Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mü’min ve İyilik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1417 / 27.10.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hiçbir İyiliği Hor Görmeyin!, Mü’mine Ecir Kazandıran İyilikler, Mü’minin Kabri Yeşil Cennet Bahçesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü’min ve İyilik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1417 / 27.10.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hiçbir İyiliği Hor Görmeyin!, Mü’mine Ecir Kazandıran İyilikler, Mü’minin Kabri Yeşil Cennet Bahçesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübilahimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübilahimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran teyyiben mübâreken fîh.el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran teyyiben mübâreken fîh. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'd: Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi KitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi Kitâbullah ve efdale'l-hedyi seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle mehdesetin bid'atün ve külle bid'atinve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle mehdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr.dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Çok aziz ve muhterem ve sevgili kardeşlerim,Çok aziz ve muhterem ve sevgili kardeşlerim, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, selamı, izzeti, ikramı üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, selamı, izzeti, ikramı üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanda cümlenizi bahtiyar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanda cümlenizi bahtiyar eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Peygamber-i zîşânımıza komşu eylesin.Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Peygamber-i zîşânımıza komşu eylesin. O server-i enbiyâ habîb-i Hüdâ Muhammed-i Mustafâ Efendimizin mübarek hadîs-i şerîfleriniO server-i enbiyâ habîb-i Hüdâ Muhammed-i Mustafâ Efendimizin mübarek hadîs-i şerîflerini okumak, dinlemek, taallüm etmek, tefeyyüz eylemek üzere toplanmış bulunuyoruz.okumak, dinlemek, taallüm etmek, tefeyyüz eylemek üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce Peygamber Efendimizin ruhuna bizden bir hediye olsun; âline, ashabına, etbâına,Peygamber Efendimizin ruhuna bizden bir hediye olsun; âline, ashabına, etbâına, ezvâcına, evladına, zürriyetine, hulefâsına, ahbabına, ihvanınaezvâcına, evladına, zürriyetine, hulefâsına, ahbabına, ihvanına ve ümmet-i Muhammed'in mürşid-i kâmilleri evliyaullah, sâdât-ı meşayıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına; ve ümmet-i Muhammed'in mürşid-i kâmilleri evliyaullah, sâdât-ı meşayıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına; salihlerin ruhlarına; buradaki hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan hadis alimlerinin, salihlerin ruhlarına; buradaki hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan hadis alimlerinin, râvilerin ruhlarına; kitabın müellifleri Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendimizin ruhuna;râvilerin ruhlarına; kitabın müellifleri Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendimizin ruhuna; kendisinden feyiz aldığımız sevgili hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'nin ruhuna;kendisinden feyiz aldığımız sevgili hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'nin ruhuna; bu diyarları fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve bilhassabu diyarları fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve bilhassa Fatih Sultan Muhammed Han cennet mekanın ruhuna;Fatih Sultan Muhammed Han cennet mekanın ruhuna; bütün hayır hasenat sahiplerinin ve hassaten şu caminin banisi İskender paşanın ruhuna bütün hayır hasenat sahiplerinin ve hassaten şu caminin banisi İskender paşanın ruhuna ve bu camiyi tarih boyunca ayakta tutmuş, tamir ve tecdid ve tevsî eylemiş olanların ruhlarına;ve bu camiyi tarih boyunca ayakta tutmuş, tamir ve tecdid ve tevsî eylemiş olanların ruhlarına; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek için gelmiş olan siz sevgili kardeşlerimin de uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek için gelmiş olan siz sevgili kardeşlerimin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin, yakınlarının, sevdiklerinin, dostlarının ruhlarına âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin, yakınlarının, sevdiklerinin, dostlarının ruhlarına hediye-i Kur'âniyyemiz olsun, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diyehediye-i Kur'âniyyemiz olsun, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diye bir Fatiha; biz de dünya ve âhiretin hayırlarına erelim, Rabbimizin sevdiği kullar olarak yaşayalım, bir Fatiha; biz de dünya ve âhiretin hayırlarına erelim, Rabbimizin sevdiği kullar olarak yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diyehuzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fatiha on bir İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. Buyurun. bir Fatiha on bir İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. Buyurun.

Evet, okuduğumuz hadîs-i şerîf ve devamı Râmûzü'l-ehâdîsEvet, okuduğumuz hadîs-i şerîf ve devamı Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 106. sayfasının 10. hadisi ve devamı olacak.kitabının 106. sayfasının 10. hadisi ve devamı olacak. Mübarek metnini okuduğum hadîs-i şerîf, Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuşMübarek metnini okuduğum hadîs-i şerîf, Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş 10. hadîs-i şerîf sayfadaki. Efendimiz bu hadîs-i şerîfte, müslümanın10. hadîs-i şerîf sayfadaki. Efendimiz bu hadîs-i şerîfte, müslümanın pek tahmin edilemeyecek ufak tefek işlerden dolayı bile sevap kazanabileceğini bildiriyor.pek tahmin edilemeyecek ufak tefek işlerden dolayı bile sevap kazanabileceğini bildiriyor. Başka bir hadîs-i şerîfte de buyurmuş ki: Başka bir hadîs-i şerîfte de buyurmuş ki:

"İyiliklerin hiçbirisini hor hakir görmeyin. Yani şu küçüktür şu büyüktür demeyin."İyiliklerin hiçbirisini hor hakir görmeyin. Yani şu küçüktür şu büyüktür demeyin. Bazen bir insan bir iyilikten dolayı cenneti kazanabilir, bir tek iyilikten. Bazen bir insan bir iyilikten dolayı cenneti kazanabilir, bir tek iyilikten. Ömür boyu iyilik değil de bir tek iyilikten cenneti kazanabilir." Peygamber Efendimiz söylüyor. Ömür boyu iyilik değil de bir tek iyilikten cenneti kazanabilir." Peygamber Efendimiz söylüyor. Bir haseneden, bir iyilikten dolayı bazen bir insan cennet kazanabilir. Nasıl olur? Bilemeyiz. Bir haseneden, bir iyilikten dolayı bazen bir insan cennet kazanabilir. Nasıl olur? Bilemeyiz. Allah'ın hem adaleti var hem ihsanı, ikramı var. Allah'ın hem adaleti var hem ihsanı, ikramı var. Bilemeyiz nasıl olduğunu ama şöyle olabilir; sevabı günahı tam denk düşer de bir iyiliği galip gelir.Bilemeyiz nasıl olduğunu ama şöyle olabilir; sevabı günahı tam denk düşer de bir iyiliği galip gelir. Sevabını bastırır öyle girer yani. Bilemiyoruz.Sevabını bastırır öyle girer yani. Bilemiyoruz. Ama hiçbir iyiliği hor hakir görmememiz gerektiğini Efendimiz tavsiye ettiği için iyi biliyoruz. Ama hiçbir iyiliği hor hakir görmememiz gerektiğini Efendimiz tavsiye ettiği için iyi biliyoruz.

Şimdi hor hakir görülmemesi gereken iyiliklerin bazılarını sayıyor Peygamber Efendimiz burada.Şimdi hor hakir görülmemesi gereken iyiliklerin bazılarını sayıyor Peygamber Efendimiz burada. Buyuruyor ki: İnne'l-mü'min. Buyuruyor ki:

İnne'l-mü'min.
"Allahın imanlı kulu…" Le-yü'ceru. "Ecir kazanır. Kendisine ecir ihsan olunabilir."Allahın imanlı kulu…" Le-yü'ceru. "Ecir kazanır. Kendisine ecir ihsan olunabilir. Şu şeylerden, sayılacak şeylerden dolayı ecirlenebilir, ecirlendirilebilir.Şu şeylerden, sayılacak şeylerden dolayı ecirlenebilir, ecirlendirilebilir. Kendisine ecir, sevap verilebilir şu şeylerden.Kendisine ecir, sevap verilebilir şu şeylerden. Ondan dolayı da dünyası âhireti mâmur olabilir." Ama ne diyor?Ondan dolayı da dünyası âhireti mâmur olabilir." Ama ne diyor? İnne'l-mü'mine. "Muhakkak ki mü'min kul şunlardan şunlardan sevaplanabilir." Kâfir? Kâfire bir şey yok. İnne'l-mü'mine. "Muhakkak ki mü'min kul şunlardan şunlardan sevaplanabilir." Kâfir? Kâfire bir şey yok. Kâfire bir şey yok, mü'mine var. Neden? İman öyle bir cevher ki her şeyi canlandırıyor. Kâfire bir şey yok, mü'mine var. Neden? İman öyle bir cevher ki her şeyi canlandırıyor. Evdeki şebekenin, elektrik tesisatının ana şebekeye bağlanması gibi bir şey.Evdeki şebekenin, elektrik tesisatının ana şebekeye bağlanması gibi bir şey. Evde şebeke olsa da, dağın başında bir şebeke olsa, ana şebekeye bağlantısı olmazsa Evde şebeke olsa da, dağın başında bir şebeke olsa, ana şebekeye bağlantısı olmazsa evdeki elektrik şebekesinden istifade edebilir misin? Edemezsin. evdeki elektrik şebekesinden istifade edebilir misin? Edemezsin. İman bağlantısıyla imanlı olursa insan, o zaman her şey kıymet kazanıyor. İman bağlantısıyla imanlı olursa insan, o zaman her şey kıymet kazanıyor. Veyahut şöyle söyleyelim. Veyahut şöyle söyleyelim. Bunlar en nihayet bizim meseleyi size anlatmak için aklımıza gelen misallerdir.Bunlar en nihayet bizim meseleyi size anlatmak için aklımıza gelen misallerdir. Doğru olabilir, eksik olabilir, fazla olabilir...Doğru olabilir, eksik olabilir, fazla olabilir... Allahu Teâlâ hazretlerine inanamamak, onu bulamamak, her yerde hazır ve nazır olduğu halde…Allahu Teâlâ hazretlerine inanamamak, onu bulamamak, her yerde hazır ve nazır olduğu halde… Her yerde hazır ve nazır Allah. Her yerde hazır ve nazır Allah.

Hüve'l-evvelü ve'l-âhiru ve'z-zâhiru ve'l-bâtinü. Hüve'l-evvelü ve'l-âhiru ve'z-zâhiru ve'l-bâtinü.

Hem zahir hem batın. Zahir ne demek? Aşikar görünüyor demek.Hem zahir hem batın. Zahir ne demek? Aşikar görünüyor demek. Göründüğü halde görememek için kör olmak lazım. Göründüğü halde görememek için kör olmak lazım. Demek ki kâfirler kör. Mü'minler gözü gören insanlar. Kâfirler kör.Demek ki kâfirler kör. Mü'minler gözü gören insanlar. Kâfirler kör. Demek ki bu kadar böyle zahir olan, aşikar olan Allah'ı, Mübîn olan,Demek ki bu kadar böyle zahir olan, aşikar olan Allah'ı, Mübîn olan, her yerde hazır ve nazır olan, bize bizden yakın olan, nerede olsak bizimle olan, bizim işittiğimizi, her yerde hazır ve nazır olan, bize bizden yakın olan, nerede olsak bizimle olan, bizim işittiğimizi, söylediğimizi işiten, yaptığımızı gören, içimizi dışımızı bilensöylediğimizi işiten, yaptığımızı gören, içimizi dışımızı bilen âlemlerin Rabbini bulamamak demek ki o kadar büyük bir suç ki hiçbir iyilik onu telafi edemiyor. âlemlerin Rabbini bulamamak demek ki o kadar büyük bir suç ki hiçbir iyilik onu telafi edemiyor. Yani bir adamın kardeşini öldürsen ondan sonra çıkartıp da "ya aman sen de Yani bir adamın kardeşini öldürsen ondan sonra çıkartıp da "ya aman sen de ne üzülüyorsun, al sana bir milyon lira para" desen ne olur?ne üzülüyorsun, al sana bir milyon lira para" desen ne olur? Yani adam senin gırtlağına zaten çöker de yani bir de bundan dolayı çöker ayrıca. Yani adam senin gırtlağına zaten çöker de yani bir de bundan dolayı çöker ayrıca. Ya hayatla bir milyon ölçülür mü der yani.Ya hayatla bir milyon ölçülür mü der yani. Ha, küfür o kadar büyük bir kusur ki demek ki, öteki iyiliklerin hiçbirisi para etmiyor. Ha, küfür o kadar büyük bir kusur ki demek ki, öteki iyiliklerin hiçbirisi para etmiyor.

Mü'min. Mü'min, muhterem kardeşlerim. İlk önce iman edecek.Mü'min. Mü'min, muhterem kardeşlerim. İlk önce iman edecek. İlk önce Allah'a iman, Allah'ın mü'min kulu olma sıfatını kazanacak. İlk önce Allah'a iman, Allah'ın mü'min kulu olma sıfatını kazanacak. Mü'mine bunlar. Kâfire? Bir şey yok. "Edison elektriği bulmuş." Hava alır.Mü'mine bunlar. Kâfire? Bir şey yok. "Edison elektriği bulmuş." Hava alır. Çünkü elektriği bulması Allah'ı bulamaması günahını telafi etmez.Çünkü elektriği bulması Allah'ı bulamaması günahını telafi etmez. "Efendim kâfirin birisi bir bina yaptırmış, misyoner teşkilatına vermiş. "Efendim kâfirin birisi bir bina yaptırmış, misyoner teşkilatına vermiş. Çok geniş, 3 dönüm arazide 5 katlı bina." Bir şey değil. Malı mülkü Allah yaratmış.Çok geniş, 3 dönüm arazide 5 katlı bina." Bir şey değil. Malı mülkü Allah yaratmış. Allah veriyor da o da bir yere harcamış. Allah veriyor da o da bir yere harcamış. Allah'ı bulamadığı için o yaptığı küçük işten onu telafi edemez.Allah'ı bulamadığı için o yaptığı küçük işten onu telafi edemez. Yani önce mü'min olacak muhterem kardeşlerim.Yani önce mü'min olacak muhterem kardeşlerim. Bana mektup yazmış zıpırın birisi.Bana mektup yazmış zıpırın birisi. Yani herkes akıllı olmuyor tabii, dünya üzerinde akıllısı var delisi var, zırdelisi var.Yani herkes akıllı olmuyor tabii, dünya üzerinde akıllısı var delisi var, zırdelisi var. Hınzır delisi var. Bazısı da hınzır deli oluyor, zırdeliden de ileri o. Yani deli ama domuz gibi deli. Hınzır delisi var. Bazısı da hınzır deli oluyor, zırdeliden de ileri o. Yani deli ama domuz gibi deli. Bazısı da öyle. Mektup yazmış. Abuk sabuk şeyler tabi. Bazısı da öyle. Mektup yazmış. Abuk sabuk şeyler tabi. Hıristiyanlar Yahudiler bilmem ne onların da imanı yok mu?Hıristiyanlar Yahudiler bilmem ne onların da imanı yok mu? Bizim radyomuzda inananlara selam olsun diyormuşuz da onu tenkit etmeye kalkıyor.Bizim radyomuzda inananlara selam olsun diyormuşuz da onu tenkit etmeye kalkıyor. Bre cahil, Peygamber Efendimizin ifadesi o aptal adam.Bre cahil, Peygamber Efendimizin ifadesi o aptal adam. Peygamber Efendimizin sözünü tenkit ediyor. Bizi söyledi sanıyor.Peygamber Efendimizin sözünü tenkit ediyor. Bizi söyledi sanıyor. Bilmiyor ki biz Peygamber Efendimizin sözünü söylüyoruz. Bilmiyor ki biz Peygamber Efendimizin sözünü söylüyoruz.

Peygamber Efendimiz mektup yazdığı zaman Bizans kralına, imparatoruna, Heraklius'a,Peygamber Efendimiz mektup yazdığı zaman Bizans kralına, imparatoruna, Heraklius'a, İran Sâsânî imparatoruna mektup yazdığı zaman "Selam hidayete tâbi olanlara!" diyordu. İran Sâsânî imparatoruna mektup yazdığı zaman "Selam hidayete tâbi olanlara!" diyordu. İnananlara olsun diyordu. Herkese demiyordu. Elin adamına, elin kâfirine, Allah'ın sevmediği insana İnananlara olsun diyordu. Herkese demiyordu. Elin adamına, elin kâfirine, Allah'ın sevmediği insana Allah'tan hayır dua ister mi? Eder mi? Etmez. Zaten edebi itibariyle etmez. Etse de kabul olmaz. Allah'tan hayır dua ister mi? Eder mi? Etmez. Zaten edebi itibariyle etmez. Etse de kabul olmaz.

İstağfir lehüm ev lâ testağfir lehüm. İstağfir lehüm ev lâ testağfir lehüm.

"O münafıklara 70 defa istiğfar etsen Resûlüm,"O münafıklara 70 defa istiğfar etsen Resûlüm, Allah gene onlara mağfiret etmeyecek." Neden?Allah gene onlara mağfiret etmeyecek." Neden? E çünkü kâfir. İçi kâfir, dışından mü'min gibi görünüyor. E çünkü kâfir. İçi kâfir, dışından mü'min gibi görünüyor. Onlara Peygamber Efendimiz dua etmesi uygun olmaz,Onlara Peygamber Efendimiz dua etmesi uygun olmaz, 70 defa etse bile kabul olmaz diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.70 defa etse bile kabul olmaz diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Onun için kâfire dua öyle edilmez. Biz de inananlara demişiz, inansın.Onun için kâfire dua öyle edilmez. Biz de inananlara demişiz, inansın. Adam da bizi tenkit ediyor. Ya biraz haddini bil. Sen avamdan cahil bir insansın. Adam da bizi tenkit ediyor. Ya biraz haddini bil. Sen avamdan cahil bir insansın. Bak ayet bilmiyorsun, hadis bilmiyorsun filan yani.Bak ayet bilmiyorsun, hadis bilmiyorsun filan yani. Hiç olmazsa ulemaya bir saygı olması lazım.Hiç olmazsa ulemaya bir saygı olması lazım. Hiç olmazsa bilmediği yerde susmasını bilmesi lazım insanın. Hiç olmazsa bilmediği yerde susmasını bilmesi lazım insanın.

