit olacağım, arkamdan çocuklarıma şöyle bakın, hanımıma böyle bakın..." diye vasiyet ederek gidiyor. vasiyet ederek gidiyor.

Asker ocağı mübarek bir ocaktır. Allah askerlerimizi ıslah etsin.


Asker ocağı mübarek bir ocaktır. Allah askerlerimizi ıslah etsin.
Komutanlarımızı ıslah etsin. Yanlış yolda olanlarımızı ıslah etsin.Komutanlarımızı ıslah etsin. Yanlış yolda olanlarımızı ıslah etsin. İmanında kusur olanlara hidayet eylesin. Yanlış yolda olanları doğru yola çeksin.İmanında kusur olanlara hidayet eylesin. Yanlış yolda olanları doğru yola çeksin.

Ocak güzeldir. Ama komutanın birisi şöyle kötüymüş, dinsizmiş,


Ocak güzeldir. Ama komutanın birisi şöyle kötüymüş, dinsizmiş,
küfürbazmış, ayyaşmış, zinacıymış, kumarbazmış... küfürbazmış, ayyaşmış, zinacıymış, kumarbazmış... Şahsen kendisi [öyle olabilir.] Her yerde var; mektepte de var, üniversitede de var, piyasada da var,Şahsen kendisi [öyle olabilir.] Her yerde var; mektepte de var, üniversitede de var, piyasada da var, devlet dairelerinde de var, mahallede de var.devlet dairelerinde de var, mahallede de var. Hatta ailelerde bile var. Öyle aileler oluyor ki beş parmağın beşi bir olmuyor, Hatta ailelerde bile var. Öyle aileler oluyor ki beş parmağın beşi bir olmuyor, birisi öyle birisi öyle olabiliyor.birisi öyle birisi öyle olabiliyor.

Çok dua edeceğiz. Cahillik yaygınlaştı.


Çok dua edeceğiz. Cahillik yaygınlaştı.
Küfür evlerin içine girdi, insanların kalplerine bile zarar verecek hâle geldi.Küfür evlerin içine girdi, insanların kalplerine bile zarar verecek hâle geldi. Çok çalışacağız. Gözümüzü açacağız. Eğriye eğri, doğruya doğru...Çok çalışacağız. Gözümüzü açacağız. Eğriye eğri, doğruya doğru... Tabii kötü insana da yağ çekmek, taviz vermek İslâm'da yoktur. Tabii kötü insana da yağ çekmek, taviz vermek İslâm'da yoktur. Doğruyu söylemek her yerde lazım geliyor. Hatalı gördüğümüz şeyleri söyleyeceğiz.Doğruyu söylemek her yerde lazım geliyor. Hatalı gördüğümüz şeyleri söyleyeceğiz. Şeyler de dokunulmaz değildirŞeyler de dokunulmaz değildir

Asker veya memur veya müdür veya bakan veya reisicumhur veya başkası dokunulmaz değildir.


Asker veya memur veya müdür veya bakan veya reisicumhur veya başkası dokunulmaz değildir.
Onlara da Ümmet-i Muhammed'in nasihat etmesi lazım. Hakkı söylemesi lazım.Onlara da Ümmet-i Muhammed'in nasihat etmesi lazım. Hakkı söylemesi lazım. Mektup yazması lazım. Akrabasıysa ziyaret etmesi lazım.Mektup yazması lazım. Akrabasıysa ziyaret etmesi lazım. "Bak bu hususta gerçekler şudur." demesi lazım."Bak bu hususta gerçekler şudur." demesi lazım.

Şimdi bizim kardeşlerimiz bir şehirde güzel bir sergi açmışlar müslüman mütedeyyin kardeşlerimiz


Şimdi bizim kardeşlerimiz bir şehirde güzel bir sergi açmışlar müslüman mütedeyyin kardeşlerimiz
Karşı taraftan bir grup gelmiş, onların aleyhinde bir sürü bağırmış, çağırmış... Cahil. Karşı taraftan bir grup gelmiş, onların aleyhinde bir sürü bağırmış, çağırmış... Cahil. Yaygın cahillik var. Kendilerini doğru yolda sanıyorlar.Yaygın cahillik var. Kendilerini doğru yolda sanıyorlar. Halbuki asıl yanlış yolda olanlar kendileri.Halbuki asıl yanlış yolda olanlar kendileri. Başörtülüye kızıyorlar, halbuki baş açmak günah. Böyle yanlışlıklar var.Başörtülüye kızıyorlar, halbuki baş açmak günah. Böyle yanlışlıklar var. Tabii yanlışı bile bile desteklemek de İslâm'da yoktur. Hakkı dobra dobra söylemek lazım.Tabii yanlışı bile bile desteklemek de İslâm'da yoktur. Hakkı dobra dobra söylemek lazım. Cahillik yaygın olduğundan cahillere de gerçekleri güzel güzel, Cahillik yaygın olduğundan cahillere de gerçekleri güzel güzel, yumuşak yumuşak tebliğ etmek gerekiyor.yumuşak yumuşak tebliğ etmek gerekiyor.

Bir alim "Zaman tarikat değil belki hakikat zamanıdır." diyormuş.


