Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mü’min ve İyilik (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1417 / 27.10.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir insan müslüman oluyor, cennete girmeye hak kazanıyor, ama hiçbir ibadeti yerine getirmemişse öldüğü zaman | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü’min ve İyilik (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1417 / 27.10.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir insan müslüman oluyor, cennete girmeye hak kazanıyor, ama hiçbir ibadeti yerine getirmemişse öldüğü zaman | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soruların uygun olanlarını cevaplandırayım. Soruların uygun olanlarını cevaplandırayım.

Soru: Şehadet getiren birSoru: Şehadet getiren bir [insan] müslüman oluyor, cennete girmeye hak kazanıyor.[insan] müslüman oluyor, cennete girmeye hak kazanıyor. Ama hiçbir ibadeti yerine getirmemişse öldüğü zaman cehenneme girmez mi? Ama hiçbir ibadeti yerine getirmemişse öldüğü zaman cehenneme girmez mi?

Cevap: Girer. Cehenneme girer. İbadeti yerine getirmemek bir suçtur.Cevap: Girer. Cehenneme girer. İbadeti yerine getirmemek bir suçtur. Suçundan dolayı cehenneme girer, yanar yanar cayır cayır milyonlarca sene,Suçundan dolayı cehenneme girer, yanar yanar cayır cayır milyonlarca sene, cezasını çeker sonra cennete girer. Yani girer ama neden sonra girer.cezasını çeker sonra cennete girer. Yani girer ama neden sonra girer. Aklı varsa cehenneme düşmeden girsin. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde diyor:Aklı varsa cehenneme düşmeden girsin. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde diyor: Ey mü'minler, cehenneme düşmemeye çalışın. Çünkü cehennem çok zor. Ey mü'minler, cehenneme düşmemeye çalışın. Çünkü cehennem çok zor.

Soru: Bir kitapta okumuştum ezan sesini duyup da mazeretsiz namaza gitmeyen küfre giriyor diye. Soru: Bir kitapta okumuştum ezan sesini duyup da mazeretsiz namaza gitmeyen küfre giriyor diye.

Cevap: Hayır, bu söz doğru değildir. Günah işliyor; küfre girmek inkârla olur.Cevap: Hayır, bu söz doğru değildir. Günah işliyor; küfre girmek inkârla olur. Yani inkâr etmiyor ama. İnkâr ediyorsa kâfir olur ama inkâr etmiyorsa işte günah işlemiş olur.Yani inkâr etmiyor ama. İnkâr ediyorsa kâfir olur ama inkâr etmiyorsa işte günah işlemiş olur. Dinden çıkmamış. "Dinden çıkıyor diyor." diyor, ne kadar doğrudur? Doğru değil. Öylesi doğru değil.Dinden çıkmamış. "Dinden çıkıyor diyor." diyor, ne kadar doğrudur? Doğru değil. Öylesi doğru değil. Yani her suçun ne olduğunu bilmek lazım. Ezan okundu mu camiye gelecek. Mazeretsiz gelmiyor.Yani her suçun ne olduğunu bilmek lazım. Ezan okundu mu camiye gelecek. Mazeretsiz gelmiyor. E abdesti yok, almaya üşeniyor, şeytan kandırdı bilmem ne, günah işliyor ama dinden çıkmak değildir o.E abdesti yok, almaya üşeniyor, şeytan kandırdı bilmem ne, günah işliyor ama dinden çıkmak değildir o. Yani kâfir olmuş değil. Yani kâfir olmuş değil.

Soru: Eksik dersler nasıl tamamlanacak? Soru: Eksik dersler nasıl tamamlanacak?

Cevap: Eksik dersler artık bir şey yapmış oluyor, tevbe edilir. Eksik bırakmamaya çalışmak lazım.Cevap: Eksik dersler artık bir şey yapmış oluyor, tevbe edilir. Eksik bırakmamaya çalışmak lazım. Gecikmişse gecikmeli bile olsa yapmak lazım. Ama bırakmışsa tabii yapmamış oldu artık. Gecikmişse gecikmeli bile olsa yapmak lazım. Ama bırakmışsa tabii yapmamış oldu artık.