Hıristiyanlar mü'min mi? Değil.Hıristiyanlar mü'min mi? Değil. Eski hıristiyanlar mü'mindi ama işi doğru bilenler, bunlar mü'min değil.Eski hıristiyanlar mü'mindi ama işi doğru bilenler, bunlar mü'min değil. Bunlar puta tapıyor. Bunlar Hz. İsa'ya tapıyor.Bunlar puta tapıyor. Bunlar Hz. İsa'ya tapıyor. Hz. İsa Allah'ın kulu ve Peygamberi. Allah'ın oğlu değil.Hz. İsa Allah'ın kulu ve Peygamberi. Allah'ın oğlu değil. "Allah'ın oğlu." Böyle şey olur mu? Haşa sümme haşa. Onun için mü'min değil. "Allah'ın oğlu." Böyle şey olur mu? Haşa sümme haşa. Onun için mü'min değil. Yahudiler? Onlar da mü'min değil. Yahudiler? Onlar da mü'min değil. Hatta müslümanım diyenlerin bazısı bile mü'min değil muhterem kardeşlerim.Hatta müslümanım diyenlerin bazısı bile mü'min değil muhterem kardeşlerim. İman öyle kolay mı? Yani öyle bir laf söylüyor ki çıkıyor imandan. Yetmiyor. İman öyle kolay mı? Yani öyle bir laf söylüyor ki çıkıyor imandan. Yetmiyor. Dikkatli olmak gerekiyor. Mü'min olmak zor. İmanı muhafaza etmek daha zor.Dikkatli olmak gerekiyor. Mü'min olmak zor. İmanı muhafaza etmek daha zor. Olmadık bir laf söylüyor, imandan çıkıyor. "Benim aklım öyle şeye ermez, kabul edemem." diyor. Olmadık bir laf söylüyor, imandan çıkıyor. "Benim aklım öyle şeye ermez, kabul edemem." diyor. Allahın bir farzını inkar ediyor. Hadi bakalım. Gitti. Gitti. Gitti.Allahın bir farzını inkar ediyor. Hadi bakalım. Gitti. Gitti. Gitti. Peygamber Efendimize vahiy katipliği yapıyordu birisi.Peygamber Efendimize vahiy katipliği yapıyordu birisi. Vahiy katipliği, vahiy geldiği zaman yazıyordu, kağıtla tespit ediyordu.Vahiy katipliği, vahiy geldiği zaman yazıyordu, kağıtla tespit ediyordu. Bir ayet indi. "Ben de zaten böyle yazacaktım." dedi. Yani sezinledim, dedi. Bir ayet indi. "Ben de zaten böyle yazacaktım." dedi. Yani sezinledim, dedi. Ben de böyle yazacaktım deyince gitti. Bitti. Öyle oyuncak değil bu. Ben de böyle yazacaktım deyince gitti. Bitti. Öyle oyuncak değil bu. Vahiy katibiyken insan güme gider. Bir gün evvel havada uçarken ertesi gün cehenneme uçar.Vahiy katibiyken insan güme gider. Bir gün evvel havada uçarken ertesi gün cehenneme uçar. Ölür, cehenneme gider. Çok dikkat etmek lazım. Ölür, cehenneme gider. Çok dikkat etmek lazım. Çok Allah'a yalvarmak lazım, yakarmak lazım, "Aman ya Rabbi beni Çok Allah'a yalvarmak lazım, yakarmak lazım, "Aman ya Rabbi beni mü'min kulun ettin, imanımı muhafaza et ya Rabbi, koru!" demek lazım.mü'min kulun ettin, imanımı muhafaza et ya Rabbi, koru!" demek lazım. "Beni mü'min olarak yaşat, iman üzere öldür. Huzuruna mü'min olarak çıkar ya Rabbi!" demek lazım."Beni mü'min olarak yaşat, iman üzere öldür. Huzuruna mü'min olarak çıkar ya Rabbi!" demek lazım. Şimdi mü'min olmak iyi bir şey ama yeterli değil. Çünkü imtihan bitmedi daha. Şimdi mü'min olmak iyi bir şey ama yeterli değil. Çünkü imtihan bitmedi daha. Hayat imtihanı ölümle beraber bitecek. Son nefesi verirken mü'minse bitecek.Hayat imtihanı ölümle beraber bitecek. Son nefesi verirken mü'minse bitecek. Son nefeste kâfir olduysa? Olmaz. Adam kanser olmuş, acısına dayanamamış, Son nefeste kâfir olduysa? Olmaz. Adam kanser olmuş, acısına dayanamamış, Beyazıt kulesinden çıkmış kendisini aşağıya atmış. Yazık. İntihar etti, kâfir. Beyazıt kulesinden çıkmış kendisini aşağıya atmış. Yazık. İntihar etti, kâfir. Ebediyen cehennemlik. Yapmayacaktı bunu. Kanserden kıvransaydı bile yapmayacaktı bunu.Ebediyen cehennemlik. Yapmayacaktı bunu. Kanserden kıvransaydı bile yapmayacaktı bunu. Yapmaması lazımdı. Bilmiyor, yaptı, öldü. Çünkü intihar edenlerin cehenneme gideceğini biliyoruz. Yapmaması lazımdı. Bilmiyor, yaptı, öldü. Çünkü intihar edenlerin cehenneme gideceğini biliyoruz. Kesin. Allah imanımızı son nefeste; Kesin. Allah imanımızı son nefeste;

Ya İlâhî saklagıl îmânımız Verelim îmân ile tâ cânımız Ya İlâhî saklagıl îmânımız

Verelim îmân ile tâ cânımız

Mühim olan bu. İmanımızı koru, sakla, hıfz eyle, muhafaza eyle ya Rabbi deMühim olan bu. İmanımızı koru, sakla, hıfz eyle, muhafaza eyle ya Rabbi de iman ile canımızı verelim, şu mü'min olarak yaşayıp yaşayıp da imanla. iman ile canımızı verelim, şu mü'min olarak yaşayıp yaşayıp da imanla. "Başka misal söyle hocam biraz korktum ama biraz da tereddüdüm var bu böyle mi değil mi diye, "Başka misal söyle hocam biraz korktum ama biraz da tereddüdüm var bu böyle mi değil mi diye, bir misal daha söyler misin?" Söylerim. bir misal daha söyler misin?" Söylerim. Birisi Peygamber Efendimizin ordusunda kâfirlerle, müşriklerle çarpışıyordu.Birisi Peygamber Efendimizin ordusunda kâfirlerle, müşriklerle çarpışıyordu. Geldiler dediler ki: "Ya Resûlallah filanca çok güzel çarpışıyor. Ön safta çarpışıyor. Geldiler dediler ki: "Ya Resûlallah filanca çok güzel çarpışıyor. Ön safta çarpışıyor. Arslanlar gibi saldırıyor düşmana, etrafındakileri kırıp geçiriyor, ordumuza faydası oluyor." filan. Arslanlar gibi saldırıyor düşmana, etrafındakileri kırıp geçiriyor, ordumuza faydası oluyor." filan. Tabii neler demişlerse bilmiyorum da yani böyle söylediler Peygamber Efendimize. Tabii neler demişlerse bilmiyorum da yani böyle söylediler Peygamber Efendimize. Peygamber Efendimiz üzüntülü bir şekilde "O cehennemliktir." dedi. Muhterem kardeşlerim, Peygamber Efendimiz üzüntülü bir şekilde "O cehennemliktir." dedi. Muhterem kardeşlerim, yani gece gündüz oturup ağlamamız lazım. Peygamber Efendimizin zamanındayani gece gündüz oturup ağlamamız lazım. Peygamber Efendimizin zamanında onun sohbetine girmiş bir insan, onun ordusunda çarpışan bir insan;onun sohbetine girmiş bir insan, onun ordusunda çarpışan bir insan; cehennemliktir dedi Peygamber Efendimiz. Herkes sarsıldı.cehennemliktir dedi Peygamber Efendimiz. Herkes sarsıldı. Perişan oldu. Velvele, böyle zelzele oldu yani bunu duyanlar arasında.Perişan oldu. Velvele, böyle zelzele oldu yani bunu duyanlar arasında. Çok tabii üzüldüler, korktular filan amaÇok tabii üzüldüler, korktular filan ama Resûlullah yalan söylemez, yanlış, eksik, hatalı söylemez.Resûlullah yalan söylemez, yanlış, eksik, hatalı söylemez. Ama işte acayip bir şey oldular yani şaşırdılar. Ama işte acayip bir şey oldular yani şaşırdılar. Çarpışıyorlar, cihad filan, nasıl olur? Nasıl olur görün bakın. Tahmin edemezsiniz. Çarpışıyorlar, cihad filan, nasıl olur? Nasıl olur görün bakın. Tahmin edemezsiniz.

Biraz sonra haber geldi. O adam çarpışırken yaralanmış.Biraz sonra haber geldi. O adam çarpışırken yaralanmış. Yaralanınca yarasının acısına dayanamamış.Yaralanınca yarasının acısına dayanamamış. Kılıcının kabzasını toprağa dayamış, sivri ucunu karnına dayamış, kılıcına abanmış, intihar etmiş.Kılıcının kabzasını toprağa dayamış, sivri ucunu karnına dayamış, kılıcına abanmış, intihar etmiş. Ne oldu? "Allahuekber!" dedi ashâb-ı kirâm. "Allahuekber! Allahuekber!"Ne oldu? "Allahuekber!" dedi ashâb-ı kirâm. "Allahuekber! Allahuekber!" Hepsi Allahuekber dediler. Neden Allahuekber diyorlar? Hayretlerinden.Hepsi Allahuekber dediler. Neden Allahuekber diyorlar? Hayretlerinden. İşin muazzamlığından dolayı Allahuekber diyorlar. Çünkü Resûlullah'ın dediği çıktı.İşin muazzamlığından dolayı Allahuekber diyorlar. Çünkü Resûlullah'ın dediği çıktı. Az önce İslâm ordusunda kâfirlerle çarpışıyordu ama intihar ettiği için kâfir göçtü. Az önce İslâm ordusunda kâfirlerle çarpışıyordu ama intihar ettiği için kâfir göçtü.

Onun için hiç kibirli, gururlu olmaya gelmez.Onun için hiç kibirli, gururlu olmaya gelmez. Hiç günahkarları ayıplamaya gelmez bu iş.Hiç günahkarları ayıplamaya gelmez bu iş. Hiç ibadetine mağrur olmaya, güvenmeye gelmez.Hiç ibadetine mağrur olmaya, güvenmeye gelmez. "Ben hacca gittim, ben namaz kıldım, ben oruç tuttum, ben hayır yaptım…" demeye gelmez."Ben hacca gittim, ben namaz kıldım, ben oruç tuttum, ben hayır yaptım…" demeye gelmez. Çok ihtiyat üzere olmak lazım muhterem kardeşlerim. Çok ihtiyat üzere olmak lazım muhterem kardeşlerim.

Dün akşamki derste ne diyor Ebû Osmân-ı Hîrî hazretleri? Dün akşamki derste ne diyor Ebû Osmân-ı Hîrî hazretleri?

Saîdlik, cennetlik olma alameti nedir? Saîdlik, cennetlik olma alameti nedir?

Allah'a itaat edecek. Ama yine de acaba sonum nasıl olur diye korkacak. Bu saîdlik alameti. Allah'a itaat edecek. Ama yine de acaba sonum nasıl olur diye korkacak. Bu saîdlik alameti.

Şakîlik alameti nedir? Allaha isyan edecek de "Allah affeder ya" diyecek.Şakîlik alameti nedir?

Allaha isyan edecek de "Allah affeder ya" diyecek.
O şakavet alameti. Cehennemliklerin işi o. Ekseriyetle insanlar bugün böyle düşünüyor.O şakavet alameti. Cehennemliklerin işi o. Ekseriyetle insanlar bugün böyle düşünüyor. Gidiyorsun birisine bir şey anlatmaya çalışıyorsun.Gidiyorsun birisine bir şey anlatmaya çalışıyorsun. Haramı helali anlatmaya çalışıyorsun, yaptığı bir yanlışı. Haramı helali anlatmaya çalışıyorsun, yaptığı bir yanlışı. Diyor ki "Kardeşim, aman ya siz de, hocalar, bu dar kafalı yobaz müslümanlarDiyor ki "Kardeşim, aman ya siz de, hocalar, bu dar kafalı yobaz müslümanlar Allah'ın rahmetini daraltıyorsunuz." diyor. "Ne bu ya, Allah Gafûru'r-Rahîm'dir, affeder." diyor.Allah'ın rahmetini daraltıyorsunuz." diyor. "Ne bu ya, Allah Gafûru'r-Rahîm'dir, affeder." diyor. Bak, şakavet yolunda. Hem isyanda devam ediyor hem de Allah'tan rahmet umuyor.Bak, şakavet yolunda. Hem isyanda devam ediyor hem de Allah'tan rahmet umuyor. Hem diken ekiyor hem de buğday bekliyor. Ya ektiğin diken! Diken çıkacak. Hem diken ekiyor hem de buğday bekliyor. Ya ektiğin diken! Diken çıkacak. Çobançökerten dikeni çıkacak ektiğin yerde.Çobançökerten dikeni çıkacak ektiğin yerde. Bastığın zaman alimallah tokyo terliğin altından insanın ayağına batıyor.Bastığın zaman alimallah tokyo terliğin altından insanın ayağına batıyor. Çobançökerten dikeni. Gürz gibi bir şey, üstüne bastın mı tokyodan geçiyor, Çobançökerten dikeni. Gürz gibi bir şey, üstüne bastın mı tokyodan geçiyor, ayağını kanatıyor insanın. Diken. E diken ektin, ne buğday bekliyorsun? ayağını kanatıyor insanın. Diken. E diken ektin, ne buğday bekliyorsun? Ne ekersen onu biçersin. Ekseriyetle yanlış düşünüyorlar. Ne ekersen onu biçersin. Ekseriyetle yanlış düşünüyorlar.

Mü'min. Mü'min kula bunlar. Tamam mı? Kesin.Mü'min. Mü'min kula bunlar. Tamam mı? Kesin. İnne'l-mü'mine. "Hiç şüphe yok ki mü'min…" Le-yü'ceru.İnne'l-mü'mine. "Hiç şüphe yok ki mü'min…" Le-yü'ceru. "Ecirlendirilebilir, ecir kazanabilir." Nelerden? Ne konusunda? "Ecirlendirilebilir, ecir kazanabilir." Nelerden? Ne konusunda?

Fî imâtati'l-ezâ ani't-tarîki. "Yoldan gelen geçene sıkıntı, eza veren bir şeyiFî imâtati'l-ezâ ani't-tarîki. "Yoldan gelen geçene sıkıntı, eza veren bir şeyi kenara almaktan, kaldırmaktan bile sevap kazanabilir müslüman." kenara almaktan, kaldırmaktan bile sevap kazanabilir müslüman." E yolda ne takılabilir bir insana, ne eza, cefa verebilir? Mesela bir taş, orta yerde bir taş olur. E yolda ne takılabilir bir insana, ne eza, cefa verebilir? Mesela bir taş, orta yerde bir taş olur. Arabanla geçerken küt, arabanın altı vurur. Veyahut bir dal olur, diken olur.Arabanla geçerken küt, arabanın altı vurur. Veyahut bir dal olur, diken olur. Geçen adamın ayağına takılır. İşte veya bir pislik olur, çöp olur, bir şey olur.Geçen adamın ayağına takılır. İşte veya bir pislik olur, çöp olur, bir şey olur. Hah, bu yolda insanlara gelen geçene eza veren şeyiHah, bu yolda insanlara gelen geçene eza veren şeyi izale etmek, kenara almaktan bile ecir alabilir bir insan.izale etmek, kenara almaktan bile ecir alabilir bir insan. Ben arabayla gidiyorum, bakıyorum, çukur görüyorum.Ben arabayla gidiyorum, bakıyorum, çukur görüyorum. Kaç defadır söyledim bizim evin civarındakilere, ya küreği getirin,Kaç defadır söyledim bizim evin civarındakilere, ya küreği getirin, şuradan iki kürek kumu şu çukura atarız, sevap kazanırız.şuradan iki kürek kumu şu çukura atarız, sevap kazanırız. Çukur dolar, gelen araba küt diye inmez. Küt diye vuruyor. Çukur dolar, gelen araba küt diye inmez. Küt diye vuruyor.

Karadeniz seyahati yaptık. Kaç sefer jantımız eğrildi yolların bozukluğundan.Karadeniz seyahati yaptık. Kaç sefer jantımız eğrildi yolların bozukluğundan. Trabzon'a, Rize'ye kadar bir sefer yaptık. Güm, bir ses geliyor, hapı yuttuk.Trabzon'a, Rize'ye kadar bir sefer yaptık. Güm, bir ses geliyor, hapı yuttuk. Teker pısss sönüyor. Tamirciye gidiyoruz. Jant eğrilmiş.Teker pısss sönüyor. Tamirciye gidiyoruz. Jant eğrilmiş. Dubleks lastik olduğu için oradan fıss şey yapıyor.Dubleks lastik olduğu için oradan fıss şey yapıyor. Kaç sefer düzelttirdik, kızgınlığımdan arabayı sattım, değiştirdim. Jantı çabuk eğriliyor.Kaç sefer düzelttirdik, kızgınlığımdan arabayı sattım, değiştirdim. Jantı çabuk eğriliyor. Çelik jantlı yok mu dedim. Bulamadık, değiştirdik arabayı. Çelik jantlı yok mu dedim. Bulamadık, değiştirdik arabayı.

Yani işte böyle eza verecek şeyler, ne olursa. Çukursa çukuru doldursun.Yani işte böyle eza verecek şeyler, ne olursa. Çukursa çukuru doldursun. Pislik akıyorsa sıçramasın kimsenin üstüne diye pisliği akıtmasın. Taş varsa taşı kaldırırsın.Pislik akıyorsa sıçramasın kimsenin üstüne diye pisliği akıtmasın. Taş varsa taşı kaldırırsın. Dal varsa ağaç varsa onu kenara çekersin.Dal varsa ağaç varsa onu kenara çekersin. Hatta ben aciz kardeşiniz arabayı gelip geçene sıkıntı verecek şekilde durdurmayı, Hatta ben aciz kardeşiniz arabayı gelip geçene sıkıntı verecek şekilde durdurmayı, park etmeyi dahi, yanlış durdurmayı dahi ayıplıyorum. Bu da modern bir ayıplama.park etmeyi dahi, yanlış durdurmayı dahi ayıplıyorum. Bu da modern bir ayıplama. Çağdaş ayıplama. Eski kitaplarda yok. Eski kitaplarda günahların arasında, Çağdaş ayıplama. Eski kitaplarda yok. Eski kitaplarda günahların arasında, mekruhların arasında arabayı yanlış yere park etmek diye bir ayıplama,mekruhların arasında arabayı yanlış yere park etmek diye bir ayıplama, bir mekruh yok ama bana göre o da yanlış.bir mekruh yok ama bana göre o da yanlış. Çünkü ben arabamla geliyorum, vaaza yetişeceğim dün akşam Söğütlüçeşme Camii'ne. Çünkü ben arabamla geliyorum, vaaza yetişeceğim dün akşam Söğütlüçeşme Camii'ne. Şuradan kıvrıldık buradan kıvrıldık, adam orta yere park etmiş arabayı, yok. Şuradan kıvrıldık buradan kıvrıldık, adam orta yere park etmiş arabayı, yok. Dıt dıt dıt, şoför yok. Arabayı park etmiş gitmiş. Yol kapalı.Dıt dıt dıt, şoför yok. Arabayı park etmiş gitmiş. Yol kapalı. Yolu kapattığı için, bana eza verdiği için mekruh. Yaptığı iş doğru değil. E şimdi geliyoruz. Yolu kapattığı için, bana eza verdiği için mekruh. Yaptığı iş doğru değil. E şimdi geliyoruz. İki sıra burada araba durmuş. Bir sıra da burada durmuş. İki sıra burada araba durmuş. Bir sıra da burada durmuş. Bir sırayı daha getirmiş arabasını buraya bırakmış yok ortada adam. E ben nerden geçeceğim? Bir sırayı daha getirmiş arabasını buraya bırakmış yok ortada adam. E ben nerden geçeceğim?