Bir alim "Zaman tarikat değil belki hakikat zamanıdır." diyormuş.
Ama günümüzde birçoklarımız tarikat ehli olmuşlar. Ama günümüzde birçoklarımız tarikat ehli olmuşlar. Kendilerinden başkasını da müslüman görmeyenler mevcut.Kendilerinden başkasını da müslüman görmeyenler mevcut. Kılık kıyafetle mi, sakal bıyıkla mı bu din kâimdir ki sakalsıza selam bile vermiyorlar. Kılık kıyafetle mi, sakal bıyıkla mı bu din kâimdir ki sakalsıza selam bile vermiyorlar.

"Zaman tarikat zamanı değil." diyen kişiyi ben tanıyorum, bildiğim bir kimse.


"Zaman tarikat zamanı değil." diyen kişiyi ben tanıyorum, bildiğim bir kimse.
Mübarek bir zâttı, Allah rahmet eylesin. Mübarek bir zâttı, Allah rahmet eylesin. Bizim Hocamız'a -Mehmed Zahid Hocamız- Zeyrek camiinde imamken gelmiş. Bizim Hocamız'a -Mehmed Zahid Hocamız- Zeyrek camiinde imamken gelmiş. Hocamız rahmetullâhi aleyh bizzat kendisi anlattı.Hocamız rahmetullâhi aleyh bizzat kendisi anlattı. "Ben Nakşbendî Evrâd-ı Şerîfesi'ni okuyorum."Ben Nakşbendî Evrâd-ı Şerîfesi'ni okuyorum. Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerine muhabbetim vardır, hocamdır, üstâdımdır." demiş.Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerine muhabbetim vardır, hocamdır, üstâdımdır." demiş. Yani kendisi hem zikir ve evrâdı okuduğunu hem de tarikat büyüklerinden Yani kendisi hem zikir ve evrâdı okuduğunu hem de tarikat büyüklerinden bazı çok meşhur olan alimlere bağlılığının, sevgisinin olduğunu söylemiş.bazı çok meşhur olan alimlere bağlılığının, sevgisinin olduğunu söylemiş. Samsun'da Mustafa Efendi diye bir kardeşimiz var,Samsun'da Mustafa Efendi diye bir kardeşimiz var, kendisinin -yani bu alimin- de intisablı olduğunu söylemişti. kendisinin -yani bu alimin- de intisablı olduğunu söylemişti.

"Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanı" sözü [ne demek?]


"Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanı" sözü [ne demek?]


Tarikat zaten hakikate götüren bir yoldur.


Tarikat zaten hakikate götüren bir yoldur.
Tarikat zaten sonunda insanı marifetullaha erdirir, hakikate ulaştırır.Tarikat zaten sonunda insanı marifetullaha erdirir, hakikate ulaştırır. O bakımdan arasında bir fark yoktur. Fakat tarikat erbâbı bu zamanda [nasıl?] O bakımdan arasında bir fark yoktur. Fakat tarikat erbâbı bu zamanda [nasıl?]

Tabii gerçek mutasavvıflar, gerçek alimler [farklı...]


Tabii gerçek mutasavvıflar, gerçek alimler [farklı...]
Nerede Yunus Emre, nerede Mevlana Celâleddîn-i Rûmî, nerede Eşrefoğlu Rûmî,Nerede Yunus Emre, nerede Mevlana Celâleddîn-i Rûmî, nerede Eşrefoğlu Rûmî, nerede Hacı Bayrâm-ı Velî, nerede İbrahim Hakkı-i Erzurûmî...nerede Hacı Bayrâm-ı Velî, nerede İbrahim Hakkı-i Erzurûmî... Onlar alim kimselerdi, âbid kimselerdi, fâzıl kimlelerdi, kâmil kimselerdi...Onlar alim kimselerdi, âbid kimselerdi, fâzıl kimlelerdi, kâmil kimselerdi... Bu devirde de vardır. Ama bu devirde de o devirde de o seviyede olmayan insanlar da vardır.Bu devirde de vardır. Ama bu devirde de o devirde de o seviyede olmayan insanlar da vardır.

Yalnız her ne olursa olsun insanın nefsini terbiye etmesi Kur'an'da emrediliyor.


Yalnız her ne olursa olsun insanın nefsini terbiye etmesi Kur'an'da emrediliyor.
Onun için mecbur. Marifetullahı öğrenmesi dinimizin emridir, Kur'an'ın, imanın asıl şartıdır. Onun için mecbur. Marifetullahı öğrenmesi dinimizin emridir, Kur'an'ın, imanın asıl şartıdır. İhsan makamına ulaşmak en önemli şeydir.İhsan makamına ulaşmak en önemli şeydir. O bakımdan, hiçbir zaman insanlar nefis terbiyesinden, marifetullahı tahsil etmekten,O bakımdan, hiçbir zaman insanlar nefis terbiyesinden, marifetullahı tahsil etmekten, güzel ahlâkı elde etmekten, tasfiye-i bâtından, tezkiye-i nefistengüzel ahlâkı elde etmekten, tasfiye-i bâtından, tezkiye-i nefisten ve tehzîb-i ahlâktan uzak olamayacaklarından her zaman için, herkes için bu şeyler lazımdır.ve tehzîb-i ahlâktan uzak olamayacaklarından her zaman için, herkes için bu şeyler lazımdır. Binâenaleyh, öyle bir ayrıma lüzum yok. Binâenaleyh, öyle bir ayrıma lüzum yok.

Ama alimler çeşit çeşit usullerle İslâm'a hizmet etmeyi denemişler.