Bizim mahallede ev yapmış adam. Arsasının hududuna kadar evi yapmış. Balkonunu sokağa taşırmış.Bizim mahallede ev yapmış adam. Arsasının hududuna kadar evi yapmış. Balkonunu sokağa taşırmış. O da günah. Yolun hakkını alıyor. O da günah. Yolun hakkını alıyor. Hatta arsasının hududuna bile gelmemesi lazımdı, yola pay vermesi lazımdı. Aç gözlülük yapmış.Hatta arsasının hududuna bile gelmemesi lazımdı, yola pay vermesi lazımdı. Aç gözlülük yapmış. Balkonun izdüşümü yani balkondan şakun aşağı sarkıtsan sokağa geliyor.Balkonun izdüşümü yani balkondan şakun aşağı sarkıtsan sokağa geliyor. Olmaz öyle şey. Sokağın havasını işgal ediyor.Olmaz öyle şey. Sokağın havasını işgal ediyor. Sokağın havasını da işgal edemezsin, altını da işgal edemezsin. Sokağın havasını da işgal edemezsin, altını da işgal edemezsin. İnsanların geçtiği yere de işgal edemezsin, bir şey koyamazsın.İnsanların geçtiği yere de işgal edemezsin, bir şey koyamazsın. Gazinocular kaldırımlara masaları sandalyeleri koyuyor. E ben nerden geçeceğim kardeşim?Gazinocular kaldırımlara masaları sandalyeleri koyuyor. E ben nerden geçeceğim kardeşim? Sen burada para kazanacaksın ama ben nerden geçeceğim? Sokaktan geç.Sen burada para kazanacaksın ama ben nerden geçeceğim? Sokaktan geç. E arabalar nerden geçecek? Üstüme gelirse? Çarparsa ne olacak? E arabalar nerden geçecek? Üstüme gelirse? Çarparsa ne olacak? Ne olursa olsun. Ben belediye zabıtasına haracımı verdim, bu kaldırımı kullanırım diyor.Ne olursa olsun. Ben belediye zabıtasına haracımı verdim, bu kaldırımı kullanırım diyor. Bunlar çağdaş mekruhlar. Eski kitaplarda yok. Ama bana göre bunlar ayıp.Bunlar çağdaş mekruhlar. Eski kitaplarda yok. Ama bana göre bunlar ayıp. Ben yapmam. Yapılmasına da razı olmam. Ben yapmam. Yapılmasına da razı olmam.

Yol ferah olmalı. Yol insanlara bir hizmet iyilik vasıtasıdır.Yol ferah olmalı. Yol insanlara bir hizmet iyilik vasıtasıdır. İyilik sadece cami yaptırmak demek değildir. Yolu da güzel yapmak lazım. İyilik sadece cami yaptırmak demek değildir. Yolu da güzel yapmak lazım. Belediyenin söylediği kadar huduttan geriye de çekmek lazım.Belediyenin söylediği kadar huduttan geriye de çekmek lazım. Niye? Belediye kendi menfaati için mi yapıyor?Niye? Belediye kendi menfaati için mi yapıyor? Belediye o beldede duran insanların rahatı için yapıyor.Belediye o beldede duran insanların rahatı için yapıyor. Şarr, yukardan bir su geliyor, bulaşık suyu sokağa. Olmaz.Şarr, yukardan bir su geliyor, bulaşık suyu sokağa. Olmaz. Sen sokağa, sokağın sana düşen kısmını temizlemekten bile sorumlusun, pisletmekten değil.Sen sokağa, sokağın sana düşen kısmını temizlemekten bile sorumlusun, pisletmekten değil. Buradan sular çıkıyor. Sokaktan kıvrıla kıvrıla gidiyor öbür tarafa. Buradan sular çıkıyor. Sokaktan kıvrıla kıvrıla gidiyor öbür tarafa. Geçen arabalar bir düşüyor, şafff gelen insanın pardösüsünden ensesine kadar kirli su, pis su. Geçen arabalar bir düşüyor, şafff gelen insanın pardösüsünden ensesine kadar kirli su, pis su. O adam onunla namaz kılacak o elbiseyle. Bunlar doğru değil. O adam onunla namaz kılacak o elbiseyle. Bunlar doğru değil.

Aksi olan şeyler de, güzel olan şeyler de sevap.Aksi olan şeyler de, güzel olan şeyler de sevap. Yoldan dikeni aldın, kenara koydun, dalı düşmüş aldın kenara koydun sevap. Yoldan dikeni aldın, kenara koydun, dalı düşmüş aldın kenara koydun sevap. Taşı kenara koydun sevap. İmâtatü'l-ezâ ani't-tarîk.Taşı kenara koydun sevap. İmâtatü'l-ezâ ani't-tarîk. Yoldan gelen geçene zarar verecek ezalı, cefalı bir şeyi kaldırmak. Bunlar işte incelikler.Yoldan gelen geçene zarar verecek ezalı, cefalı bir şeyi kaldırmak. Bunlar işte incelikler. Mü'min insan böyle yapar. Mekke-i Mükerreme'de sokaklar, Medine-i Münevvere'de…Mü'min insan böyle yapar. Mekke-i Mükerreme'de sokaklar, Medine-i Münevvere'de… Kimler var orada? Oraya kâfirler giremez. Kimler var orada? Oraya kâfirler giremez.

İnneme'l-müşrikûne necesün fe-lâ yekrabu'l-Mescide'l-Harâme ba'de âmihim hâzâ.İnneme'l-müşrikûne necesün fe-lâ yekrabu'l-Mescide'l-Harâme ba'de âmihim hâzâ. "Bu yıldan sonra müşrikler necis olduklarından bu mukaddes yerlere girmesinler." denmiş, giremezler. "Bu yıldan sonra müşrikler necis olduklarından bu mukaddes yerlere girmesinler." denmiş, giremezler. Oraya hep hacılar, umreciler gidiyor, mü'minler gidiyor. Sokaklar berbat. Berbat.Oraya hep hacılar, umreciler gidiyor, mü'minler gidiyor. Sokaklar berbat. Berbat. Lıkır lıkır lıkır lıkır, pat. Hış hış hış, pat. Bütün çöpler sokağa. Olmaz. Atamaz.Lıkır lıkır lıkır lıkır, pat. Hış hış hış, pat. Bütün çöpler sokağa. Olmaz. Atamaz. Sen atarsan, o atarsa, iki milyon insan iki milyon tane çöp atarsa ortalık yığılır. Pis kokar. Sen atarsan, o atarsa, iki milyon insan iki milyon tane çöp atarsa ortalık yığılır. Pis kokar. Atamazsın. Burada abdest alıyor. O şeylerle karışıyor. Ötekisi şap şup şup üstünden geçiyor. Atamazsın. Burada abdest alıyor. O şeylerle karışıyor. Ötekisi şap şup şup üstünden geçiyor. Olmaz. Nasıl olacak? Çiçek gibi olacak. Çiçek gibi. Daha güzel bir tabir var dilimizde.Olmaz. Nasıl olacak? Çiçek gibi olacak. Çiçek gibi. Daha güzel bir tabir var dilimizde. Bal döksen yalanacak gibi olacak. Bal dökülse yalayabileceksin. Neden? Bal döksen yalanacak gibi olacak. Bal dökülse yalayabileceksin.

Neden?

Mekke'nin kaldırımı diyeceksin. Temizdir burası diyeceksin. Burada pislik yoktur diyeceksin.Mekke'nin kaldırımı diyeceksin. Temizdir burası diyeceksin. Burada pislik yoktur diyeceksin. Adam küçük abdestini yapıyor.Adam küçük abdestini yapıyor. Tabii küçük abdesti yapacak yerleri kafi miktarda yapmayıp da ticarethane yapanların da günahı var.Tabii küçük abdesti yapacak yerleri kafi miktarda yapmayıp da ticarethane yapanların da günahı var. Oranın sorumluları, falanca filanca. Dükkan dolduracağına biraz da hizmet tesisleri kur. Oranın sorumluları, falanca filanca. Dükkan dolduracağına biraz da hizmet tesisleri kur. O da onun günahı. Ama Allah işte herkesin niyetini biliyor. O da onun günahı. Ama Allah işte herkesin niyetini biliyor. İyisine mükafatı verir, kötüsüne cezayı verir. İyisine mükafatı verir, kötüsüne cezayı verir.

Bir şey atmayacaksınız sokağa. Kibrit çöpü atmayacaksınız. Ne olacak kibrit çöpünden demeyeceksiniz.Bir şey atmayacaksınız sokağa. Kibrit çöpü atmayacaksınız. Ne olacak kibrit çöpünden demeyeceksiniz. Eviniz de temiz olacak, sokağınız da temiz olacak, üstünüz de temiz olacak, şehriniz de temiz olacak.Eviniz de temiz olacak, sokağınız da temiz olacak, üstünüz de temiz olacak, şehriniz de temiz olacak. Temizlik timsali olacağız. Temizlikte numûne-i imtisâl olacağız. Parmakla gösterilen şehir olacağız.Temizlik timsali olacağız. Temizlikte numûne-i imtisâl olacağız. Parmakla gösterilen şehir olacağız. Müşârun ileyhi bi'l-benân. Parmakla gösterilen şehir olmamız lazım temizlikte. Müşârun ileyhi bi'l-benân. Parmakla gösterilen şehir olmamız lazım temizlikte. Parmakla gösterilen ülke olmamız lazım. Pırıl pırıl, şıkır şıkır. Parmakla gösterilen ülke olmamız lazım. Pırıl pırıl, şıkır şıkır. Şırıl şırıl, ışıl ışıl. Böyle olması lazım. Şırıl şırıl, ışıl ışıl. Böyle olması lazım.

Yoldan eza verecek şeyi kaldırmaktan ecir alır müslüman. Başka? Yoldan eza verecek şeyi kaldırmaktan ecir alır müslüman. Başka?

Ve fî hidâyetihi's-sebîl. "Yol göstermesinden de sevap alır."Ve fî hidâyetihi's-sebîl. "Yol göstermesinden de sevap alır." Yolu bilmeyen bir insana yol göstermek, âmâ bir insana oradan gitmeyeceksin,Yolu bilmeyen bir insana yol göstermek, âmâ bir insana oradan gitmeyeceksin, buradan gideceksin diye alıp sevkedivermek. buradan gideceksin diye alıp sevkedivermek. Hidayet şey demek; sevketmek, doğru yola götürmek demek.Hidayet şey demek; sevketmek, doğru yola götürmek demek. Doğru tarafa götürüvermek de sevaptır. Adam âmâ, tık tık tık gidiyor böyle.Doğru tarafa götürüvermek de sevaptır. Adam âmâ, tık tık tık gidiyor böyle. Kolundan tutacaksın. Benimle gel. Karşıya mı geçmek istiyorsun? "Evet, Allah razı olsun." Tamam.Kolundan tutacaksın. Benimle gel. Karşıya mı geçmek istiyorsun? "Evet, Allah razı olsun." Tamam. Geçirivereceksin. Hangi sokağa gitmek istiyordun? "Filanca yere." Buyur.Geçirivereceksin. Hangi sokağa gitmek istiyordun? "Filanca yere." Buyur. İşte bu da sevap. Yol gösterivermek, yolu tarif edivermek, çekip götürüvermek; bu da sevap.İşte bu da sevap. Yol gösterivermek, yolu tarif edivermek, çekip götürüvermek; bu da sevap. Soruyoruz mesela, bir şehre geliyoruz arabayla. Camı açıyoruz. Soruyoruz mesela, bir şehre geliyoruz arabayla. Camı açıyoruz. "Ya filanca sokak, filanca adresi arıyoruz." diyoruz. Peşime düşün diyor."Ya filanca sokak, filanca adresi arıyoruz." diyoruz. Peşime düşün diyor. Düşüyoruz peşine. O önden gidiyor, biz arkadan gidiyoruz. İşte burası diyor.Düşüyoruz peşine. O önden gidiyor, biz arkadan gidiyoruz. İşte burası diyor. Allah razı olsun diyoruz. Bu ne? Bize yol göstermek. Hidâyeti's-sebîl işte.Allah razı olsun diyoruz. Bu ne? Bize yol göstermek. Hidâyeti's-sebîl işte. Yol gösterdi, kılavuzluk etti. Bunlar sevap. Bu da bir sevap yani. Sayıyor. Sonra? Yol gösterdi, kılavuzluk etti. Bunlar sevap. Bu da bir sevap yani. Sayıyor. Sonra?

Ve fî ta'bîrihî ani'l-ersemi. Ersem peltek "s" ile.Ve fî ta'bîrihî ani'l-ersemi. Ersem peltek "s" ile. Muradını diliyle doğru düzgün ifade etmekten aciz insan demek.Muradını diliyle doğru düzgün ifade etmekten aciz insan demek. Bazı insan anlatamaz derdini, muradını söyleyemez. Kekeler durur. Bazı insan anlatamaz derdini, muradını söyleyemez. Kekeler durur. Heceler durur, söyleyemez. Ve ta'bîrihî ani'l-ersem.Heceler durur, söyleyemez. Ve ta'bîrihî ani'l-ersem. Yani böyle maksadını, muradını anlamayacak insanın muradını anlatıvermek karşı tarafa; o da sevap. Yani böyle maksadını, muradını anlamayacak insanın muradını anlatıvermek karşı tarafa; o da sevap. Gidiyorsun şeye gümrük şeyine. Adam bir şeyler soruyor, berikisi anlamıyor. Gidiyorsun şeye gümrük şeyine. Adam bir şeyler soruyor, berikisi anlamıyor. Türk bu, ötekisi de Arap. Hicaz'a gidecek. Gümrüğe gelmişler. Pasaport oluyor bir şey soruyor. Türk bu, ötekisi de Arap. Hicaz'a gidecek. Gümrüğe gelmişler. Pasaport oluyor bir şey soruyor. Anlamıyor. Ne dediğini anlamıyor. Tamam, gideceksin ne diyorsun?Anlamıyor. Ne dediğini anlamıyor. Tamam, gideceksin ne diyorsun? Kardeşim şunu istiyor vesaire filan diye. Tamam. Derdini anlatamayan bir insanın derdini anlatıvermek.Kardeşim şunu istiyor vesaire filan diye. Tamam. Derdini anlatamayan bir insanın derdini anlatıvermek. Bu da sevap. Bu da bir hayır mesela. Bu da sevap. Bu da bir hayır mesela. Veyahut bunun en güzel şekli, başka bir misal; bir kadıncağız var, dulVeyahut bunun en güzel şekli, başka bir misal; bir kadıncağız var, dul veya bir ihtiyar adamcağız var, yalnız. Belediyeyle işi var. Takip etmesi mümkün değil, anlatamaz. veya bir ihtiyar adamcağız var, yalnız. Belediyeyle işi var. Takip etmesi mümkün değil, anlatamaz. Mümkün değil. Sen elinden tutuyorsun, gidiyorsun. Bu adamcağız yazık, zavallı bir kimsedir diyorsun. Mümkün değil. Sen elinden tutuyorsun, gidiyorsun. Bu adamcağız yazık, zavallı bir kimsedir diyorsun. Veya bu teyzecik zavallı diyorsun. İhtiyardır, kimsesi yok, bunun evine şöyle bir haksızlık yapılmış, Veya bu teyzecik zavallı diyorsun. İhtiyardır, kimsesi yok, bunun evine şöyle bir haksızlık yapılmış, şu şöyle olsun bu böyle olsun, yardım ediyorsun. Derdini anlatıveriyorsun.şu şöyle olsun bu böyle olsun, yardım ediyorsun. Derdini anlatıveriyorsun. Belediyedekiler de diyorlar ki tamam anladık, pekala öyle olsun diyorlar.Belediyedekiler de diyorlar ki tamam anladık, pekala öyle olsun diyorlar. İşte bak böyle. Bu da bir misal mesela. İşte bak böyle. Bu da bir misal mesela.

En sevaplı işlerden birisi ihtiyacını ilgili mercilere, tabii hadîs-i şerîfte sultan diyor.En sevaplı işlerden birisi ihtiyacını ilgili mercilere, tabii hadîs-i şerîfte sultan diyor. Sultan demek şey demek, elinde sulta olan. Salahiyet olan demek yani.Sultan demek şey demek, elinde sulta olan. Salahiyet olan demek yani. Derdini anlatamayan kimseye gidip derdini söyleyivermek en sevaplı işlerden birisi. Derdini anlatamayan kimseye gidip derdini söyleyivermek en sevaplı işlerden birisi. Bu da bir çeşit şey. Bu da bir hayır. Sonra? Bu da bir çeşit şey. Bu da bir hayır. Sonra?

Ve fî minhati'l-lebeni. "Süt ikram edivermek." Tabii şimdi bizim burada süt kıymetli.Ve fî minhati'l-lebeni. "Süt ikram edivermek." Tabii şimdi bizim burada süt kıymetli. Ama orada ucuzdu. O zaman kolaydı.Çünkü herkesin devesi vardı,Ama orada ucuzdu. O zaman kolaydı.Çünkü herkesin devesi vardı, herkesin sütü vardı da ama ekmeği yoktu. Suyu belki süt kadar çok değildi.herkesin sütü vardı da ama ekmeği yoktu. Suyu belki süt kadar çok değildi. Belki suyu tuzluydu, kabaydı da kuyudan çektiği su o kadar şey değildi ama sütü daha çoktu. Belki suyu tuzluydu, kabaydı da kuyudan çektiği su o kadar şey değildi ama sütü daha çoktu. Yün çok boldu. Post çoktu. Şimdi post kıymetli, yün kıymetli. Yün çok boldu. Post çoktu. Şimdi post kıymetli, yün kıymetli. Yedikule'de dericiler şahane ceketler yapıyorlar, çok pahalıya satılıyor. İhraç ediliyor filan.Yedikule'de dericiler şahane ceketler yapıyorlar, çok pahalıya satılıyor. İhraç ediliyor filan. İşler değişti. Olabilir. Ama o zaman basit bir şeydi süt ikram etmek. Minhatü'l-leben, süt hediye etmek.İşler değişti. Olabilir. Ama o zaman basit bir şeydi süt ikram etmek. Minhatü'l-leben, süt hediye etmek. Al kardeşim bir tas süt iç. Allah razı olsun. İşte bundan da ecir kazanabilir. Yani basit bir şey.Al kardeşim bir tas süt iç. Allah razı olsun. İşte bundan da ecir kazanabilir. Yani basit bir şey. Derdini anlatamayan bir insana derdini anlatıvermek, yol soran bir insana yol gösterivermek,Derdini anlatamayan bir insana derdini anlatıvermek, yol soran bir insana yol gösterivermek, yolda olan bir taşı eza verecek şeyi kenara alıvermek; basit şeyler yani.yolda olan bir taşı eza verecek şeyi kenara alıvermek; basit şeyler yani. Çok ahım şahım şeyler değil. Sonra? Başka misal; Çok ahım şahım şeyler değil. Sonra? Başka misal;

Hattâ innehû le-yü'ceru fi's-sil'ati tekûnü mesrûraten fî sevbihi fe-yelmisühâ fe-tuhtiühâ yedühû.Hattâ innehû le-yü'ceru fi's-sil'ati tekûnü mesrûraten fî sevbihi fe-yelmisühâ fe-tuhtiühâ yedühû. Burası anlaşılması biraz zor bir kısmı hadîs-i şerîfin. Ben kelimelerine tek tek baktım.Burası anlaşılması biraz zor bir kısmı hadîs-i şerîfin. Ben kelimelerine tek tek baktım. Geçen hafta da çok büyük bir alim vardı Irak'tan.Geçen hafta da çok büyük bir alim vardı Irak'tan. Büyük bir alim. Seyyid, Peygamber Efendimizin de soyundan. Bizi ziyarete gelmişti.Büyük bir alim. Seyyid, Peygamber Efendimizin de soyundan. Bizi ziyarete gelmişti. Geçen hafta belki bu hadis gelir diye ona da şey yaptım. Geçen hafta belki bu hadis gelir diye ona da şey yaptım. O da dedi ki yani hadis olunca böyle Arapça bilmek yetmiyor dedi. Zorlandı yani. O da dedi ki yani hadis olunca böyle Arapça bilmek yetmiyor dedi. Zorlandı yani. Ben de evde birçok kelimelerine baktım. Ama hadisin şerhine bakamadım. Ben de evde birçok kelimelerine baktım. Ama hadisin şerhine bakamadım.

Hadis şerhi kaynakları kitapları hazinedir. Hazinedir. Asıl onlara bakmak lazım.Hadis şerhi kaynakları kitapları hazinedir. Hazinedir. Asıl onlara bakmak lazım. Lügatte bulamadığını orada bulursun. En ince bilgileri, en derin bilgileri, Lügatte bulamadığını orada bulursun. En ince bilgileri, en derin bilgileri, en hassas ayarları orada yaparsın, öyle bulursun.en hassas ayarları orada yaparsın, öyle bulursun. Diyelim ki Buhâri'nin şerhi, Müslim'in şerhi, falanca büyük alim yapmış. Ömrünü vermiştir ona o.Diyelim ki Buhâri'nin şerhi, Müslim'in şerhi, falanca büyük alim yapmış. Ömrünü vermiştir ona o. Kaç defa okutmuştur, nerelerden faydalanmıştır.Kaç defa okutmuştur, nerelerden faydalanmıştır. Onun için ilahiyattaki talebe kardeşlerime söylüyorum, tabii burada olanlar var.Onun için ilahiyattaki talebe kardeşlerime söylüyorum, tabii burada olanlar var. Bantı dinleyecekler var. İslâm alimi olmak istiyorsanız hadis şerhi kitaplarını okuyun.Bantı dinleyecekler var. İslâm alimi olmak istiyorsanız hadis şerhi kitaplarını okuyun. Çünkü orada her şey ta dibine kadar, en uç köşesine kadar çok güzel anlatılmıştır.Çünkü orada her şey ta dibine kadar, en uç köşesine kadar çok güzel anlatılmıştır. O Arap alimi dedi ki yanımızda şerh filan yok. Arapça bilmek yetmiyor dedi.Halbuki büyük alim.O Arap alimi dedi ki yanımızda şerh filan yok. Arapça bilmek yetmiyor dedi.Halbuki büyük alim. Kendi memleketinde, Irak'ta böyle hutbeye çıktığı, vaaza çıktığı zaman cami dolar taşarmış. Kendi memleketinde, Irak'ta böyle hutbeye çıktığı, vaaza çıktığı zaman cami dolar taşarmış. Hareket olurmuş yani şehirde. Öyle bir alim. Hareket olurmuş yani şehirde. Öyle bir alim. Neyse benim inşallah yanlış değildir çıkarttığım mâna şu: Neyse benim inşallah yanlış değildir çıkarttığım mâna şu:

Hattâ innehû le-yü'ceru fi's-sil'ati. "Hatta adam, bir müslüman şundan da sevap kazanır.Hattâ innehû le-yü'ceru fi's-sil'ati. "Hatta adam, bir müslüman şundan da sevap kazanır. Fi's-sil'a. Sil'a; meta demek. Mal, meta'. Fi's-sil'a. Sil'a; meta demek. Mal, meta'. Bir maldan da insan sevap kazanabilir." Başka bir hadîs-i şerîfte geçiyor: Bir maldan da insan sevap kazanabilir." Başka bir hadîs-i şerîfte geçiyor:

E lâ inne sil'atallâhi gâliyetün. E lâ inne sil'atallâhi gâliyetün.

Yani Allah'ın malı metaı çok pahalıdır ha. Yani Allah'ın metaı ne? Bize ne satıyor, ne alıyoruz biz?Yani Allah'ın malı metaı çok pahalıdır ha. Yani Allah'ın metaı ne? Bize ne satıyor, ne alıyoruz biz? Cennet. Cennet çok pahalıdır. Ne yapmak lazım? Dikkat etmek lazım.Cennet. Cennet çok pahalıdır. Ne yapmak lazım? Dikkat etmek lazım. Fedakarlık yapmak lazım, nefsini yenmek, para harcamak, ibadet etmek, Fedakarlık yapmak lazım, nefsini yenmek, para harcamak, ibadet etmek, zekat vermek, oruç tutmak, hacca gitmek, cihad etmek lazım.zekat vermek, oruç tutmak, hacca gitmek, cihad etmek lazım. Kolay değil öyle Allah'ın metaını, malını almak kolay değil diye bir başka hadîs-i şerîf var. Kolay değil öyle Allah'ın metaını, malını almak kolay değil diye bir başka hadîs-i şerîf var.

Şimdi maldan da insan ecir kazanırmış. Eşyadan, metadan.Şimdi maldan da insan ecir kazanırmış. Eşyadan, metadan. Fi's-sil'ati tekûnü mesrûraten fî sevbihi. Fi's-sil'ati tekûnü mesrûraten fî sevbihi. "Elbisesinde sarılmış olur, paketlenmiş olur mal." "Elbisesinde sarılmış olur, paketlenmiş olur mal." Fe-yelmisühâ. "Şöyle malı temas eder, mala bakar. Mal sarılı, paketli yani. Mala bakar."Fe-yelmisühâ. "Şöyle malı temas eder, mala bakar. Mal sarılı, paketli yani. Mala bakar." Fe-tuhtiühâ yedühû. "Eli ona iç sızısı verir." diyor. Yani içini ah ettirtir, diyor. Fe-tuhtiühâ yedühû. "Eli ona iç sızısı verir." diyor. Yani içini ah ettirtir, diyor. Tabii bunu neden verir diye düşünüyoruz.Tabii bunu neden verir diye düşünüyoruz. Şimdi insan çarşamba pazarına gitti yeyahut Mahmutpaşa çarşısına gitti. Şimdi insan çarşamba pazarına gitti yeyahut Mahmutpaşa çarşısına gitti. Veya zengin filanca çarşıya gitti. Çok iyi malların satıldığı, pahalı malların satıldığı bir yere gitti. Veya zengin filanca çarşıya gitti. Çok iyi malların satıldığı, pahalı malların satıldığı bir yere gitti. Kendisinin de bir ihtiyacı var. Bir mal gördü. Kendisinin de bir ihtiyacı var. Bir mal gördü. Şöyle baktı ambalajına, çok güzel, evirdi çevirdi elledi ama parası yok. Alamadı.Şöyle baktı ambalajına, çok güzel, evirdi çevirdi elledi ama parası yok. Alamadı. Eli ona ah ettirtiyor. Yani temas ediyor eli ama alamıyor ki. Eli ona ah ettirtiyor. Eli ona ah ettirtiyor. Yani temas ediyor eli ama alamıyor ki. Eli ona ah ettirtiyor. Alamadığı şeyden bile yüreği yandığı için ecir kazanır. Alamadığı şeyden bile yüreği yandığı için ecir kazanır. Ya param olsaydı şunu alsaydım dedi de alamadı. Ondan dolayı bile ecir kazanır.Ya param olsaydı şunu alsaydım dedi de alamadı. Ondan dolayı bile ecir kazanır. Hasretlik duyuyor içinden. Param olsaydı şunu alırdım, çocuğuma giydirirdim ama alamıyorum.Hasretlik duyuyor içinden. Param olsaydı şunu alırdım, çocuğuma giydirirdim ama alamıyorum. Param olsaydı şunu alırdım, hanımıma hediye ederdim. Onunda gönlü hoş olurdu ama alamıyorum.Param olsaydı şunu alırdım, hanımıma hediye ederdim. Onunda gönlü hoş olurdu ama alamıyorum. Param olsaydı şu soğuk günde şunu alırdım, ayağıma giyerdim de üşümezdimParam olsaydı şu soğuk günde şunu alırdım, ayağıma giyerdim de üşümezdim ama alamıyorum filan gibi yani. Böyle olabilir.ama alamıyorum filan gibi yani. Böyle olabilir. Tabii bu hadisin bir yerde şerhini bulur da şey yaparsak, inşallah bu bizim anladığımız gibidir mâna.Tabii bu hadisin bir yerde şerhini bulur da şey yaparsak, inşallah bu bizim anladığımız gibidir mâna. Şerhine bakarsak, bulursam size naklederim inşallah. Hani o hadis vardı ya diye anlatırım.Şerhine bakarsak, bulursam size naklederim inşallah. Hani o hadis vardı ya diye anlatırım. Hani bir zamanlar şöyle konuşmuştuk ya, onun mânasıHani bir zamanlar şöyle konuşmuştuk ya, onun mânası tam isabetmiş veya şöyleymiş diye anlatırız o zaman.tam isabetmiş veya şöyleymiş diye anlatırız o zaman. Yani demek ki ambalajında sarılmış olan bir metaı eli temas ediyor elliyor da eli ona ah ettiriyor. Yani demek ki ambalajında sarılmış olan bir metaı eli temas ediyor elliyor da eli ona ah ettiriyor. Yani alamadığından ah ediyor. Bundan dolayı da ecir alır. Yani alamadığından ah ediyor. Bundan dolayı da ecir alır.

Nelerden ecir aldığını saydı Peygamber Efendimiz.Nelerden ecir aldığını saydı Peygamber Efendimiz. Yoldan eza verici şeyi kenara almaktan ecir kazanabilir.Yoldan eza verici şeyi kenara almaktan ecir kazanabilir. Yol göstermekten, bir yol bilmeze, yol görmeze sevk edivermekten,Yol göstermekten, bir yol bilmeze, yol görmeze sevk edivermekten, kılavuzluk etmekten sevap kazanabilir. kılavuzluk etmekten sevap kazanabilir. Derdini anlatamayanın derdini anlatmakta yardımcı olmaktan sevap kazanabilir.Derdini anlatamayanın derdini anlatmakta yardımcı olmaktan sevap kazanabilir. Bir tas süt ikram etmekten, çok basit bir şey yani, oradan sevap kazanabilir. Bir tas süt ikram etmekten, çok basit bir şey yani, oradan sevap kazanabilir. Hatta alamadığı bir mala eliyle temas edip de içinin yanmasından bile sevap alabilir.Hatta alamadığı bir mala eliyle temas edip de içinin yanmasından bile sevap alabilir. Bu tercümede de yok, burada atlanmış. Tercümesinde de yok, bu tarafta tercümesi var ya. Bu tercümede de yok, burada atlanmış. Tercümesinde de yok, bu tarafta tercümesi var ya. Tercümede de orası atlanmış. Birisinin keçisini sağıverir sevap alır demiş.Tercümede de orası atlanmış. Birisinin keçisini sağıverir sevap alır demiş. Ondan sonra bir cümle tercümeye girmemiş de,Ondan sonra bir cümle tercümeye girmemiş de, herhalde zor olduğundan girmemiş nasıl olduysa. Allahu a'lem böyle. herhalde zor olduğundan girmemiş nasıl olduysa. Allahu a'lem böyle.

Başka, hocam bunlardan başka sevaplı, böyle beleş bedava sevaplar var mı? Başka, hocam bunlardan başka sevaplı, böyle beleş bedava sevaplar var mı?

Bunların hepsi beleş. Yani parasız insan da yapabilir bunları.Bunların hepsi beleş. Yani parasız insan da yapabilir bunları. Cebinde bir kuruş olmasa bir insan bunların hepsini yapar.Cebinde bir kuruş olmasa bir insan bunların hepsini yapar. Beş parasız fukaracık, İstanbul'un en fakir semtinde gecekonduda Beş parasız fukaracık, İstanbul'un en fakir semtinde gecekonduda oturan bir kardeşimiz bu sevapları alabilir. Neden? E yoldan eza verecek bir şeyi kaldırmak oturan bir kardeşimiz bu sevapları alabilir. Neden? E yoldan eza verecek bir şeyi kaldırmak yapabileceği bir şey. Yol göstermek yapabileceği bir şey.yapabileceği bir şey. Yol göstermek yapabileceği bir şey. Derdini anlatamayana yardımcı olmak yapabileceği bir şey.Derdini anlatamayana yardımcı olmak yapabileceği bir şey. Eh kendisi sütü yoksa, keçisi koyunu yoksa, ineği yoksa, süt ikram edemiyorsa Eh kendisi sütü yoksa, keçisi koyunu yoksa, ineği yoksa, süt ikram edemiyorsa bazen bir bardak su bile makbule geçiyor yerine göre. bazen bir bardak su bile makbule geçiyor yerine göre.

Ben Medîne-i Münevvere'de nezle oldum. Sıcaktan da nezle oluyor insan.Ben Medîne-i Münevvere'de nezle oldum. Sıcaktan da nezle oluyor insan. Hele orada şeyler var böyle pervaneler var. Vantilatör değil. Der miyim? Demem.Hele orada şeyler var böyle pervaneler var. Vantilatör değil. Der miyim? Demem. Pervaneler var, dönüyor böyle. Oradan çarpıyor filan, nezle oldum.Pervaneler var, dönüyor böyle. Oradan çarpıyor filan, nezle oldum. Yanımda bir iki tane mendil var tamam ama böyle yapıyorum filan. Arab'ın birisiyle konuşuyoruz.Yanımda bir iki tane mendil var tamam ama böyle yapıyorum filan. Arab'ın birisiyle konuşuyoruz. Adamcağız çıkarttı, bir dolu dolu paket böyle bitmiş değil, dolu dolu bir paket mendil verdi bana. Adamcağız çıkarttı, bir dolu dolu paket böyle bitmiş değil, dolu dolu bir paket mendil verdi bana. Buyur kardeşim dedi. Tamam, işte orada en uygun hediye o.Buyur kardeşim dedi. Tamam, işte orada en uygun hediye o. Orada bana bir bardak soğuk su verse zaten ben nezleyim, ne yapayım?Orada bana bir bardak soğuk su verse zaten ben nezleyim, ne yapayım? Orada ne verse o kadar makbule geçmez. Çünkü elimdeki mendil bitiyordu, ondan sonra rezil olacağım.Orada ne verse o kadar makbule geçmez. Çünkü elimdeki mendil bitiyordu, ondan sonra rezil olacağım. Bir daha hapşırırsam hapı yuttum demek yani. Hapşırdım mı hapı yuttum.Bir daha hapşırırsam hapı yuttum demek yani. Hapşırdım mı hapı yuttum. Bu bana bir paket mendil verdi. Tamam.Bu bana bir paket mendil verdi. Tamam. İşte bu yerine göre yapmak bir şeyi, yani yeri zamanı gelince yapmak muhterem kardeşlerim. İşte bu yerine göre yapmak bir şeyi, yani yeri zamanı gelince yapmak muhterem kardeşlerim.

Yeri zamanı gelince en basit bir şey çok makbule geçer.Yeri zamanı gelince en basit bir şey çok makbule geçer. Yersiz yapıldığı zaman aynı şey can sıkabilir. Hoşa gitmez.Yersiz yapıldığı zaman aynı şey can sıkabilir. Hoşa gitmez. Tam camiye gelmişsin, dua ediyorsun bilmem ne filan. Tam camiye gelmişsin, dua ediyorsun bilmem ne filan. Selamünaleyküm. Aleykümselam. Nasılsın hocam? İyiyim teşekkür ederim. Selamünaleyküm. Aleykümselam. Nasılsın hocam? İyiyim teşekkür ederim. Ne var ne yok hocam? İyilik sağlık. Ya mübarek bırak da ibadet edeyim.Ne var ne yok hocam? İyilik sağlık. Ya mübarek bırak da ibadet edeyim. İşte ibadet etmeye gelmişim camiye yani burası kahve değil sevmiyorum bilmem ne filan. İşte ibadet etmeye gelmişim camiye yani burası kahve değil sevmiyorum bilmem ne filan. Bak burada hal hatır sormak iyi olmaz. Neden? Cami olduğundan. Bak burada hal hatır sormak iyi olmaz. Neden? Cami olduğundan. Veya hutbeye çıkmış birisi, mesela dinliyorken ötekisi geliyor ona bir şey söylüyor gibi mesela.Veya hutbeye çıkmış birisi, mesela dinliyorken ötekisi geliyor ona bir şey söylüyor gibi mesela. Her şeyin yerini bilmek lazım. Yerli yerinde yapılan şey makbule geçer.Her şeyin yerini bilmek lazım. Yerli yerinde yapılan şey makbule geçer. Aynı şeyi yersiz yaparsan kızgınlık uyandırır. Ters olur yani. Yerini bilmek lazım. Aynı şeyi yersiz yaparsan kızgınlık uyandırır. Ters olur yani. Yerini bilmek lazım. Neyi ikram edeceğini bilmek lazım. Gözünü açacaksın.Neyi ikram edeceğini bilmek lazım.