Ama alimler çeşit çeşit usullerle İslâm'a hizmet etmeyi denemişler.
Kimisi; "Şu metotla hizmet edelim, bu daha önemli." demiş. Kimisi; "Şu metotla hizmet edelim, bu daha önemli." demiş. Kimisi; "Hayır, şu metotla hizmet edelim, şu daha iyidir." demiş. Kimisi; "Hayır, şu metotla hizmet edelim, şu daha iyidir." demiş. Ben o metotları biliyorum. Eskiden de böyle çeşitleri vardı.Ben o metotları biliyorum. Eskiden de böyle çeşitleri vardı. Bu zamanda da halkımız İslâm'a girsin diye çeşit çeşit metotlar uygulanmıştır. Bu zamanda da halkımız İslâm'a girsin diye çeşit çeşit metotlar uygulanmıştır. Herkes kendi metodunu uygulamış, talebelerini yetiştirmiştir. Herkes kendi metodunu uygulamış, talebelerini yetiştirmiştir. Talebeleri içinden iyi kimseler çıkmışlardır, güzel hizmetler olmuştur. Talebeleri içinden iyi kimseler çıkmışlardır, güzel hizmetler olmuştur. Fikir farkları olabiliyor. Ama nefis terbiyesi mutlaka, her zaman lazım. Fikir farkları olabiliyor. Ama nefis terbiyesi mutlaka, her zaman lazım.

"Günümüzde birçokları tarikat ehli olmuşlar ama kendilerinden başkasını müslüman görmüyor."


"Günümüzde birçokları tarikat ehli olmuşlar ama kendilerinden başkasını müslüman görmüyor."


Bu doğru değil. Yani iyi bir şey değil. Kendisinden başkasını müslüman görmemek doğru bir şey değil.


Bu doğru değil. Yani iyi bir şey değil. Kendisinden başkasını müslüman görmemek doğru bir şey değil.
Hatta iyi Müslümanlık, kendisini en aşağı, Hatta iyi Müslümanlık, kendisini en aşağı, âciz nâçiz bilip karşısındakine hüsnüzan etmeyi gerektirir. âciz nâçiz bilip karşısındakine hüsnüzan etmeyi gerektirir. İyi Müslümanlık budur. Böyle bir kimse varsa bu bütün erbâb-ı tarikatin hâli değildir,İyi Müslümanlık budur. Böyle bir kimse varsa bu bütün erbâb-ı tarikatin hâli değildir, cahil bir iki kişinin hâlidir.cahil bir iki kişinin hâlidir. Erbâb-ı tarikat mütevâzı insanlardır. Yunus Emre'yi biliyorsunuz. Ne diyor? Erbâb-ı tarikat mütevâzı insanlardır. Yunus Emre'yi biliyorsunuz. Ne diyor? Dövene elsiz gerek Sövene dilsiz gerek Derviş gönülsüz gerek diyor. Dövene elsiz gerek Sövene dilsiz gerek Derviş gönülsüz gerek diyor. Gönülsüz ne demek? "Mütevâzı."

Yani gerçekleri bu durumda değildir.
Gönülsüz ne demek? "Mütevâzı."

Yani gerçekleri bu durumda değildir.
Kötü misalleri bahis konusu etmeyelim. Her yerde kötü misal vardır.Kötü misalleri bahis konusu etmeyelim. Her yerde kötü misal vardır. Kötü misalleri bahis konusu edersek iş bitmez. Camideki kötü misalleri ele alıp onu anlatacağımıza;Kötü misalleri bahis konusu edersek iş bitmez. Camideki kötü misalleri ele alıp onu anlatacağımıza; "Vay falanca adam şöyle, filanca adam böyle... Filanca cemaatten filanca şöyle yapmış,"Vay falanca adam şöyle, filanca adam böyle... Filanca cemaatten filanca şöyle yapmış, falanca filan böyle yapmış..." diyecek yerde güzel şeyleri anlatalım, teşvik edelim. falanca filan böyle yapmış..." diyecek yerde güzel şeyleri anlatalım, teşvik edelim. Camiye gölge düşürmeyelim. Mesela birisi diyor ki;

"Niye camiye gelmiyorsunuz?"
Camiye gölge düşürmeyelim. Mesela birisi diyor ki;

"Niye camiye gelmiyorsunuz?"


"Camide pabuç çalınıyor, ondan gelmiyorum."


"Camide pabuç çalınıyor, ondan gelmiyorum."


Pabucu çalınan camideki cemaat, hırsız caminin cemaatinden değil ki!


Pabucu çalınan camideki cemaat, hırsız caminin cemaatinden değil ki!
Hem cemaatin pabucu çalınıyor hem de camiye iftira oluyor. Bunlar doğru değil. Hem cemaatin pabucu çalınıyor hem de camiye iftira oluyor. Bunlar doğru değil.

Güzel şeyleri söyleyerek oyuna gelmeyelim.


Güzel şeyleri söyleyerek oyuna gelmeyelim.
Camiyle hırsızlık [suçunu] yan yana getirmeyelim. NasılCamiyle hırsızlık [suçunu] yan yana getirmeyelim. Nasıl Papa'yı bir çocuğun elini öperken resmini çekiyor, bu bir taktiktir diye.Papa'yı bir çocuğun elini öperken resmini çekiyor, bu bir taktiktir diye. Kötü şeyleri [yazmayalım.]Kötü şeyleri [yazmayalım.] Nefsi terbiye etmek güzel şeydir. Allah'ı zikretmek çok sevaplı bir şeydir.Nefsi terbiye etmek güzel şeydir. Allah'ı zikretmek çok sevaplı bir şeydir. Bunları kötü imajlarla yan yana getirmek, böyle düşünmek Bunları kötü imajlarla yan yana getirmek, böyle düşünmek insanın kendisinin de zihninde bir kusurdur. insanın kendisinin de zihninde bir kusurdur. Böyle olmak doğru değil. O bakımdan bu tarzda düşünmesi uygun değil. Böyle olmak doğru değil. O bakımdan bu tarzda düşünmesi uygun değil. Bu kardeşimizin de böyle düşünmesi uygun değil.Bu kardeşimizin de böyle düşünmesi uygun değil.

Bu misallerdeki kişilerin de kendisini tam müslüman sanıp başkasına selam vermemesi,


Bu misallerdeki kişilerin de kendisini tam müslüman sanıp başkasına selam vermemesi,
o da uygun değil.o da uygun değil. Bu kardeşimizin bakış açısı da tenkide uğrayacak bir tarzda. Bu kardeşimizin bakış açısı da tenkide uğrayacak bir tarzda. Hem birincide hem ikinci sorusunda kendisinde bir [gariplik] var.Hem birincide hem ikinci sorusunda kendisinde bir [gariplik] var.

"Kılık kıyafetle mi, sakal bıyıkla mı bu din kâimdir ki sakalsıza selam bile vermiyorlar."


"Kılık kıyafetle mi, sakal bıyıkla mı bu din kâimdir ki sakalsıza selam bile vermiyorlar."


Sakalsıza da selam verilir. Bildiğine de selam verilir, bilmediğine de selam verilir.


Sakalsıza da selam verilir. Bildiğine de selam verilir, bilmediğine de selam verilir.
İslâm kılık ve kıyafetle değildir. Hatta tasavvuf erbâbından birisinin güzel bir şiiri var: İslâm kılık ve kıyafetle değildir. Hatta tasavvuf erbâbından birisinin güzel bir şiiri var: Dervişlik olaydı taç ile hırka Alırdık biz dahi otuza kırka Dervişlik olaydı taç ile hırka Alırdık biz dahi otuza kırka

"Bu sarıkla cübbeyle olacak bir şey değildir, gönül terbiyesiyle olacak." diye


"Bu sarıkla cübbeyle olacak bir şey değildir, gönül terbiyesiyle olacak." diye
onlar da söylemişler, bu kardeşimiz gibi...onlar da söylemişler, bu kardeşimiz gibi...

Esas olan şekil değildir, özdür. O bakımdan kimseyi hor görmemek esastır.


Esas olan şekil değildir, özdür. O bakımdan kimseyi hor görmemek esastır.


Demek ki bu kardeşimiz bazı cahil kimselerle karşılaşmış, onlara kızmış. Öyle anlaşılıyor.


Demek ki bu kardeşimiz bazı cahil kimselerle karşılaşmış, onlara kızmış. Öyle anlaşılıyor.
Onları tenkit ediyor. Tenkitleri haklı. Tenkit ettiği kimseler kusurlu.Onları tenkit ediyor. Tenkitleri haklı. Tenkit ettiği kimseler kusurlu. Fakat kendisi de hep menfî şeyleri dile getirmek dolayısıyla yanlış bir [durumda.]Fakat kendisi de hep menfî şeyleri dile getirmek dolayısıyla yanlış bir [durumda.] Bu soruyu soran kardeşimiz de kendisine dikkat etsin.Bu soruyu soran kardeşimiz de kendisine dikkat etsin.

İmansızlık ve hayasızlık almış yürümüş, kişiler zikirle vakit geçiriyorlar.


İmansızlık ve hayasızlık almış yürümüş, kişiler zikirle vakit geçiriyorlar.
Hani emr-i bi'l-mâruf? Bilmiyorsan malınla canınla neden bu yolda fedakârlıkta bulunmazsın?Hani emr-i bi'l-mâruf? Bilmiyorsan malınla canınla neden bu yolda fedakârlıkta bulunmazsın?

İmansızlık ve hayasızlık almış yürümüşse tabii onunla emr-i mâruf yapılacak,


İmansızlık ve hayasızlık almış yürümüşse tabii onunla emr-i mâruf yapılacak,
nehy-i münker yapılacak bir mücadele gerekiyor.nehy-i münker yapılacak bir mücadele gerekiyor. Yalnız emr-i mâruf nehy-i münker yapmak için kadro lazım.Yalnız emr-i mâruf nehy-i münker yapmak için kadro lazım. Kadronun da emr-i mâruf nehy-i münkerin de şartı vardır.Kadronun da emr-i mâruf nehy-i münkerin de şartı vardır. Açın mesela Tenbihü'l-gâfilîn kitabını;Açın mesela Tenbihü'l-gâfilîn kitabını; "Kimler emr-i mâruf nehy-i münker yapabilir?" diye [açıklıyor.] "Kimler emr-i mâruf nehy-i münker yapabilir?" diye [açıklıyor.] Cahil emr-i mâruf nehy-i münker yaparsa kaş yapayım derken göz çıkartır,Cahil emr-i mâruf nehy-i münker yaparsa kaş yapayım derken göz çıkartır, gönül yıkar, insanları küstürür.gönül yıkar, insanları küstürür. Onun için emr-i mâruf nehy-i münkerin birtakım şartları vardır.Onun için emr-i mâruf nehy-i münkerin birtakım şartları vardır. O şartlara sahip olmadan insan emr-i mâruf yapamaz.O şartlara sahip olmadan insan emr-i mâruf yapamaz. O zaman kaçırtır, herkesi küstürtür, darıltır.O zaman kaçırtır, herkesi küstürtür, darıltır. Nitekim kendisi de misal vermiş, bazı kimselerin tavırlarından rahatsız olmuş.Nitekim kendisi de misal vermiş, bazı kimselerin tavırlarından rahatsız olmuş. Demek ki ham oldu mu insan faydalı olamıyor. Binâenaleyh, olgunlaşmak esastır.Demek ki ham oldu mu insan faydalı olamıyor. Binâenaleyh, olgunlaşmak esastır. Dinimizin esası budur. İnsan olgunlaşacak. Olgunlaşma da bir olgunluk eğitiminden geçerek olur.Dinimizin esası budur. İnsan olgunlaşacak. Olgunlaşma da bir olgunluk eğitiminden geçerek olur. Binâenaleyh, o olgunluk eğitiminin bir parçası olan zikri de küçük görmek yanlıştır.Binâenaleyh, o olgunluk eğitiminin bir parçası olan zikri de küçük görmek yanlıştır. İnsan bir müddet zikirle meşgul olur, halvetlere girer, kemalâtı elde eder. İnsan bir müddet zikirle meşgul olur, halvetlere girer, kemalâtı elde eder. Ondan sonra öbür tarafta mürşid-i kâmil olur. Ondan sonra öbür tarafta mürşid-i kâmil olur.