Gözünü açacaksın.
Müzdelife'de en makbul şey ne? Müzdelife ne? Hacıların en dağıldığı yer.Müzdelife'de en makbul şey ne? Müzdelife ne? Hacıların en dağıldığı yer. Orada para da pul da para etmiyor. Arafat'tan geliyor hacılar, Orada para da pul da para etmiyor. Arafat'tan geliyor hacılar, Müzdelife'ye arabalar onları silkeleyip atıyor. Kendisi gidiyor, duramaz. Otobüs fırt gidiyor.Müzdelife'ye arabalar onları silkeleyip atıyor. Kendisi gidiyor, duramaz. Otobüs fırt gidiyor. Hacılar orada kaldı. Ya bana su lazım. Yok. Yüznumara lazım çok sıkıştım. O da yok. Yatak lazım.Hacılar orada kaldı. Ya bana su lazım. Yok. Yüznumara lazım çok sıkıştım. O da yok. Yatak lazım. O da yok. Var mı bir diyeceğin? Anla bakalım zengindin memleketinde ama fakirlerin halini anla bakalım. O da yok. Var mı bir diyeceğin? Anla bakalım zengindin memleketinde ama fakirlerin halini anla bakalım. Kaldın mı dağ başında ayazda. Aş yok, yemek yok, yatak yok, ev yok, yüznumara yok, su yok...Kaldın mı dağ başında ayazda. Aş yok, yemek yok, yatak yok, ev yok, yüznumara yok, su yok... Ha, orada en makbul şey ne? En zengin adam etrafa bakınıyor böyle fukara dilenci gibi, ne istiyor? Ha, orada en makbul şey ne? En zengin adam etrafa bakınıyor böyle fukara dilenci gibi, ne istiyor? Bir ibrik su olsa da bir abdest alsa. Namaz kılacak, su yok. Bir ibrik su olsa da bir abdest alsa. Namaz kılacak, su yok. Bak işte orada en makbul şey bir ibrik su. Geliyor yalvarıyor, bidonunun başına dikiliyor.Bak işte orada en makbul şey bir ibrik su. Geliyor yalvarıyor, bidonunun başına dikiliyor. "Bu bidonun sahibi kim?" Benim. Allah rızası için. Dileniyor. "Bu bidonun sahibi kim?" Benim. Allah rızası için. Dileniyor. Yeni caminin önündeki dilenci gibi dileniyor. "Allah rızası için birazcık su ver." Peki diyorsun. Yeni caminin önündeki dilenci gibi dileniyor. "Allah rızası için birazcık su ver." Peki diyorsun. Ama biraz canın sıkılıyor ha. Çünkü su sana da lazım sabaha kadar.Ama biraz canın sıkılıyor ha. Çünkü su sana da lazım sabaha kadar. Ondan sonra biraz veriyorsun, yarım. Bu kadar yeter diyorsun. Bir tanesi daha koşarak geliyor.Ondan sonra biraz veriyorsun, yarım. Bu kadar yeter diyorsun. Bir tanesi daha koşarak geliyor. Aman diyor bana da. Biraz daha canın sıkılıyor. Biraz daha veriyorsun.Aman diyor bana da. Biraz daha canın sıkılıyor. Biraz daha veriyorsun. Neden? İşte orada su kıymetli. Orada su kıymetli. Yerine göre. Neden? İşte orada su kıymetli. Orada su kıymetli. Yerine göre. Onun için işi yerli yerinde yapana can kurban. Yersiz yapana da Allah akıl fikir versin. Onun için işi yerli yerinde yapana can kurban. Yersiz yapana da Allah akıl fikir versin.

Yerli yerinde yapmak nedir bir işi? Hikmettir. Bir işi yerli yerinde yapmak nedir?Yerli yerinde yapmak nedir bir işi? Hikmettir. Bir işi yerli yerinde yapmak nedir? Hikmet dediğimiz vasıftır. Hikmetli insan. Hikmetli söz. Hikmetli iş. Ne demek?Hikmet dediğimiz vasıftır. Hikmetli insan. Hikmetli söz. Hikmetli iş. Ne demek? Yerli yerinde yapılan iş, yerli yerinde söylenen söz, işi yerli yerinde yapan adam demek.Yerli yerinde yapılan iş, yerli yerinde söylenen söz, işi yerli yerinde yapan adam demek. Hikmet bir şeyi yerli yerinde yapmak demek. Bu çok önemli. Müslümanın hikmetli olması lazım.Hikmet bir şeyi yerli yerinde yapmak demek. Bu çok önemli. Müslümanın hikmetli olması lazım. Sözünün, işinin, hareketinin hikmetli olması lazım. Bu da arifler de olur.Sözünün, işinin, hareketinin hikmetli olması lazım. Bu da arifler de olur. Arif olmazsa insan, arif olmadığı zaman pot kırar. Hikmetsiz iş yapar. Yalan yanlış iş yapar.Arif olmazsa insan, arif olmadığı zaman pot kırar. Hikmetsiz iş yapar. Yalan yanlış iş yapar. Kafayı çalıştırmak lazım. İyi Müslümanlık kafa çalıştırma işidir. Aptallıkla iyi Müslümanlık olunmaz.Kafayı çalıştırmak lazım. İyi Müslümanlık kafa çalıştırma işidir. Aptallıkla iyi Müslümanlık olunmaz. Fakir olabilir, tahsilsiz olabilir ama açıkgöz olacak. Gözünü açacak, sevaplı şeyi bilecek, yapacak. Fakir olabilir, tahsilsiz olabilir ama açıkgöz olacak. Gözünü açacak, sevaplı şeyi bilecek, yapacak. Güzel yapacak, yerinde yapacak, zarif yapacak,Güzel yapacak, yerinde yapacak, zarif yapacak, kalp kırmadan yapacak, gönül alacak şekilde yapacak, yumuşak yapacak. kalp kırmadan yapacak, gönül alacak şekilde yapacak, yumuşak yapacak.

Birisi mektup göndermiş bana. Masada kaldı. Keşke yanıma alsaydım da size okusaydım.Birisi mektup göndermiş bana. Masada kaldı. Keşke yanıma alsaydım da size okusaydım. Hocamıza da rahmetli Muammer Dolmacı bir mektup göndermişti şöyle üç satır, dört satır.Hocamıza da rahmetli Muammer Dolmacı bir mektup göndermişti şöyle üç satır, dört satır. Dosya kâğıdının ortasına üç dört satır bir şey yazmış. Hocamız okudu, çok beğendi.Dosya kâğıdının ortasına üç dört satır bir şey yazmış. Hocamız okudu, çok beğendi. Bana verdi. Bak dedi, oku dedi bana.Bana verdi. Bak dedi, oku dedi bana. Yani böyle olur işte; sevgi, dervişlik, bağlılık, saygı böyle olur demek istedi.Yani böyle olur işte; sevgi, dervişlik, bağlılık, saygı böyle olur demek istedi. Aldım, okudum. Ben de bayıldım. Beş altı satır içinde öyle tatlı kelimelerle,Aldım, okudum. Ben de bayıldım. Beş altı satır içinde öyle tatlı kelimelerle, o kadar güzel hissiyatını ifade etmiş ki hocamıza Muammer Dolmacı kardeşimiz,o kadar güzel hissiyatını ifade etmiş ki hocamıza Muammer Dolmacı kardeşimiz, Allah rahmet eylesin cümle geçmişlerimizle beraber. Ben de bayıldım. Hocamız da çok memnun oldu. Allah rahmet eylesin cümle geçmişlerimizle beraber. Ben de bayıldım. Hocamız da çok memnun oldu.

Bu nedir? İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez. Tatlı dilinden başka nesi var işte?Bu nedir?

İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez. Tatlı dilinden başka nesi var işte?
Tatlı dili, güzel duyguları. Tabi tatlı dil gönülden söylenmezse dalkavukluk olur, meddahlık olur, Tatlı dili, güzel duyguları. Tabi tatlı dil gönülden söylenmezse dalkavukluk olur, meddahlık olur, yalan olur, palavra olur, pohpohlama olur. Kalpten gelirse kıymetli olur. yalan olur, palavra olur, pohpohlama olur. Kalpten gelirse kıymetli olur. Şuradan gelecek, buradan değil. Kalbinden geldiği zaman güzel olur. Şuradan gelecek, buradan değil. Kalbinden geldiği zaman güzel olur.

Ha, beleş, bedava sevaplı şeyleri söyleyecektik ya; Ha, beleş, bedava sevaplı şeyleri söyleyecektik ya;

el-Kelimetü't-tayyibetü sadekatün. el-Kelimetü't-tayyibetü sadekatün.

Güzel söz de bir sadakadır muhterem kardeşlerim.Güzel söz de bir sadakadır muhterem kardeşlerim. Tatlı, güzel bir söz sadakadır. Başka? Tatlı, güzel bir söz sadakadır.

Başka?

Ve tebessümüke fî vechi ahîke sadekatün. Ve tebessümüke fî vechi ahîke sadekatün.

Arkadaşının yüzüne tebessüm etmen de sadakadır. O da beleş sevaplardan birisi.Arkadaşının yüzüne tebessüm etmen de sadakadır. O da beleş sevaplardan birisi. Böyle kaş çatmıyorsun, tebessüm ediyorsun. Tatlı dille karşılıyorsun, güzel söz söylüyorsun. Böyle kaş çatmıyorsun, tebessüm ediyorsun. Tatlı dille karşılıyorsun, güzel söz söylüyorsun. Kovandaki suyu arkadaşındaki kovasına boşaltıvermen de sadakadır. O da bir sevaptır. Kovandaki suyu arkadaşındaki kovasına boşaltıvermen de sadakadır. O da bir sevaptır.

Onun için insanın sevap kazanması için ille para sahibi olması gerekmiyor.Onun için insanın sevap kazanması için ille para sahibi olması gerekmiyor. Ne sahibi olması gerekiyor? Zevk-i selîm sahibi olması gerekiyor. Ne sahibi olması gerekiyor? Zevk-i selîm sahibi olması gerekiyor. Kalb-i selîm sahibi olması gerekiyor. Hiss-i selîm sahibi olması gerekiyor.Kalb-i selîm sahibi olması gerekiyor. Hiss-i selîm sahibi olması gerekiyor. Selim insan olması gerekiyor. Selim ne demek? Selametli. Arızalı değil. Tam. Hisleri tam.Selim insan olması gerekiyor.

Selim ne demek?

Selametli. Arızalı değil. Tam. Hisleri tam.
Arızasız, eksiksiz, kusursuz. Zevki tam, eksiksiz kusursuz. Her şeyi öyle. Evet. Arızasız, eksiksiz, kusursuz. Zevki tam, eksiksiz kusursuz. Her şeyi öyle. Evet. Demek ki İslâm çok güzel bir din. Çok harcıâlem şeylerden dahi bir insan sevap kazanabilir.Demek ki İslâm çok güzel bir din. Çok harcıâlem şeylerden dahi bir insan sevap kazanabilir. Bir haseneden bile cennete de girebilir. Onun için hiçbir iyiliği küçümsemeyeceğiz. Bir haseneden bile cennete de girebilir. Onun için hiçbir iyiliği küçümsemeyeceğiz. Her iyiliği yapmaya çalışacağız. Her işimizin, hareketimizin, sözümüzün güzel olmasına gayret edeceğiz.Her iyiliği yapmaya çalışacağız. Her işimizin, hareketimizin, sözümüzün güzel olmasına gayret edeceğiz. Kötü olmamasına dikkat edeceğiz. Her şeyimiz öyle olacak. Kötü olmamasına dikkat edeceğiz. Her şeyimiz öyle olacak. Tertemiz olacak, pırıl pırıl olacak, ışıl ışıl olacak filan. Bir hadîs-i şerîf daha. Tertemiz olacak, pırıl pırıl olacak, ışıl ışıl olacak filan.

Bir hadîs-i şerîf daha.

İnne'l-mü'mine fî kabrihî fî ravdatin hadrâe ve yürahhabü lehû seb'îne zirâanİnne'l-mü'mine fî kabrihî fî ravdatin hadrâe ve yürahhabü lehû seb'îne zirâan ve yünevveru lehû fîhi misle leyleti'l-bedri. E tedrûne fîme ünzilet hâzihi'l-âyetü:ve yünevveru lehû fîhi misle leyleti'l-bedri. E tedrûne fîme ünzilet hâzihi'l-âyetü: "Fe-inne lehû maîşeten danken. " Fî azâbi'l-kabri. Ve'llezî nefsî bi-yedihî "Fe-inne lehû maîşeten danken. " Fî azâbi'l-kabri. Ve'llezî nefsî bi-yedihî innehû le-yüselletu aleyhi tis'atün ve tis'ûne hayyeten li-külli hayyetin innehû le-yüselletu aleyhi tis'atün ve tis'ûne hayyeten li-külli hayyetin minhâ tis'atü ru'ûsin yenfuhne fî cismihî ve yelsa'nehû ve yahdişnehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti. minhâ tis'atü ru'ûsin yenfuhne fî cismihî ve yelsa'nehû ve yahdişnehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten bu ikinci hadîs-i şerîf. Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten bu ikinci hadîs-i şerîf.

İnne'l-mü'min. "Allahın mü'min kulu." Fî kabrihî. "Kabrinde."İnne'l-mü'min. "Allahın mü'min kulu." Fî kabrihî. "Kabrinde." Fî ravdatin hadrâe. "Yemyeşil bir bahçededir. Mü'min kulun kabri yemyeşil bir bahçedir." Fî ravdatin hadrâe. "Yemyeşil bir bahçededir. Mü'min kulun kabri yemyeşil bir bahçedir."

Hadrâ ne demek? Yeşil demek. el-Kubbetü'l-hadrâ ne demek? Yeşil kubbe demek. Neresi?Hadrâ ne demek? Yeşil demek. el-Kubbetü'l-hadrâ ne demek? Yeşil kubbe demek. Neresi? Peygamber Efendimizin türbesinin üstü, bir. Bir de Konya'da Mevlana EfendimizPeygamber Efendimizin türbesinin üstü, bir. Bir de Konya'da Mevlana Efendimiz kaddesallahu sırrahu'l-azîz hazretlerinin türbesinin üstü de yeşil. Ona da kubbe-i hadrâ diyorlar. kaddesallahu sırrahu'l-azîz hazretlerinin türbesinin üstü de yeşil. Ona da kubbe-i hadrâ diyorlar.

Hadrâ yeşil demek. Hadrâ Boru var. Bizim şirketimizin reklamını yapıyorum şimdi, dikkat edin.Hadrâ yeşil demek. Hadrâ Boru var. Bizim şirketimizin reklamını yapıyorum şimdi, dikkat edin. Hadrâ Boru bizim şirketimiz. Ne demek? Yeşil boru demek. Fabrikamız var, boru çekiyoruz, satıyoruz. Hadrâ Boru bizim şirketimiz. Ne demek? Yeşil boru demek. Fabrikamız var, boru çekiyoruz, satıyoruz. Ne yapıyoruz? Kazancımızı da vakfın hizmetlerine kullanmak için. Ne yapıyoruz? Kazancımızı da vakfın hizmetlerine kullanmak için.

Yeşil bir bahçededir mü'min. Ve yürahhabü lehû seb'îne zirâan.Yeşil bir bahçededir mü'min. Ve yürahhabü lehû seb'îne zirâan. "Kabrin duvarları itilir böyle, genişletilir mü'min kul için 70 zira olarak."Kabrin duvarları itilir böyle, genişletilir mü'min kul için 70 zira olarak. 70 zira böyle açılır. Kabir öyle daracık olmaz mü'min kul için." Zira bir ölçü demek.70 zira böyle açılır. Kabir öyle daracık olmaz mü'min kul için." Zira bir ölçü demek. Sanıyorum arşın demek, yani arşın kadar. Arşın ne kadar? İşte şu kadar bir şey, yani neyse. Sanıyorum arşın demek, yani arşın kadar. Arşın ne kadar? İşte şu kadar bir şey, yani neyse. 60 küsur santim. 62 santim mi 66 santim mi, bir ölçü. 70 zira kabir oraya oraya duvarları itilir.60 küsur santim. 62 santim mi 66 santim mi, bir ölçü. 70 zira kabir oraya oraya duvarları itilir. Mü'min kul için genişletilir mü'minin kabri. Mü'minin kabri geniş olur.Mü'min kul için genişletilir mü'minin kabri. Mü'minin kabri geniş olur. Maneviyat bakımından, böyle manevi yönden genişletilir. Maneviyat bakımından, böyle manevi yönden genişletilir.

Ve yünevveru lehû. "Ve kabri nurlandırılır, nur gönderilir mü'minin kabrine."Ve yünevveru lehû. "Ve kabri nurlandırılır, nur gönderilir mü'minin kabrine." Fîhi misle leyleti'l-bedri. "Dolunay günündeki gibi aydınlanır kabri."Fîhi misle leyleti'l-bedri. "Dolunay günündeki gibi aydınlanır kabri." Elektrik tesisatı yok kabirde ama kabri dolunayın olduğu gibi aydınlanır, aydınlatılır. Elektrik tesisatı yok kabirde ama kabri dolunayın olduğu gibi aydınlanır, aydınlatılır. Kim tarafından? Allah tarafından. Allah mü'minin kabrini geniş eğliyor ve münevver eğliyor. Kim tarafından? Allah tarafından. Allah mü'minin kabrini geniş eğliyor ve münevver eğliyor. Mehtaplı gibi aydın olur kabri. Mehtaplı gibi aydın olur kabri.

E tedrûne fîme ünzilet hâzihi'l-âyetü.E tedrûne fîme ünzilet hâzihi'l-âyetü. "Şu biraz sonra okuyacağım âyet kimin hakkında inmiştir biliyor musunuz?" diyor Peygamber Efendimiz."Şu biraz sonra okuyacağım âyet kimin hakkında inmiştir biliyor musunuz?" diyor Peygamber Efendimiz. Mü'minin kabrinin geniş ve nurlu olduğunu anlattıktan sonra bir ayeti okuyor. Mü'minin kabrinin geniş ve nurlu olduğunu anlattıktan sonra bir ayeti okuyor.

Fe-inne lehû maîşeten danken.Fe-inne lehû maîşeten danken. "'Kâfirin de dar bir yaşamı vardır, sıkışık bir yaşamı vardır.' âyeti,"'Kâfirin de dar bir yaşamı vardır, sıkışık bir yaşamı vardır.' âyeti, fe-inne lehû maîşeten danken âyeti kim hakkında inmiştir?fe-inne lehû maîşeten danken âyeti kim hakkında inmiştir? Hangi konuda inmiştir biliyor musunuz?" diye soruyor Peygamber Efendimiz. Hangi konuda inmiştir biliyor musunuz?" diye soruyor Peygamber Efendimiz.

Fî azâbi'l-kabri. "Kabir azabı hakkındadır."Fî azâbi'l-kabri. "Kabir azabı hakkındadır." Ha, bu kabirde azap gören kimdir? Kâfirdir dedik. Nasıl âyet-i kerîmenin evvelinde? Ha, bu kabirde azap gören kimdir? Kâfirdir dedik. Nasıl âyet-i kerîmenin evvelinde?

Ve men a'rada an zikrî. Ve men a'rada an zikrî.

"Benim zikrimden yüz çeviren, zikrimi yapmayan, zikrimden dönen kimse" demek."Benim zikrimden yüz çeviren, zikrimi yapmayan, zikrimden dönen kimse" demek. Tabii bu çok derin, uzun bir izah ister, yani zikrimden dönen kimse ne demektir? Tabii bu çok derin, uzun bir izah ister, yani zikrimden dönen kimse ne demektir?

İlk önce kâfir demektir. Çünkü Allah'ın zikri Kur'an'dır. Allahın zikri Peygamber Efendimizdir.İlk önce kâfir demektir. Çünkü Allah'ın zikri Kur'an'dır. Allahın zikri Peygamber Efendimizdir. Allah'ın zikri şeriatin ahkâmıdır. Allah'ın zikrinden yüz dönen İslâm'dan yüz döndürmüş demektir. Allah'ın zikri şeriatin ahkâmıdır. Allah'ın zikrinden yüz dönen İslâm'dan yüz döndürmüş demektir. Kâfir demektir. Ona kabirde azap var. Bu olabilir. Kâfir demektir. Ona kabirde azap var. Bu olabilir.