Eşrefoğlu Rûmî buradan kalkmış, Hama şehrine gitmiş, Suriye'ye...


Eşrefoğlu Rûmî buradan kalkmış, Hama şehrine gitmiş, Suriye'ye...
Orada Sâdeddîn-i Hamevî hazretlerinden üç erbain çıkartmış.Orada Sâdeddîn-i Hamevî hazretlerinden üç erbain çıkartmış. Yani kırkar gün, kırkar gün, kırkar gün, 120 gün, üç ay tenhalarda [halvet] yapmış.Yani kırkar gün, kırkar gün, kırkar gün, 120 gün, üç ay tenhalarda [halvet] yapmış. Ama ondan sonra Eşrefoğlu Rûmî olmuş, büyük alim olmuş, büyük şeyh olmuş,Ama ondan sonra Eşrefoğlu Rûmî olmuş, büyük alim olmuş, büyük şeyh olmuş, büyük evliyâdan olmuş.büyük evliyâdan olmuş. Demek ki bir olgunluk [eğitimini] takip etmeden olmaz.

Ayrıca zikrullahı Allah emrediyor.
Demek ki bir olgunluk [eğitimini] takip etmeden olmaz.

Ayrıca zikrullahı Allah emrediyor.
Allah'ın emrettiği bir fiili küçük görmek doğru değildir. "Allah'ın ismini zikredin.Allah'ın emrettiği bir fiili küçük görmek doğru değildir. "Allah'ın ismini zikredin. Çok zikredin." diye emrediyor. Kusur Allah'ı zikretmesinde değildir. Çok zikredin." diye emrediyor. Kusur Allah'ı zikretmesinde değildir. Müslümanların vazifeleri çoktur. Çok vazifelerden bir tanesini yapar da Müslümanların vazifeleri çoktur. Çok vazifelerden bir tanesini yapar da ötekileri yapmazsa insan zaten kusurlu olur. ötekileri yapmazsa insan zaten kusurlu olur. Mesela namaz. Bir adam namaz kılsa, bir vazife namaz; oruç tutmasa, zekât vermese,Mesela namaz. Bir adam namaz kılsa, bir vazife namaz; oruç tutmasa, zekât vermese, hacca gitmese bu adamı methedebilir miyiz? hacca gitmese bu adamı methedebilir miyiz?

Edemeyiz. Çünkü müslümanların vazifeleri çok.


Edemeyiz. Çünkü müslümanların vazifeleri çok.
Namaz da kılacak, oruç da tutacak, hacca da gidecek, zikirle de meşgul olacak,Namaz da kılacak, oruç da tutacak, hacca da gidecek, zikirle de meşgul olacak, tüm vazifeleri yapacak; yarım yaparsa yarım insan olur diye...tüm vazifeleri yapacak; yarım yaparsa yarım insan olur diye... Onun için, "Bir kimse zikirle vakit geçiriyor da ötekini yapmıyor!" gibiOnun için, "Bir kimse zikirle vakit geçiriyor da ötekini yapmıyor!" gibi bir tenkit iyi bir tenkit değil. bir tenkit iyi bir tenkit değil.

Zaten bu zikirle meşgul olan insanların çoğu emr-i mârufu nehy-i münkeri yapıyor,


Zaten bu zikirle meşgul olan insanların çoğu emr-i mârufu nehy-i münkeri yapıyor,
İslâm'a hizmeti yapıyor ve parasını verip de hayrı hasenâtı yapan ekseriyâ bunlardır.İslâm'a hizmeti yapıyor ve parasını verip de hayrı hasenâtı yapan ekseriyâ bunlardır. Bir envanter çıkartın, inceleyin; ekseriyâ olgun müslümanlar zikirle meşgul olanlardır.Bir envanter çıkartın, inceleyin; ekseriyâ olgun müslümanlar zikirle meşgul olanlardır. Haberiniz olsun. Hacca gidenler, hayır yapanlar, cihat edenler,Haberiniz olsun. Hacca gidenler, hayır yapanlar, cihat edenler, Allah yolunda malını verenler hep onlardır.Allah yolunda malını verenler hep onlardır.