Başka? Kur'ân-ı Kerîm'den okumayan, Kur'an'a uymayan, yüz döndüren kabirde azap görecek demektir.Başka? Kur'ân-ı Kerîm'den okumayan, Kur'an'a uymayan, yüz döndüren kabirde azap görecek demektir. Başka? Tesbihleri çekmeyen, Allah'ı zikretmeyen kabirde azap görecek demektir. Başka? Tesbihleri çekmeyen, Allah'ı zikretmeyen kabirde azap görecek demektir. Zikrimden kim yüz çevirir i'raz ederse, vazgeçerse ona;Zikrimden kim yüz çevirir i'raz ederse, vazgeçerse ona; fe-inne lehû maîşeten dankan, sıkışık bir yaşam vardır.fe-inne lehû maîşeten dankan, sıkışık bir yaşam vardır. Ne demek sıkışık yaşam, nerede? Kabirdeki yaşamı.Ne demek sıkışık yaşam, nerede? Kabirdeki yaşamı. Kabirdeki yaşamı sıkışık olacak diye Peygamber Efendimiz bu sözlerin Kabirdeki yaşamı sıkışık olacak diye Peygamber Efendimiz bu sözlerin kabir azabı hakkında olduğunu bildiriyor. kabir azabı hakkında olduğunu bildiriyor.

Kabirde kâfir azap görecek mi? Kabirde kâfir azap görecek mi?

Görecek. Daha kabre konulurken başlayacak cayır cayır yanmaya, azap görmeye. Görecek. Daha kabre konulurken başlayacak cayır cayır yanmaya, azap görmeye.

Mü'min kabirde azap görecek mi, mü'min kardeşler? Mü'min kabirde azap görecek mi, mü'min kardeşler?

Görebilir. Mü'minlerden bazıları kabirde azap görebilirler.Görebilir. Mü'minlerden bazıları kabirde azap görebilirler. Hatta bazen mühimsemedikleri şeylerden bile azap görebilirler. Hatta bazen mühimsemedikleri şeylerden bile azap görebilirler. Peygamber Efendimiz iki mezarın yanından geçiyordu.Peygamber Efendimiz iki mezarın yanından geçiyordu. Dedi ki: "Bu iki mezardakiler azap görüyorlar. Birisi laf taşırdı, dedikoduculuk yapardı.Dedi ki: "Bu iki mezardakiler azap görüyorlar. Birisi laf taşırdı, dedikoduculuk yapardı. Kâne yemşî bi'n-nemîme. Ötekisi de küçük abdestini, idrarını yaparken sakınmazdı." dedi.Kâne yemşî bi'n-nemîme. Ötekisi de küçük abdestini, idrarını yaparken sakınmazdı." dedi. "Bir yaş çubuk getirin." dedi. Yaş çubuk getirdiler. İkiye böldü. Birisini bir kabrine sapladı."Bir yaş çubuk getirin." dedi. Yaş çubuk getirdiler. İkiye böldü. Birisini bir kabrine sapladı. Birisini bir kabrin üstüne sapladı. "Bu yaş çubuklar kuruyuncaya kadar bunların azabı durur,Birisini bir kabrin üstüne sapladı. "Bu yaş çubuklar kuruyuncaya kadar bunların azabı durur, azap görmezler." dedi. Demek ki yeşillik azap görmesini engelliyor.azap görmezler." dedi. Demek ki yeşillik azap görmesini engelliyor. Ama onlar mü'minlerdi, birisi dedikodudan dolayı kabirde azap görüyor,Ama onlar mü'minlerdi, birisi dedikodudan dolayı kabirde azap görüyor, birisi küçük abdestini uygunsuz yaptığından dolayı azap görüyor. birisi küçük abdestini uygunsuz yaptığından dolayı azap görüyor.

Başka, hadîs-i şerîflerden? Bir mü'min kabre konulduğu zaman kabirde azap melekleriBaşka, hadîs-i şerîflerden? Bir mü'min kabre konulduğu zaman kabirde azap melekleri geldiler diyor Peygamber Efendimiz. Onun kafasına bir ateşten topuz patlattılar.geldiler diyor Peygamber Efendimiz. Onun kafasına bir ateşten topuz patlattılar. Pat, kafası darmadağın oldu. Kabrin içi ateş ve duman doldu. O da feryada başladı. Dedi ki: Pat, kafası darmadağın oldu. Kabrin içi ateş ve duman doldu. O da feryada başladı. Dedi ki:

"Ben müslümanım, niye bana bu azabı yapıyorsunuz? Ben mü'min kulum!" dedi. Melekler ona dediler ki: "Ben müslümanım, niye bana bu azabı yapıyorsunuz? Ben mü'min kulum!" dedi. Melekler ona dediler ki:

"Evet, sen mü'min kulsun ama dünyadayken filanca yerden geçiyordun."Evet, sen mü'min kulsun ama dünyadayken filanca yerden geçiyordun. Müşrikler, kâfirler bir mü'mine orada azap ediyorlardı. Sen mü'minin yardımına koşmamıştın.Müşrikler, kâfirler bir mü'mine orada azap ediyorlardı. Sen mü'minin yardımına koşmamıştın. Ondan dolayı bu azabı görüyorsun." denilecek diyeOndan dolayı bu azabı görüyorsun." denilecek diye Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde bunu bildiriyor.Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde bunu bildiriyor. Demek ki kusurlu mü'minler kabirde azap görebilirler. Demek ki kusurlu mü'minler kabirde azap görebilirler. Zikirden dönen, o da kabirde böylece azap görebilir. Zikirden dönen, o da kabirde böylece azap görebilir.

Bu zikirleri kim söyledi? Peygamber Efendimizin tavsiyesi.Bu zikirleri kim söyledi?

Peygamber Efendimizin tavsiyesi.
Benim size söylediğim zikirler Peygamber Efendimizin tavsiyesi. Benim size söylediğim zikirler Peygamber Efendimizin tavsiyesi. Günde 100 defa estağfirullah deyin. 100 defa la ilahe illallah deyin. Günde 100 defa estağfirullah deyin. 100 defa la ilahe illallah deyin. 100 defa salavat getirin. 100 defa kulhüvallah okuyun.100 defa salavat getirin. 100 defa kulhüvallah okuyun. Bunlar hadislerde olan zikirler, Efendimizin tavsiyesi. Niye tavsiye ediyor Efendimiz?Bunlar hadislerde olan zikirler, Efendimizin tavsiyesi. Niye tavsiye ediyor Efendimiz? Allah zikri çok seviyor da ondan. Sevap kazanalım diye tavsiye ediyor. Hem de kolayda ondan.Allah zikri çok seviyor da ondan. Sevap kazanalım diye tavsiye ediyor. Hem de kolayda ondan. Zikir çok kolay bir ibadettir. İbadetlerin en kolayı en beleşi hangisidir? Zikir çok kolay bir ibadettir.

İbadetlerin en kolayı en beleşi hangisidir?

Zikirdir. En yapılmayanı hangisidir? Zikirdir.Zikirdir.

En yapılmayanı hangisidir?

Zikirdir.
Niye yapılmaz? Şeytan kandırır bu müslümancıkları. Saf bizim müslümancıklar. Kanarlar.Niye yapılmaz? Şeytan kandırır bu müslümancıkları. Saf bizim müslümancıklar. Kanarlar. Şeytan aldatır, yaptırmaz zikrini. Gazete okur, televizyon seyreder, Şeytan aldatır, yaptırmaz zikrini. Gazete okur, televizyon seyreder, roman okur, lak lak eder, gevezelik eder, dedikodu eder; zikir yapmaz. roman okur, lak lak eder, gevezelik eder, dedikodu eder; zikir yapmaz.

Neden? Zikir sevaplı da ondan. İsteyerek mi yapmıyor? Neden?

Zikir sevaplı da ondan.

İsteyerek mi yapmıyor?

Hayır, şeytan günahları allar pullar, süsler güzelleştirir, bunun önüne sürer.Hayır, şeytan günahları allar pullar, süsler güzelleştirir, bunun önüne sürer. Oltaya balığın takılması gibi takar bunu, çeker günaha. Onun için çok dikkat etmek lazım.Oltaya balığın takılması gibi takar bunu, çeker günaha. Onun için çok dikkat etmek lazım. Zikirsiz vakit geçirirse bir insan mü'min-i kâmil bile olsaZikirsiz vakit geçirirse bir insan mü'min-i kâmil bile olsa zikirsiz geçirdiği zamana cennette hayıflanacak,tehassür duyacak.zikirsiz geçirdiği zamana cennette hayıflanacak,tehassür duyacak. Niye dünyada o vaktimi zikirsiz geçirmişim, niye gaflet etmişim, Niye dünyada o vaktimi zikirsiz geçirmişim, niye gaflet etmişim, niye o zaman da zikretmemişim diye o bile cennette bile bir içi yanacak yani.niye o zaman da zikretmemişim diye o bile cennette bile bir içi yanacak yani. O bakımdan işte kabir azabı bu zikirden yüz döndürenler hakkındadır. O bakımdan işte kabir azabı bu zikirden yüz döndürenler hakkındadır. O âyet-i kerîme onlar hakkındadır. Ve'llezî nefsî bi-yedihî. O âyet-i kerîme onlar hakkındadır.

Ve'llezî nefsî bi-yedihî.
"Şu nefsim elinde olana andolsun ki…" Kime ant etti Resûlullah Efendimiz böyle deyince?"Şu nefsim elinde olana andolsun ki…" Kime ant etti Resûlullah Efendimiz böyle deyince? Şu nefsim elinde olana andolsun ki. Allah'a ant etti. Çünkü herkesin nefsi Allah'ın elinde. Şu nefsim elinde olana andolsun ki. Allah'a ant etti. Çünkü herkesin nefsi Allah'ın elinde. Ne demek? Nefis can demek. Herkesin canı Allah'ın elinde. Dilerse yaşatır, dilerse öldürür.Ne demek? Nefis can demek. Herkesin canı Allah'ın elinde. Dilerse yaşatır, dilerse öldürür. Öl derse öldürür. "Bunu öldür Azrail, ey benim melekü'l-mevtim. Öl derse öldürür. "Bunu öldür Azrail, ey benim melekü'l-mevtim. Al bunun canını." Hapı yuttu adam. Gitti. Hayatı bitti, hayatı söndü. "Bu yaşasın." Yaşar. Al bunun canını." Hapı yuttu adam. Gitti. Hayatı bitti, hayatı söndü. "Bu yaşasın." Yaşar.

Ölecek bir insan sadaka verirse yaşar. Sıla-yı rahim yaparsa yaşar. Neden?Ölecek bir insan sadaka verirse yaşar. Sıla-yı rahim yaparsa yaşar. Neden? Peygamber Efendimiz buyuruyor ki sadaka, iyilik, sıla-yı rahim yapmak ömrü arttırır.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki sadaka, iyilik, sıla-yı rahim yapmak ömrü arttırır. "Nasıl arttırır hocam?" Ne bileyim ben Allah'ın işini. Peygamber Efendimiz öyle bildiriyor. "Nasıl arttırır hocam?" Ne bileyim ben Allah'ın işini. Peygamber Efendimiz öyle bildiriyor. Arttırır. "E insan ömrü anlına yazılmamış mı?" Yazılmış ama Allah onu hesaplamıştır.Arttırır. "E insan ömrü anlına yazılmamış mı?" Yazılmış ama Allah onu hesaplamıştır. Ona göre yazmıştır. Artırır yani. Sen iyilik yapmaya bak. Ona göre yazmıştır. Artırır yani. Sen iyilik yapmaya bak. Bazı şeyler anlaşılmaz, yani neden anlaşılmaz? Allah'ın işi olduğundan.Bazı şeyler anlaşılmaz, yani neden anlaşılmaz? Allah'ın işi olduğundan. Karmaşık olduğundan akıl ermez. Dünyanın aşağısında olanlar niye aşağı düşmüyor? Karmaşık olduğundan akıl ermez. Dünyanın aşağısında olanlar niye aşağı düşmüyor?

Bırak dünyanın aşağısını, şimdi hastaneden buraya geliyorduk.Bırak dünyanın aşağısını, şimdi hastaneden buraya geliyorduk. Edirnekapı'da lunaparkta gördük. Şöyle kayık gibi bir şey var. Edirnekapı'da lunaparkta gördük. Şöyle kayık gibi bir şey var. İçine eğlenmek isteyenler binmiş. Böyle sallanıyor. Böyle sallanıyor. İçine eğlenmek isteyenler binmiş. Böyle sallanıyor. Böyle sallanıyor. Biraz daha hızlanıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. Biraz daha hızlanıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. Daha yukarı çıkıyor. En sonunda bu tarafa dönüyor. E ne oldu bu adamlar şimdi?En sonunda bu tarafa dönüyor. E ne oldu bu adamlar şimdi? Kayığın içindekiler ne oldu yukarda? Baş aşağı geldiler.Kayığın içindekiler ne oldu yukarda? Baş aşağı geldiler. Böyle böyle sallanırken daha hızlandı, daha hızlandı, daha hızlandı. Böyle döndü. Böyle böyle sallanırken daha hızlandı, daha hızlandı, daha hızlandı. Böyle döndü. Niye sapır sapır aşağı düşmediler? E hocam şey var merkezkaç kuvveti var, sen fizik okumadın mı?Niye sapır sapır aşağı düşmediler? E hocam şey var merkezkaç kuvveti var, sen fizik okumadın mı? Okumadın mı lisede filan. Tamam. Merkezkaç kuvvetinden işte baş aşağı da olsa insan düşmüyor. Okumadın mı lisede filan. Tamam. Merkezkaç kuvvetinden işte baş aşağı da olsa insan düşmüyor. Yerçekimi kuvvetinden fazla oluyor merkezkaç kuvveti filan. Ama onu biz de biliyoruz. Yerçekimi kuvvetinden fazla oluyor merkezkaç kuvveti filan. Ama onu biz de biliyoruz.

Ama işte bazen insanın aklı ermiyor. Bazısının aklı ermez.Ama işte bazen insanın aklı ermiyor. Bazısının aklı ermez. Eskilerin aklı ermemiş ki dünyayı tabla gibi düşünmüşler.Eskilerin aklı ermemiş ki dünyayı tabla gibi düşünmüşler. Müslüman coğrafyacılar bulmuşlar dünyanın yuvarlak olduğunu. Onlar söylemişler.Müslüman coğrafyacılar bulmuşlar dünyanın yuvarlak olduğunu. Onlar söylemişler. Onlar Afrika'dan gemilerle gitmişler de 9. asırda Amerika'yı bulmuşlar, yerleşmişler oraya. Onlar Afrika'dan gemilerle gitmişler de 9. asırda Amerika'yı bulmuşlar, yerleşmişler oraya. Kristof Kolomb oraya gittiği zaman orada yerleşmiş Arap kavimler, Afrikalı kavimler buldu.Kristof Kolomb oraya gittiği zaman orada yerleşmiş Arap kavimler, Afrikalı kavimler buldu. Ama kitaplar bunları yazmaz. Neden? Avrupalılar kendilerini metheder, Ama kitaplar bunları yazmaz. Neden? Avrupalılar kendilerini metheder, bizim meziyetlerimizi saklar. Biz de kendi meziyetlerimizi onlar söylemediği için bilmeyiz. bizim meziyetlerimizi saklar. Biz de kendi meziyetlerimizi onlar söylemediği için bilmeyiz.

Matbaayı Johannes Gutenberg buldu sanırız. Amerika'yı Kristof Kolomb buldu sanırız.Matbaayı Johannes Gutenberg buldu sanırız. Amerika'yı Kristof Kolomb buldu sanırız. Çiçek aşısını Edward Jenner buldu sanırız. Yalan. Hepsi bin kuyruklu yalan.Çiçek aşısını Edward Jenner buldu sanırız. Yalan. Hepsi bin kuyruklu yalan. Bunların hepsini daha önce müslümanlar bulmuştur. Ama bizim kendi medeniyetimizden haberimiz yok. Bunların hepsini daha önce müslümanlar bulmuştur. Ama bizim kendi medeniyetimizden haberimiz yok. Kendi irfanımızdan, kendi güzelliklerimizden haberimiz yok.Kendi irfanımızdan, kendi güzelliklerimizden haberimiz yok. Avrupa'ya gidiyor, ısrar ediyor, ısrar ediyor; nihâyet bizimkiler yavaş yavaşAvrupa'ya gidiyor, ısrar ediyor, ısrar ediyor; nihâyet bizimkiler yavaş yavaş kendi örfümüzün, âdetimizin, giyimimizin kuşamımızın, yememizin içmemizin,kendi örfümüzün, âdetimizin, giyimimizin kuşamımızın, yememizin içmemizin, her şeyimizin daha güzel olduğunu Avrupalılar bastıra bastıra, tekrar tekrar söylediği içinher şeyimizin daha güzel olduğunu Avrupalılar bastıra bastıra, tekrar tekrar söylediği için zar zor nihâyet kabul ediyor. Avrupalı müslüman oluyor; bizimkiler kâfirlik peşinde.zar zor nihâyet kabul ediyor. Avrupalı müslüman oluyor; bizimkiler kâfirlik peşinde. Avrupalı müslüman oluyor; bizimkiler kâfirlik peşinde Avrupalılara şaşıyor.Avrupalı müslüman oluyor; bizimkiler kâfirlik peşinde Avrupalılara şaşıyor. "Vay bu gerici Avrupalılar vay. Ne aptal adamlar. Ne enayi adamlar ya."Vay bu gerici Avrupalılar vay. Ne aptal adamlar. Ne enayi adamlar ya. Müslüman oluyorlar." diyor. Kendisi enayi. Enayi olan kendisi. Elindeki nimetin kıymetini bilmiyor.Müslüman oluyorlar." diyor. Kendisi enayi. Enayi olan kendisi. Elindeki nimetin kıymetini bilmiyor. Küfre kaymış ayağı, âhireti mahvoluyor. Avrupa'nın müslüman olanını anlamıyor. Küfre kaymış ayağı, âhireti mahvoluyor. Avrupa'nın müslüman olanını anlamıyor. E canım işte Yusuf İslâm müslüman olmuş filan. O jazz şarkıcısıydı. Bana ne olmuşsa olmuş.E canım işte Yusuf İslâm müslüman olmuş filan. O jazz şarkıcısıydı. Bana ne olmuşsa olmuş. E peki şey de müslüman, büyük mütefekkir, büyük alim Rojer Garaudy de müslüman oldu. E peki şey de müslüman, büyük mütefekkir, büyük alim Rojer Garaudy de müslüman oldu. Falanca papaz da müslüman oluyor, psikopos da müslüman oluyor. Falanca papaz da müslüman oluyor, psikopos da müslüman oluyor. Filanca devlet adamı da müslüman oluyor.Filanca devlet adamı da müslüman oluyor. Amerika'da bir senatörün müslüman olduğundan haberiniz var mı? Müslüman, resmen müslüman olmuş.Amerika'da bir senatörün müslüman olduğundan haberiniz var mı? Müslüman, resmen müslüman olmuş. Amerika senatosundaki senatörlerden bir tanesi müslüman. Aptallığından mı oluyor?Amerika senatosundaki senatörlerden bir tanesi müslüman. Aptallığından mı oluyor? Toplumuna direnerek, karşı çıkarak, anasının babasının yolunu bırakarak müslüman oluyor. Toplumuna direnerek, karşı çıkarak, anasının babasının yolunu bırakarak müslüman oluyor. Büyük kahramanlık. Büyük başarı, herkes yapamaz.Büyük kahramanlık. Büyük başarı, herkes yapamaz. Sen; anan baban müslüman da sen müslümanlığını elinde tutmaya utanıyorsun kendi memleketinde. Sen; anan baban müslüman da sen müslümanlığını elinde tutmaya utanıyorsun kendi memleketinde. O adam kendi memleketine muhalefet ederek müslüman oluyor. O çok daha büyük kahraman. O adam kendi memleketine muhalefet ederek müslüman oluyor. O çok daha büyük kahraman.

Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olana and olsun." Yani Allaha yemin ederim.Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olana and olsun." Yani Allaha yemin ederim. Yani Allah dilerse yaşatır dilerse öldürür, ondan böyle yemin ediyor. Yani Allah dilerse yaşatır dilerse öldürür, ondan böyle yemin ediyor. Peygamber Efendimizin yemin tarzlarından birisi bu. Hepimizin hayatı Allah'a bağlıdır. Peygamber Efendimizin yemin tarzlarından birisi bu. Hepimizin hayatı Allah'a bağlıdır. Dilerse yaşatır, dilerse öldürür. Yaşatmayı murat ederse;Dilerse yaşatır, dilerse öldürür. Yaşatmayı murat ederse; Amerika'yla Rusya ve Çin birleşse hepsi şu gariban Esad Coşan'ı öldürmeye kalksa öldüremezler.Amerika'yla Rusya ve Çin birleşse hepsi şu gariban Esad Coşan'ı öldürmeye kalksa öldüremezler. İbrahim aleyhisselam'ı öldüremedikleri gibi. İbrahim aleyhisselam'ı öldüremedikleri gibi. Öldürmeyi dilese; cümle tabîbânı cihan toplansa, bütün hekimler toplansa, ilaç etseler beni yaşatamazlar.Öldürmeyi dilese; cümle tabîbânı cihan toplansa, bütün hekimler toplansa, ilaç etseler beni yaşatamazlar. Çünkü Allah ölsün artık demiş. Onun için ve'llezî nefsî bi-yedihî diyor. Onun zevkine varmak lazım. Çünkü Allah ölsün artık demiş. Onun için ve'llezî nefsî bi-yedihî diyor. Onun zevkine varmak lazım. O yeminin tadını duymak lazım yani. Ağzını şapırdatması lazım insanın böyle. O yeminin tadını duymak lazım yani. Ağzını şapırdatması lazım insanın böyle. Bu güzel manaları şey yapınca mest olması lazım. "Ne o erimeye başladın?" demesi lazım arkadaşın. Bu güzel manaları şey yapınca mest olması lazım. "Ne o erimeye başladın?" demesi lazım arkadaşın. Niye? E Resûlullah'ın güzel kelimelerinden mest oluyorum. Niye? E Resûlullah'ın güzel kelimelerinden mest oluyorum. Biraz erimeye de başladım demesi lazım insanın. Biraz erimeye de başladım demesi lazım insanın.

Ve'llezî nefsî bi-yedihî innehû le-yüselletu aleyhi tis'atün ve tis'ûne hayyeten.Ve'llezî nefsî bi-yedihî innehû le-yüselletu aleyhi tis'atün ve tis'ûne hayyeten. "O zikirden dönen kimselere kabirde 99 tane yılan musallat kılınır." 99 tane yılan. "O zikirden dönen kimselere kabirde 99 tane yılan musallat kılınır." 99 tane yılan. Cıyır cıyır vıkır vıkır kabrin içi yılan dolu. 99 tane yılan musallat kılınır. Ne yaparlar onlar? Cıyır cıyır vıkır vıkır kabrin içi yılan dolu. 99 tane yılan musallat kılınır. Ne yaparlar onlar?

Li-külli hayyetin minhâ tis'atü ru'ûsin. "Her birisinin 9 kafası vardır."Li-külli hayyetin minhâ tis'atü ru'ûsin. "Her birisinin 9 kafası vardır." 9 başlı 99 tane ejderha yılan musallat kılınır kabirde o zikirden dönen, 9 başlı 99 tane ejderha yılan musallat kılınır kabirde o zikirden dönen, kâfir mi demek, Kur'an'dan dönmüş kusurlu müslüman mı demek?kâfir mi demek, Kur'an'dan dönmüş kusurlu müslüman mı demek? Zikrini ihmal eden zikirsiz müslüman mı demek? Neyse işte. Ona bunlar musallat kılınır.Zikrini ihmal eden zikirsiz müslüman mı demek? Neyse işte. Ona bunlar musallat kılınır. Yenfuhne fî cismihî. "Hepsi onun cismine şey yaparlar, zehirlerini Yenfuhne fî cismihî. "Hepsi onun cismine şey yaparlar, zehirlerini hepsi onun yüzüne, cismine üfürürler." Ve yelsa'nehû. "Hepsi onu ısırırlar,hepsi onun yüzüne, cismine üfürürler." Ve yelsa'nehû. "Hepsi onu ısırırlar, o zikirden döneni ısırırlar." Ve yahdişnehû. "Ve ısırıp onu parçalarlar.o zikirden döneni ısırırlar." Ve yahdişnehû. "Ve ısırıp onu parçalarlar. Cismini koparırlar." İlâ yevmi'l-kıyâmeti. "Bir sefer mi yaparlar bunu? Hayır.Cismini koparırlar." İlâ yevmi'l-kıyâmeti. "Bir sefer mi yaparlar bunu? Hayır. Kıyamete kadar böyle azap görür kabirde. Kıyamet kopuncaya kadar." Kıyamete kadar böyle azap görür kabirde. Kıyamet kopuncaya kadar."

Sonra ne olacak, kurtulacak mı? Hayır, kıyamet koptuktan sonra daha beter olacak.Sonra ne olacak, kurtulacak mı?

Hayır, kıyamet koptuktan sonra daha beter olacak.
Mahkeme-i Kübra bittikten sonra cehenneme atılacak. Orada daha beter olacak. Demedi mi Peygamber Efendimiz: Mahkeme-i Kübra bittikten sonra cehenneme atılacak. Orada daha beter olacak. Demedi mi Peygamber Efendimiz:

el-Kabru ravdatün min riyâdi'l-cenneti ev hufretün min huferi'n-nâr. el-Kabru ravdatün min riyâdi'l-cenneti ev hufretün min huferi'n-nâr.

"Kabir cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da cehennem çukurlarından,"Kabir cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da cehennem çukurlarından, ateş çukurlarından bir çukurdur." dememiş miydi? İşte o.ateş çukurlarından bir çukurdur." dememiş miydi? İşte o. Kabir kâfir için yılanlar dolu bir cehennem, azap çukurudur.Kabir kâfir için yılanlar dolu bir cehennem, azap çukurudur. Mü'min için de neydi? 70 arşın genişletilmiş yemyeşil bir bahçeydi. Mü'min için de neydi? 70 arşın genişletilmiş yemyeşil bir bahçeydi. Ayın on dördü gibi mehtapla aydınlatılıyordu. Mü'minin kabri öyleydi.Ayın on dördü gibi mehtapla aydınlatılıyordu. Mü'minin kabri öyleydi. Kâfirin kabrinde de yılanlar ısırıyorlar, üfürüyorlar, sokuyorlar kıyamete kadar. Kâfirin kabrinde de yılanlar ısırıyorlar, üfürüyorlar, sokuyorlar kıyamete kadar.

Allahu Teâlâ hazretleri muhterem kardeşlerim, Azîzün Zü'ntikâm, intikam sahibidir. Allahu Teâlâ hazretleri muhterem kardeşlerim, Azîzün Zü'ntikâm, intikam sahibidir. Biliyor musunuz? Allahın birde intikamcılığı vardır. Kimden intikam alacak? Biliyor musunuz? Allahın birde intikamcılığı vardır. Kimden intikam alacak?

İnnâ mine'l-mücrimîne müntekımûn. "Biz mücrimlerden intikam alacağız." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.İnnâ mine'l-mücrimîne müntekımûn.

"Biz mücrimlerden intikam alacağız." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.
Biz Azîmüşşân. Niye biz diye konuşuyor? Kur'ân-ı Kerîm'in ifadesi niye böyle? Biz Azîmüşşân. Niye biz diye konuşuyor? Kur'ân-ı Kerîm'in ifadesi niye böyle? Buna azamet nûnu derler. Azamet ve celalinden dolayı biz diye konuşuyor.Buna azamet nûnu derler. Azamet ve celalinden dolayı biz diye konuşuyor. Arapçada üslup böyledir. Türkçede ben demek azamet ifade eder.Arapçada üslup böyledir. Türkçede ben demek azamet ifade eder. Arapçada biz demek azamet ifade eder.Arapçada biz demek azamet ifade eder. Biz onu azaplandıracağız demek, ben azimüşşan onları fena halde azaplandıracağım demektir. Biz onu azaplandıracağız demek, ben azimüşşan onları fena halde azaplandıracağım demektir. İntikam alacağım mücrimlerden diyor. Allah'ın sözü sözdür, vaadi haktır. İntikam alacağım mücrimlerden diyor. Allah'ın sözü sözdür, vaadi haktır. Vaadinden hulfu yoktur. Ne yapmak lazım? Allahın intikam alacağı insan durumuna düşmemek lazım. Vaadinden hulfu yoktur. Ne yapmak lazım? Allahın intikam alacağı insan durumuna düşmemek lazım. Mücrim duruma düşmemek lazım. Allahın sevdiği kul olmaya çalışmak lazım.Mücrim duruma düşmemek lazım. Allahın sevdiği kul olmaya çalışmak lazım. Akıllı insan budur. Akılsız insan Allahın intikam alacağı insan durumuna düşen insandır. Akıllı insan budur. Akılsız insan Allahın intikam alacağı insan durumuna düşen insandır.

İnsan niye bu duruma düşüyor? İnsan niye bu duruma düşüyor?

Dünyanın menfaatleri, paraları, pulları, zevkleri, keyifleri hoş geliyor. Unutuyor.Dünyanın menfaatleri, paraları, pulları, zevkleri, keyifleri hoş geliyor. Unutuyor. Bunları düşünmüyor, ondan yapıyor. Paradan dolayı yapıyor, mevkiden dolayı yapıyor. Bunları düşünmüyor, ondan yapıyor. Paradan dolayı yapıyor, mevkiden dolayı yapıyor. Hırstan dolayı yapıyor. İhtirastan dolayı yapıyor. Hınçtan dolayı yapıyor. Olmadık şey. Hırstan dolayı yapıyor. İhtirastan dolayı yapıyor. Hınçtan dolayı yapıyor. Olmadık şey.

Adamı bıçaklamış. Hastaneye götürürken yolda tekrar tekrar gene bıçaklamış.Adamı bıçaklamış. Hastaneye götürürken yolda tekrar tekrar gene bıçaklamış. Kafasını kesmiş, eline almış. Bıçakla beraber karakola götürmüş.Kafasını kesmiş, eline almış. Bıçakla beraber karakola götürmüş. Muhterem kardeşlerim, polis olaylarını, zabıta olaylarını bir olay olarak dinleyin, ibretle seyredin.Muhterem kardeşlerim, polis olaylarını, zabıta olaylarını bir olay olarak dinleyin, ibretle seyredin. Bir de sebebini düşünün. Neden yapıyor bunu? İçki içtiğinden yapmadı mı?Bir de sebebini düşünün. Neden yapıyor bunu? İçki içtiğinden yapmadı mı? Daha önce arkadaş değil miydi bu ikisi? İçki içmeden önce arkadaş değil miydi bunlar?Daha önce arkadaş değil miydi bu ikisi? İçki içmeden önce arkadaş değil miydi bunlar? Neden yaptı bunu? İçki içtiği için. Şimdi ayıldığı zaman ne diyecek? Neden yaptı bunu? İçki içtiği için. Şimdi ayıldığı zaman ne diyecek? Çok sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum. Çok üzgünüm. Çok sevdiğim arkadaşımdı diyecek. Çok sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum. Çok üzgünüm. Çok sevdiğim arkadaşımdı diyecek. Tamam mı? Büyük ihtimalle böyle. Bak Peygamber Efendimiz içki bütün kötülüklerin anasıdır diyor. Tamam mı? Büyük ihtimalle böyle. Bak Peygamber Efendimiz içki bütün kötülüklerin anasıdır diyor. Bak nasıl kötülük doğurdu ana. İçki içtiler, katil oldu. Bak nasıl kötülük doğurdu ana. İçki içtiler, katil oldu. Arkadaşlıkları bitti, birisinin hayatı söndü ötekisinin de hayatı söndü. Arkadaşlıkları bitti, birisinin hayatı söndü ötekisinin de hayatı söndü. Hem dünya hayatı söndü hem âhiret hayatı söndü. Hem dünya hayatı söndü hem âhiret hayatı söndü. Eh İslâm'ın içkiyi yasaklaması iyi miymiş kötü müymüş? Eh İslâm'ın içkiyi yasaklaması iyi miymiş kötü müymüş?

Ey biracılar, ey bira imalatçılar, ey bira satanlar!Ey biracılar, ey bira imalatçılar, ey bira satanlar! Ey birayı dükkanda bulunduran bakkallar, ey buna tamah edenler!Ey birayı dükkanda bulunduran bakkallar, ey buna tamah edenler! Tüyleriniz ürpermiyor mu bu olaydan? Yanlış mı İslâm'ın birayı haram kılması? Tüyleriniz ürpermiyor mu bu olaydan? Yanlış mı İslâm'ın birayı haram kılması?

Değil. İslâm doğru. İslâm'ın karşısına çıkanlar yanlış. Onlar gerici. Onlar hain. Onlar zalim.Değil. İslâm doğru. İslâm'ın karşısına çıkanlar yanlış. Onlar gerici. Onlar hain. Onlar zalim. Bütün zabıta olaylarından onlar sorumlu. Memleketin batması onların yüzünden.Bütün zabıta olaylarından onlar sorumlu. Memleketin batması onların yüzünden. Hem kafaları ermiyor, akılları ermiyor hem de Allaha karşı çıkıyorlar.Hem kafaları ermiyor, akılları ermiyor hem de Allaha karşı çıkıyorlar. Hem dünyaları hem âhiretleri mahvoluyor. Ötekisi ne yapmış? Hem dünyaları hem âhiretleri mahvoluyor. Ötekisi ne yapmış? Göbeğine hamile süsü vermiş, dinamitleri bağlamış. Karakola dalmak istemiş.Göbeğine hamile süsü vermiş, dinamitleri bağlamış. Karakola dalmak istemiş. Polisler engellemek istemişler. Dinamitlerin pimini çekmiş. Dinamit patlamış.Polisler engellemek istemişler. Dinamitlerin pimini çekmiş. Dinamit patlamış. Kendi vücudu parçalanmış. 3 tane polis şehit olmuş. Şu kadarı yaralanmış. Kendi vücudu parçalanmış. 3 tane polis şehit olmuş. Şu kadarı yaralanmış. Kendisinin kafası gövdesinden kopmuş. Karakolun damında bulmuşlar. Kendisinin kafası gövdesinden kopmuş. Karakolun damında bulmuşlar. Resmini çekmiş gazeteciler. Çok büyük bir ibret. Böyle gözü şey bir resim.Resmini çekmiş gazeteciler. Çok büyük bir ibret. Böyle gözü şey bir resim. Onu alıp çerçeveletmek lazım yani. Şimdi bu 17 yaşındaki kız bu hale nasıl geldi?Onu alıp çerçeveletmek lazım yani.

Şimdi bu 17 yaşındaki kız bu hale nasıl geldi?
Bunun araştırmasını yapmazsanız, bunun üzerinde düşünmezseniz hiçbir şeyi çözemezsiniz.Bunun araştırmasını yapmazsanız, bunun üzerinde düşünmezseniz hiçbir şeyi çözemezsiniz. Bu kız bu hale niye geldi? Bu kız bu hale İslâmî terbiye almadığı için geldi.Bu kız bu hale niye geldi? Bu kız bu hale İslâmî terbiye almadığı için geldi. İslâmî terbiye almış olsaydı öyle yapmazdı. Başkasını öldürmezdi. İslâmî terbiye almış olsaydı öyle yapmazdı. Başkasını öldürmezdi. İntihar etmezdi, hayatını söndürmezdi. 17 yaşında daha, hayatının ilkbaharında. İntihar etmezdi, hayatını söndürmezdi. 17 yaşında daha, hayatının ilkbaharında. Namuslu olarak kalsaydı evlenecekti. Çoluk çocuk sahibi olacaktı. Hayat bir imtihan.Namuslu olarak kalsaydı evlenecekti. Çoluk çocuk sahibi olacaktı. Hayat bir imtihan. İyi günler görürdü, kötü günler görürdü ayrı ama bak kaç kişinin hayatını söndürdü.İyi günler görürdü, kötü günler görürdü ayrı ama bak kaç kişinin hayatını söndürdü. Âhirette ne azap görecek. Dünyada da hayatı bitti. Yani ne eline geçti?Âhirette ne azap görecek. Dünyada da hayatı bitti. Yani ne eline geçti? Yani böyle yapa yapa bir Kürt devleti kurulacak da ne olacak? Bundan hayır gelir mi? Yani böyle yapa yapa bir Kürt devleti kurulacak da ne olacak? Bundan hayır gelir mi?

Haramla elde edilen bir sonuçtan hayır gelir mi? Gelmez.Haramla elde edilen bir sonuçtan hayır gelir mi?

Gelmez.
Kesinlikle hayır gelmez. Haramla kazanılan para, parayı kazananın burnundan fitil fitil gelir.Kesinlikle hayır gelmez. Haramla kazanılan para, parayı kazananın burnundan fitil fitil gelir. Haramla kurulan bir devlet mutlaka mahvolur. Bundan hiç hayır gelmez. Görecek millet. Haramla kurulan bir devlet mutlaka mahvolur. Bundan hiç hayır gelmez. Görecek millet. Cihan görecek, cihan tarihi görecek. Belki bir zaman gelir de Esad Coşan adında bir hoca daCihan görecek, cihan tarihi görecek. Belki bir zaman gelir de Esad Coşan adında bir hoca da İskenderpaşa Camii'nde bunu önceden söylemişti derler. İskenderpaşa Camii'nde bunu önceden söylemişti derler.