Biz de erbâb-ı zikiriz, elhamdülillah. Emr-i mâruf da yapıyoruz, nehy-i münker de yapıyoruz.


Biz de erbâb-ı zikiriz, elhamdülillah. Emr-i mâruf da yapıyoruz, nehy-i münker de yapıyoruz.
Müşahhas bir misal olsun diye kendimizi de ortaya koyalım da mesele iyice anlaşılsın.Müşahhas bir misal olsun diye kendimizi de ortaya koyalım da mesele iyice anlaşılsın.

Cami cemaatine; "Gel kardeşim, şurada Es'ad Hoca var, gidelim, dinleyelim,


Cami cemaatine; "Gel kardeşim, şurada Es'ad Hoca var, gidelim, dinleyelim,
bakalım neler öğreniriz..." diyorum, bakalım neler öğreniriz..." diyorum, "İşim var, gelemem. Bizim din adamlarımıza ne olmuş..."İşim var, gelemem. Bizim din adamlarımıza ne olmuş... Cami var, TRT var, Mevlid okuyorlar, dualar ediyorum... 163. madde kalkmasın,Cami var, TRT var, Mevlid okuyorlar, dualar ediyorum... 163. madde kalkmasın, Ayasofya açılmasın." diyor. Ayasofya açılmasın." diyor. Ortalık bunlarla dolu.Ortalık bunlarla dolu.

Yaygın bir cehaletin, cehaletle dolu devirlerin sonunda tabii tarla ekilmezse,


Yaygın bir cehaletin, cehaletle dolu devirlerin sonunda tabii tarla ekilmezse,
sürülmezse, ayıklanmazsa diken doldu...sürülmezse, ayıklanmazsa diken doldu... Uzun zamanlar din eğitimi yapılmadı. Uzun zamanlar din eğitimi yapılmadı. Mektepler açıldı, şimdi ilim irfan erbâbı yavaş yavaş yetişmeye başladı.Mektepler açıldı, şimdi ilim irfan erbâbı yavaş yavaş yetişmeye başladı. O söyleyen kimsenin "Bizim din adamlarımıza ne olmuş?" dediği, biz de o din adamlarındanız. O söyleyen kimsenin "Bizim din adamlarımıza ne olmuş?" dediği, biz de o din adamlarındanız. Onları da biz yetiştirdik. Ben İlahiyat fakültesinde profesörüm.Onları da biz yetiştirdik. Ben İlahiyat fakültesinde profesörüm. TRT'yi idare eden şahıslardan çoğu da benim talebemdir.TRT'yi idare eden şahıslardan çoğu da benim talebemdir. Bugün Diyanet'in başındaki adam da benim talebemdir. Bugün Diyanet'in başındaki adam da benim talebemdir. Geçtiğimiz Diyanet İşleri reislerinden iki tanesi üç tanesi de kaderin sevkiyleGeçtiğimiz Diyanet İşleri reislerinden iki tanesi üç tanesi de kaderin sevkiyle bizim önümüzden geçti, imtihan ettik, talebemiz oldu.bizim önümüzden geçti, imtihan ettik, talebemiz oldu. Çoğu talebemizdir. Demek ki "bizim din adamları" dediği aslında benim, bizim din adamlarımız.Çoğu talebemizdir. Demek ki "bizim din adamları" dediği aslında benim, bizim din adamlarımız. Böyle iki türlü üç türlü ayrım yapmasına lüzum yok. Böyle iki türlü üç türlü ayrım yapmasına lüzum yok.

TRT'de bir din eğitimi var; ama yeterli değil.


TRT'de bir din eğitimi var; ama yeterli değil.
İnsan "Sabahleyin kahvaltı ettim." diye öğle yemeğinden geri kalıyor mu? İnsan "Sabahleyin kahvaltı ettim." diye öğle yemeğinden geri kalıyor mu? İkindi yemeğinden, akşam yemeğinden geri kalıyor mu? Kalmıyor.İkindi yemeğinden, akşam yemeğinden geri kalıyor mu? Kalmıyor.

Binâenaleyh, TRT'de haftada bir beş dakikalık dinî konuşma var; yetmez!


Binâenaleyh, TRT'de haftada bir beş dakikalık dinî konuşma var; yetmez!
Camideki konuşmalar; yetmez! İmam-Hatip okulları; yetmez!Camideki konuşmalar; yetmez! İmam-Hatip okulları; yetmez! Bu din eğitimi, din öğretimi uzun iştir, hayat boyu devam eden bir iştir.Bu din eğitimi, din öğretimi uzun iştir, hayat boyu devam eden bir iştir. Bu eğitimle insanlar yoğrulacak, iyi insan olacak.Bu eğitimle insanlar yoğrulacak, iyi insan olacak. Öyle küçücük dozajlarla, azıcık koklamalarla, kokusunu uzaktan koklattırmakla insan [eğitimli] olmaz.Öyle küçücük dozajlarla, azıcık koklamalarla, kokusunu uzaktan koklattırmakla insan [eğitimli] olmaz. O bakımdan, çok çalışılması gerekiyor. Yeterli değil. O kardeşimizin camiye gelmesi lazım.O bakımdan, çok çalışılması gerekiyor. Yeterli değil. O kardeşimizin camiye gelmesi lazım. TRT'yi de dinlesin, evinde de çalışsın. Onlar da yetmez, ayrıca ilmini arttırmak için TRT'yi de dinlesin, evinde de çalışsın. Onlar da yetmez, ayrıca ilmini arttırmak için başka kurslara da gitsin.başka kurslara da gitsin. Arapça da öğrensin. Tefsir kitapları da okusun.Arapça da öğrensin. Tefsir kitapları da okusun. Hadis kitapları da okusun ki epeyce [bilgisiz] olduğu anlaşılıyor.Hadis kitapları da okusun ki epeyce [bilgisiz] olduğu anlaşılıyor.

163'ün kalkması hepimizin arzusudur. Çünkü dinin ahkâmını uygulansın diye


163'ün kalkması hepimizin arzusudur. Çünkü dinin ahkâmını uygulansın diye
söylemek suç telakkî ediliyor. söylemek suç telakkî ediliyor. Bunun için cemiyet kurmak suç telakkî ediliyor. Müslümanın kafa yapısına ters.Bunun için cemiyet kurmak suç telakkî ediliyor. Müslümanın kafa yapısına ters. "Bu bir antidemokratik durumdur, vicdan hürriyetine karşıdır." diye çeşitli konuşmalar yapılıyor."Bu bir antidemokratik durumdur, vicdan hürriyetine karşıdır." diye çeşitli konuşmalar yapılıyor. Onun için kaldırılmasını temenni ediyoruz. Onun için kaldırılmasını temenni ediyoruz. Camide insan bir hoca efendi hutbede "Faiz haramdır." dedi diye hapsi boylayabiliyor. Camide insan bir hoca efendi hutbede "Faiz haramdır." dedi diye hapsi boylayabiliyor. Faizin haram olduğunu Kur'ân-ı Kerîm söylemiş. Faizin haram olduğunu Kur'ân-ı Kerîm söylemiş. "İslâm'da içki içilmez. Devlet içki üretmesin." dediği zaman; "İslâm'da içki içilmez. Devlet içki üretmesin." dediği zaman; "Vay sen devletin müesses, kurulu nizamını dinî esaslara uydurmaya çalışıyorsun!" diye "Vay sen devletin müesses, kurulu nizamını dinî esaslara uydurmaya çalışıyorsun!" diye hapse gidiyor.hapse gidiyor. Bu bir haksızlık oluyor. Çünkü Kur'an söylemiş, ben söylememişim ki...Bu bir haksızlık oluyor. Çünkü Kur'an söylemiş, ben söylememişim ki... Kur'an'ın sözünü nakleden hoca hapse gidiyor diye, bu bir haksızlıktır diye kaldırılmasını istiyor. Kur'an'ın sözünü nakleden hoca hapse gidiyor diye, bu bir haksızlıktır diye kaldırılmasını istiyor. Binâenaleyh, onun kaldırılmasını isteyecek. Binâenaleyh, onun kaldırılmasını isteyecek.

Ayasofya da Fatih Sultan Mehmed'in cami yaptığı bir müessesedir, camidir.


Ayasofya da Fatih Sultan Mehmed'in cami yaptığı bir müessesedir, camidir.
Vakfederken "Burası cami olarak kullanılsın." diye emretmiş.Vakfederken "Burası cami olarak kullanılsın." diye emretmiş. Onun vakfiyesine uymamak günahtır. Uyulması lazım.Onun vakfiyesine uymamak günahtır. Uyulması lazım. Ben malımı mülkümü tahsis edeceğim, ondan sonra Ben malımı mülkümü tahsis edeceğim, ondan sonra "Ben öldükten sonra bu mallar şu hayırda kullanılsın." diyeceğim, kullanılmayacak."Ben öldükten sonra bu mallar şu hayırda kullanılsın." diyeceğim, kullanılmayacak. Günahtır bu! Vakfeden kimsenin şartına uymamak günahtır. Onun için, biz hepsini istiyoruz.Günahtır bu! Vakfeden kimsenin şartına uymamak günahtır. Onun için, biz hepsini istiyoruz.

İstemek de mi yasak? Güzel şeyleri temenni etmek de mi yasak?


İstemek de mi yasak? Güzel şeyleri temenni etmek de mi yasak?
"Zulüm kalksın, haksızlık kalksın, kanunlar daha âdil olsun demek de mi yasak? "Zulüm kalksın, haksızlık kalksın, kanunlar daha âdil olsun demek de mi yasak?

Bu zaten gazetelerde denilip duruyor. Demek ki o kardeşimiz çok cahilmiş.


Bu zaten gazetelerde denilip duruyor. Demek ki o kardeşimiz çok cahilmiş.


Demek ki TRT'den haftada beş dakikalık öğrendiği dinî bilgi doğru düzgün dinî


Demek ki TRT'den haftada beş dakikalık öğrendiği dinî bilgi doğru düzgün dinî
bir vicdanının oluşmasına bile yetmemiş olduğu anlaşılıyor.bir vicdanının oluşmasına bile yetmemiş olduğu anlaşılıyor. O kardeşimizin çok daha [bilgilere] muhtaç olduğu anlaşılıyor. Allah ıslah etsin. O kardeşimizin çok daha [bilgilere] muhtaç olduğu anlaşılıyor. Allah ıslah etsin.

Bu durumlar yaygın. Ama çok güzel gelişmeler de var.


Bu durumlar yaygın. Ama çok güzel gelişmeler de var.
Sizler de bizler de çok söyleyip çalıştıkça, gayret ettikçe düzelecek inşaallah.Sizler de bizler de çok söyleyip çalıştıkça, gayret ettikçe düzelecek inşaallah.