Aklı varsa bir insanın hayırlı iş yapmaya çalışmalı. İnsanlığa faydalı olmaya çalışmalı.Aklı varsa bir insanın hayırlı iş yapmaya çalışmalı. İnsanlığa faydalı olmaya çalışmalı. Böyle bir karıncayı bile incitmek doğru değilken o polisin ne suçu vardı?Böyle bir karıncayı bile incitmek doğru değilken o polisin ne suçu vardı? O polisi belki tanımıyordu o kadın, o kız. Tanımıyordu belki. Polisler düşman. Askerler düşman.O polisi belki tanımıyordu o kadın, o kız. Tanımıyordu belki. Polisler düşman. Askerler düşman. Peki polislik ve askerlik niye kuruldu? Yani sen devleti kursan sen de polis olmayacak mı? Peki polislik ve askerlik niye kuruldu? Yani sen devleti kursan sen de polis olmayacak mı? Senin Irak'ta askerin yok mu? Var. Yani asker doğrudan doğruya kötü değil.Senin Irak'ta askerin yok mu? Var. Yani asker doğrudan doğruya kötü değil. Polis doğrudan doğruya kötü değil. Belki o öldürdüğün insanların yetim çocukları şimdi kaldı arkada.Polis doğrudan doğruya kötü değil. Belki o öldürdüğün insanların yetim çocukları şimdi kaldı arkada. Başörtülü şeyler kaldı. Belki bir tanesi de Kürt. Kurcalasan belki bir tanesi iki tanesi de Kürt kökenli olabilir.Başörtülü şeyler kaldı. Belki bir tanesi de Kürt. Kurcalasan belki bir tanesi iki tanesi de Kürt kökenli olabilir. Türk veya Kürt karmakarışık. Kimisinin babası Kürt'tür, kimisinin anası Kürt'tür. Olabilir yani. Türk veya Kürt karmakarışık. Kimisinin babası Kürt'tür, kimisinin anası Kürt'tür. Olabilir yani. Bu suç değil, kabahat değil, kader. Yani ne oldu? İslâm terbiyesi olmadığından oldu.Bu suç değil, kabahat değil, kader. Yani ne oldu? İslâm terbiyesi olmadığından oldu. İman olmadığından oldu. Yanlış eğitimden oldu. Eğitimimiz yanlış. Milli Eğitim yanlış yolda. İman olmadığından oldu. Yanlış eğitimden oldu. Eğitimimiz yanlış. Milli Eğitim yanlış yolda. Öyle bayram merasimiyle, beş dakika saygı duruşuyla bu işler bitmiyor işte.Öyle bayram merasimiyle, beş dakika saygı duruşuyla bu işler bitmiyor işte. Öyle yetiştirdiniz olmadı. Bitmiyor. Öyle işlerle iş bitmiyor. Mü'min olacak insan.Öyle yetiştirdiniz olmadı. Bitmiyor. Öyle işlerle iş bitmiyor. Mü'min olacak insan. Mü'mine düşman olma. İmanın kıymetini anla. Mü'mine düşman olma. İmanın kıymetini anla.

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

İnne'l-mü'mine izâ harace min kabrihî suvvira lehû amelühû fî sûretin hasenetinİnne'l-mü'mine izâ harace min kabrihî suvvira lehû amelühû fî sûretin hasenetin ve şâratin hasenetin fe-yekûlü lehû mâ ente?ve şâratin hasenetin fe-yekûlü lehû mâ ente? Fe-vallâhi innî le-erâke'mrae sıdkin fe-yekûlü ene amelüke fe-yekûnü lehû nûran ve kâiden ile'l-cenneti.Fe-vallâhi innî le-erâke'mrae sıdkin fe-yekûlü ene amelüke fe-yekûnü lehû nûran ve kâiden ile'l-cenneti. Ve emme'l-kâfiru izâ harace min kabrihî suvvira lehû amelühû fî sûretin seyyietin ve şâratin seyyietin Ve emme'l-kâfiru izâ harace min kabrihî suvvira lehû amelühû fî sûretin seyyietin ve şâratin seyyietin fe-yekûlu mâ ente? Fe-vallâhi innî le-erâke'mrae sev'infe-yekûlu mâ ente? Fe-vallâhi innî le-erâke'mrae sev'in fe-yekûlü ene amelüke fe-yentaliku bihî hattâ yüdhilehu'n-nâra. fe-yekûlü ene amelüke fe-yentaliku bihî hattâ yüdhilehu'n-nâra.

Bu da Ebû Musa radıyallahu anh'ten riavâyet edilmiş. Sonuncu hadîs-i şerîf ama uzunca.Bu da Ebû Musa radıyallahu anh'ten riavâyet edilmiş. Sonuncu hadîs-i şerîf ama uzunca. İkinci hadîs-i şerîfi tamamlıyor. Çok ibretli hadisler okuduk bugün.İkinci hadîs-i şerîfi tamamlıyor. Çok ibretli hadisler okuduk bugün. Dersi de uzatabilirim çünkü bugün seyahatim yok. Uçak kaçmıyor. Dersi de uzatabilirim çünkü bugün seyahatim yok. Uçak kaçmıyor.

İnne'l-mü'mine. "Mü'min kul." İzâ harace min kabrihî. "Kabrinden çıktığı zaman."İnne'l-mü'mine. "Mü'min kul."

İzâ harace min kabrihî. "Kabrinden çıktığı zaman."
Ne zaman çıkacak? İnsan kabre girdi, ne zaman çıkacak? Sûra üfürüldüğü zaman. Ne zaman çıkacak? İnsan kabre girdi, ne zaman çıkacak? Sûra üfürüldüğü zaman. İsrafil aleyhisselam sûra üfürdüğü zaman ikinci defa nefha-i sâniyede herkes kabirden çıkacaklar.İsrafil aleyhisselam sûra üfürdüğü zaman ikinci defa nefha-i sâniyede herkes kabirden çıkacaklar. Nereye gidecekler? Mahşer yerine gidecekler. Nereye gidecekler? Mahşer yerine gidecekler. Birinci defa üfürmede ne olacak İsrafil aleyhisselam sûra üfürdüğü zaman?Birinci defa üfürmede ne olacak İsrafil aleyhisselam sûra üfürdüğü zaman? Sûr nedir? İsrafil aleyhisselam'ın borusu, borazanı. Ona üfürdüğü zaman birincide ne olacak?Sûr nedir? İsrafil aleyhisselam'ın borusu, borazanı. Ona üfürdüğü zaman birincide ne olacak? Kıyamet kopacak. Kıyamet kopma alameti o.Kıyamet kopacak. Kıyamet kopma alameti o. Kıyamet koptuktan sonra da ikinci defa üfürünce herkes kabirden kalkacak.Kıyamet koptuktan sonra da ikinci defa üfürünce herkes kabirden kalkacak. Bütün ölüler dirilecek. el-Ba'sü ba'de'l-mevti hakkun.Bütün ölüler dirilecek. el-Ba'sü ba'de'l-mevti hakkun. Öldükten sonra dirilmek haktır ve gerçektir. Âhiret hayatı olacak. Kabirden herkes kalkacak. Öldükten sonra dirilmek haktır ve gerçektir. Âhiret hayatı olacak. Kabirden herkes kalkacak.

Kabrinden kalktığı zaman bir müslüman ne olacak? Kâfir kalktığı zaman ne olacak?Kabrinden kalktığı zaman bir müslüman ne olacak? Kâfir kalktığı zaman ne olacak? Onu anlatıyor bu hadîs-i şerîf. Suvvira lehû amelühû. Onu anlatıyor bu hadîs-i şerîf.

Suvvira lehû amelühû.
"Ameli onun karşısına tecessüm ettirilir.""Ameli onun karşısına tecessüm ettirilir." Fî sûretin hasenetin. "Şöyle güzel yüzlü, sevimli, sıcak, Fî sûretin hasenetin. "Şöyle güzel yüzlü, sevimli, sıcak, insanın böyle içine huzur veren insan suretinde." insanın böyle içine huzur veren insan suretinde." Ve şâratin hasenetin. "Güzel bir görünümle böyle çıkacak." Şâre kelimesine bakamadım.Ve şâratin hasenetin. "Güzel bir görünümle böyle çıkacak." Şâre kelimesine bakamadım. Onu göremedim geçen gün. İşâretün diye vesâretün diye de rivâyetleri varmış. Onu göremedim geçen gün. İşâretün diye vesâretün diye de rivâyetleri varmış. Hadisten bakarız sonra kelimenin ne mânaya geldiğine. Güzel bir suretle çıkacak. Hadisten bakarız sonra kelimenin ne mânaya geldiğine. Güzel bir suretle çıkacak. Güzel bir giyimli kuşamlı manzaralı halde karşısına çıkacak. Ne çıkacak?Güzel bir giyimli kuşamlı manzaralı halde karşısına çıkacak. Ne çıkacak? Dünyada işlediği sevaplar, amelleri şöyle güzel bir görünümle karşısına çıkacak mü'minin. Dünyada işlediği sevaplar, amelleri şöyle güzel bir görünümle karşısına çıkacak mü'minin.

Fe-yekûlü. "Mü'min diyecek ki…" Mâ ente? "Sen nesin yahu?Fe-yekûlü. "Mü'min diyecek ki…" Mâ ente? "Sen nesin yahu? Sen nesin, kimsin böyle?" Kabirden kalktı telaşlı bir gün. Herkes kabirden kalkıyor.Sen nesin, kimsin böyle?" Kabirden kalktı telaşlı bir gün. Herkes kabirden kalkıyor. Bir kaynaşma, bir kıyamet günü yani. Mâ ente? Sen kimsin? Nesin? Bir kaynaşma, bir kıyamet günü yani. Mâ ente? Sen kimsin? Nesin? Mâ nesin demek ama yani nasıl şeysin, ne biçim şeysin? Nesin sen?Mâ nesin demek ama yani nasıl şeysin, ne biçim şeysin? Nesin sen? Fe-vallâhi. "Allaha yemin olsun ki." İnnî le-erâke. "Ben seni görüyorum." Fe-vallâhi. "Allaha yemin olsun ki." İnnî le-erâke. "Ben seni görüyorum." İmrae sıdkin. "İyi, doğru bir insan olarak görüyorum. Sen kimsin yahu? İmrae sıdkin. "İyi, doğru bir insan olarak görüyorum. Sen kimsin yahu? Nasıl şeysin ya böyle? Bu telaşlı günde böyle benim yanıma geldin, der." Nasıl şeysin ya böyle? Bu telaşlı günde böyle benim yanıma geldin, der."

Fe-yekûlü. O Allah'ın tecessüm ettirdiği, dünyadaki mü'minin güzel amellerininFe-yekûlü. O Allah'ın tecessüm ettirdiği, dünyadaki mü'minin güzel amellerinin o tecessüm etmiş şekli -artık insan gibi tecessüm ediyor- ona der ki,o tecessüm etmiş şekli -artık insan gibi tecessüm ediyor- ona der ki, veyahut insan gibi değil de, mâ ente, "sen nesin" dediğine göre bir başka şekilde ama anlıyor yani,veyahut insan gibi değil de, mâ ente, "sen nesin" dediğine göre bir başka şekilde ama anlıyor yani, konuşabilecek bir şey. Soruyor, o da cevap veriyor.konuşabilecek bir şey. Soruyor, o da cevap veriyor. Fe-yekûlü ene amelüke. "Ben senin dünyada işlediğinFe-yekûlü ene amelüke. "Ben senin dünyada işlediğin sevaplı işlerinim işte. Allah bana bu şekli verdi." sevaplı işlerinim işte. Allah bana bu şekli verdi."

Fe-yekûnü lehû nûran. "Bu kişi için nur olur bu amelleri. Nur olur."Fe-yekûnü lehû nûran. "Bu kişi için nur olur bu amelleri. Nur olur." Ve kâiden ile'l-cenneti. "Yahut cennete sevk edici bir kılavuz olur, Ve kâiden ile'l-cenneti. "Yahut cennete sevk edici bir kılavuz olur, o önünde ötekisi arkada cennete giderler. Ameli nur olur.o önünde ötekisi arkada cennete giderler. Ameli nur olur. Kılavuzu olur, önüne düşer cennete götürür mü'mini. Kabrinden cennete götürür." Kılavuzu olur, önüne düşer cennete götürür mü'mini. Kabrinden cennete götürür."

Ve emme'l-kâfiru. "Buna mukabil kâfire gelince. Kâfir muhakkak ki ne olur…"Ve emme'l-kâfiru. "Buna mukabil kâfire gelince. Kâfir muhakkak ki ne olur…" İzâ harace min kabrihî. "O da kabrinden ba'sü ba'de'l-mevt kabrinden kalktığı zaman…"İzâ harace min kabrihî. "O da kabrinden ba'sü ba'de'l-mevt kabrinden kalktığı zaman…" Suvvira lehû amelühû fî sûretin seyyietin ve şâratin seyyietin.Suvvira lehû amelühû fî sûretin seyyietin ve şâratin seyyietin. "Dünyada işlediği günahlar, kötülükler kötü bir yüze, surete, kötü bir durum, görünüşle "Dünyada işlediği günahlar, kötülükler kötü bir yüze, surete, kötü bir durum, görünüşle karşısına tecessüm ettirilir, bir varlık olarak çıkartılır." karşısına tecessüm ettirilir, bir varlık olarak çıkartılır." Fe-yekûlu mâ ente? "Ya sen ne şeysin böyle, karşıma çıktın, diye sorar." Fe-yekûlu mâ ente? "Ya sen ne şeysin böyle, karşıma çıktın, diye sorar." Fe-vallâhi. "Yani Allah'a yemin olsun ki…"Fe-vallâhi. "Yani Allah'a yemin olsun ki…" İnnî le-erâke'mrae sev'in. "Ben seni çok kötü biri gibi görüyorum. İnnî le-erâke'mrae sev'in. "Ben seni çok kötü biri gibi görüyorum. Haydut musun, eşkıya mısın, terörist misin, nesin sen ya?Haydut musun, eşkıya mısın, terörist misin, nesin sen ya? Eyvah, çok korktum senden, sen nesin, diye böyle sorar." Eyvah, çok korktum senden, sen nesin, diye böyle sorar."

Fe-yekûlü ene amelüke. "Ben senin dünyada işlediğin amellerin ve yaptığın kötülüklerinim, der o."Fe-yekûlü ene amelüke. "Ben senin dünyada işlediğin amellerin ve yaptığın kötülüklerinim, der o." Fe-yentaliku bihî. "Onu götürür." Bihî burada müteaddî yapıyor, yentaliku fiili gider demek aslında, Fe-yentaliku bihî. "Onu götürür." Bihî burada müteaddî yapıyor, yentaliku fiili gider demek aslında, yani lâzım fiil. Yani intiransitif fiil. Transitif oluyor. Fe-yentaliku bihî. "Onu götürür." Ne götürür?yani lâzım fiil. Yani intiransitif fiil. Transitif oluyor. Fe-yentaliku bihî. "Onu götürür." Ne götürür? Bu haydut götürür. Haydut gibi tecessüm ettirilmiş olan şey onu alır, sürükleye sürükleye götürür. Bu haydut götürür. Haydut gibi tecessüm ettirilmiş olan şey onu alır, sürükleye sürükleye götürür. Hani kovboylar bir kement atıyorlar. Ondan sonra atının arkasına takıyor, atını sürüyor, Hani kovboylar bir kement atıyorlar. Ondan sonra atının arkasına takıyor, atını sürüyor, arkadan sürükleye sürükleye götürüyor. Belki öyle. arkadan sürükleye sürükleye götürüyor. Belki öyle. Belki yakasından tutuyorlar bir herifi, sürükleye sürükleye zorbalar götürüyorlar.Belki yakasından tutuyorlar bir herifi, sürükleye sürükleye zorbalar götürüyorlar. İtiraz edemiyor, zayıf düşüyor. Belki öyle. Sürükler götürür onu. Hattâ yüdhilehu'n-nâr. İtiraz edemiyor, zayıf düşüyor. Belki öyle. Sürükler götürür onu. Hattâ yüdhilehu'n-nâr. "Cehenneme tıkıncaya kadar, atıncaya kadar. Götürür götürür, cehenneme atıncaya kadar." "Cehenneme tıkıncaya kadar, atıncaya kadar. Götürür götürür, cehenneme atıncaya kadar."

Hangisi daha iyi? Buyurun. İşte iki tane hadîs-i şerîf. Mü'minin kabrinde durum nasıl olacak?Hangisi daha iyi? Buyurun. İşte iki tane hadîs-i şerîf. Mü'minin kabrinde durum nasıl olacak? Kabirden kalkınca nasıl olacak? Kâfirin kabirde durumu ne olacak? Kabirden kalkınca nasıl olacak? Kâfirin kabirde durumu ne olacak? Kabirden kalktıktan sonra durumu nasıl olacak? Nereye gidecekler?Kabirden kalktıktan sonra durumu nasıl olacak? Nereye gidecekler? Mü'min nereye gidecek? Kâfir nereye gidecek? Acaba biz mi aldanıyoruz dünyada?Mü'min nereye gidecek? Kâfir nereye gidecek?

Acaba biz mi aldanıyoruz dünyada?
Enayi biz miyiz acaba? Kâfirlere bak ya. Hawai adalarına gidiyorlar, çıplak çıplak kızlar. Enayi biz miyiz acaba? Kâfirlere bak ya. Hawai adalarına gidiyorlar, çıplak çıplak kızlar. Çiçeklerden çelenk yapıyorlar, boynuna takıyorlar, oynuyorlar. Bunlar da şey yapıyor. Çiçeklerden çelenk yapıyorlar, boynuna takıyorlar, oynuyorlar. Bunlar da şey yapıyor. Kaşmak çalmak derler bizde böyle, alkış tutuyor. Tempo tutmak diyorlar; demem onu, cezalı. Kaşmak çalmak derler bizde böyle, alkış tutuyor. Tempo tutmak diyorlar; demem onu, cezalı. Bunu demiyoruz. Oynuyorlar, eğleniyorlar. Çalsın sazlar oynasın kızlar. Vur patlasın çal oynasın.Bunu demiyoruz. Oynuyorlar, eğleniyorlar. Çalsın sazlar oynasın kızlar. Vur patlasın çal oynasın. Yiyin efendiler yiyin. Doyuncaya patlayıncaya tıksırıncaya kadar yiyin. Yiyorlar yatıyorlar.Yiyin efendiler yiyin. Doyuncaya patlayıncaya tıksırıncaya kadar yiyin. Yiyorlar yatıyorlar. Yan gelip yatıyorlar. Çamura batıyorlar. Kumda kızarıyorlar. Güneşte yanıyorlar. Yan gelip yatıyorlar. Çamura batıyorlar. Kumda kızarıyorlar. Güneşte yanıyorlar. Bilmem ne filan. Filmlerde millet görüyor, ağzının suyu akıyor.Bilmem ne filan. Filmlerde millet görüyor, ağzının suyu akıyor. "Hay Allah biz de böyle olsak." İyi sen bilirsin. İşte Peygamber Efendimizin iki hadîs-i şerîfi. "Hay Allah biz de böyle olsak." İyi sen bilirsin. İşte Peygamber Efendimizin iki hadîs-i şerîfi. Mü'minin kabirdeki durumu, kabirden sonraki durumu, varacağı yer; Mü'minin kabirdeki durumu, kabirden sonraki durumu, varacağı yer; kâfirin kabirdeki durumu, kabirden kalktıktan sonraki durumu ve varacağı yer.kâfirin kabirdeki durumu, kabirden kalktıktan sonraki durumu ve varacağı yer. Allah bizi cehennemden âzâd eylesin, cennetine dahil eylesin, Cemaliyle müşerref eylesin. Allah bizi cehennemden âzâd eylesin, cennetine dahil eylesin, Cemaliyle müşerref eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2