Kocası üç yıldır kaybolan, kendisine bakılamayan bir kadın


Kocası üç yıldır kaybolan, kendisine bakılamayan bir kadın
mahkeme kararıyla boşansa boş olur mu? mahkeme kararıyla boşansa boş olur mu?

Olmaz. Bizim Hanefî fıkhında bekleme müddeti 100 seneden fazladır.


Olmaz. Bizim Hanefî fıkhında bekleme müddeti 100 seneden fazladır.
Yani "yok" demektir. Çünkü üç sene Almanya'ya gitmiştir, Avustralya'ya gitmiştir,Yani "yok" demektir. Çünkü üç sene Almanya'ya gitmiştir, Avustralya'ya gitmiştir, dördüncü sene kalkar gelir adam. dördüncü sene kalkar gelir adam. Gelsin veya gelmesin, [boşanamaz.]Gelsin veya gelmesin, [boşanamaz.] Gâib yani kaybolmuş olan insanın bekleme müddeti çok uzun yıldır.Gâib yani kaybolmuş olan insanın bekleme müddeti çok uzun yıldır. Onun için [boşanamaz,] şer'an doğru olan bir durum değildir.Onun için [boşanamaz,] şer'an doğru olan bir durum değildir. Eski İstanbul Müftüsü Fikri Yavuz'un Eski İstanbul Müftüsü Fikri Yavuz'un Muamelatlı İslâm Fıkhı ve Hukuku kitabında bahis vardır, onu okusun.Muamelatlı İslâm Fıkhı ve Hukuku kitabında bahis vardır, onu okusun.

Bir kardeşimiz benim özel işimle ilgilenmiş, esef etmiş.


Bir kardeşimiz benim özel işimle ilgilenmiş, esef etmiş.
"Niçin genç yaşta emekli oldunuz? Hocalık da daha yararlı değil miydiniz?" diye soruyor. "Niçin genç yaşta emekli oldunuz? Hocalık da daha yararlı değil miydiniz?" diye soruyor.

Ben üniversitede profesördüm, niye emekli oldum diye esef ediyor.


Ben üniversitede profesördüm, niye emekli oldum diye esef ediyor.
"Orada çalışsaydın ya..." diye. "Orada çalışsaydın ya..." diye.

Ben üniversitede çalıştığım zaman 200 tane talebeye ders veriyordum.


Ben üniversitede çalıştığım zaman 200 tane talebeye ders veriyordum.
Ama şimdi haftanın her günü bir başka şehre gidiyorum. Ama şimdi haftanın her günü bir başka şehre gidiyorum. Orada 3 bin kişiye, 5 bin kişiye ders veriyorum. Dört tane dergi çıkartıyorum.Orada 3 bin kişiye, 5 bin kişiye ders veriyorum. Dört tane dergi çıkartıyorum. İnşaallah devam eder, daha da artar. Onları pek çok kimse okuyor. Kitaplar çıkıyor.İnşaallah devam eder, daha da artar. Onları pek çok kimse okuyor. Kitaplar çıkıyor. Başka çalışmalar oluyor. Yani serbest olmak mecburiyetindeydim. Yurt dışına gittim. Başka çalışmalar oluyor. Yani serbest olmak mecburiyetindeydim. Yurt dışına gittim. İşçi kardeşlerimiz Almanya'dan çağırıyorlar. Avustralya'dan çağırıyorlar. İşçi kardeşlerimiz Almanya'dan çağırıyorlar. Avustralya'dan çağırıyorlar. Üniversitedeyken gidilmiyor. Hacca gideceksin, gidemiyorsun. Üniversitedeyken gidilmiyor. Hacca gideceksin, gidemiyorsun. Yurt dışında hizmet yapacaksın, her yerden çağırıyorlar, oralara gitme imkânımız oluyor.Yurt dışında hizmet yapacaksın, her yerden çağırıyorlar, oralara gitme imkânımız oluyor. O bakımdan emekli oldum. Çok memnunum. Hürriyetimi elde ettim.O bakımdan emekli oldum. Çok memnunum. Hürriyetimi elde ettim. Rahat rahat daha güzel hizmet ediyorum.Rahat rahat daha güzel hizmet ediyorum. Zaman zaman radyodan, televizyondan yayınlar da olabilir. Zaman zaman radyodan, televizyondan yayınlar da olabilir. O bakımdan hürriyetimi elde ettim, iyi oldu.O bakımdan hürriyetimi elde ettim, iyi oldu.

İslâm bankacılığı câiz midir? Banka yetkilileri "Kâr payı dağıtıyoruz." [diyorlar.]


İslâm bankacılığı câiz midir? Banka yetkilileri "Kâr payı dağıtıyoruz." [diyorlar.]
İslâm'ın [bu bankalar hakkında] hükmü nedir? Bu bankalardan kredi alınır mı? İslâm'ın [bu bankalar hakkında] hükmü nedir? Bu bankalardan kredi alınır mı?

Kâr payı dağıtan insanlarla kâr ortaklığı yapılabilir. Faiz haramdır.


Kâr payı dağıtan insanlarla kâr ortaklığı yapılabilir. Faiz haramdır.
Kâr ve zarara iştirak normaldir. O bakımdan o muamelelerin bir mahzuru yoktur. Kâr ve zarara iştirak normaldir. O bakımdan o muamelelerin bir mahzuru yoktur. Kurulan müesseseler de kanunî müesseseler. Kurulan müesseseler de kanunî müesseseler.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2