Soru: Sünnet için de kaza kılınır mı? Cevap: Hayır. Farzların kazası olur.Soru: Sünnet için de kaza kılınır mı?

Cevap: Hayır. Farzların kazası olur.
Sünnetler kaçırılmış olur artık. Vaktinde sünnetini kılmamışsa o faziletler geçti, kaçtı. Farzlar ödenir. Sünnetler kaçırılmış olur artık. Vaktinde sünnetini kılmamışsa o faziletler geçti, kaçtı. Farzlar ödenir.

Soru: Unutkanlık, gaflet ve vesvese şikâyeti için gece tesbihi demiştiniz. Gece tesbihi hangisi? Soru: Unutkanlık, gaflet ve vesvese şikâyeti için gece tesbihi demiştiniz. Gece tesbihi hangisi?

Cevap: Şimdi insanın bir muradı olduğu zaman Allah'a dua edecek.Cevap: Şimdi insanın bir muradı olduğu zaman Allah'a dua edecek. Duanın en güzel zamanlarından birisi seher vaktidir, gece vaktidir. Duanın en güzel zamanlarından birisi seher vaktidir, gece vaktidir. Bir de Cuma gecesi en sevaplıdır ayrıca.Bir de Cuma gecesi en sevaplıdır ayrıca. İşte o vakitlerde kalkar, muradını söyler, "Ya Rabbi ben unutkanım, gafilim, vesvese var İşte o vakitlerde kalkar, muradını söyler, "Ya Rabbi ben unutkanım, gafilim, vesvese var Bana yardım eyle, beni şeytandan koru." Samimi arzusunu arz eder dergâh-ı ilâhîye.Bana yardım eyle, beni şeytandan koru." Samimi arzusunu arz eder dergâh-ı ilâhîye. Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder duaları, zaten kabul ediyor daAllahu Teâlâ hazretleri kabul eder duaları, zaten kabul ediyor da ama en çabuk kabul olduğu zaman o vakitlerdir. Onu söyledim. ama en çabuk kabul olduğu zaman o vakitlerdir. Onu söyledim. Geceleyin tabii kalkar, zikir ve tesbih çekerse, hangi çeşidi olursa olsun Geceleyin tabii kalkar, zikir ve tesbih çekerse, hangi çeşidi olursa olsun hepsi tabii kendisine sevap kazandırır. hepsi tabii kendisine sevap kazandırır. Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği tesbihler var, subhanallahi ve bi-hamdihi subhanallahi'l-azîm gibi.Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği tesbihler var, subhanallahi ve bi-hamdihi subhanallahi'l-azîm gibi. Birisini çekebilir. Birisini çekebilir.

Soru: Benim ismim Resul, bir mahzuru var mı? Soru: Benim ismim Resul, bir mahzuru var mı?

Cevap: E biraz tabii Resul, bir arkadaşımızın ismi Resul'dü de ben başına Muhib eklettim.Cevap: E biraz tabii Resul, bir arkadaşımızın ismi Resul'dü de ben başına Muhib eklettim. Muhibbiresul yani Resul'ü seven diye eklettim başına.Muhibbiresul yani Resul'ü seven diye eklettim başına. Resul biraz şey oluyor, uygun olmuyor. Şimdi biliyorsunuz Peygamber Efendimiz'in çeşitli isimleri var. Resul biraz şey oluyor, uygun olmuyor. Şimdi biliyorsunuz Peygamber Efendimiz'in çeşitli isimleri var. Ahmed var, Mahmud var, Muhammed var, Hâmid var, Hamid var, Ebu'l-Kâsım var,Ahmed var, Mahmud var, Muhammed var, Hâmid var, Hamid var, Ebu'l-Kâsım var, Mustafa var, Mücteba var, Murtaza var, Muhsin var, Nur var, Mübin var, Münib var, Hatib var…Mustafa var, Mücteba var, Murtaza var, Muhsin var, Nur var, Mübin var, Münib var, Hatib var… Yani Peygamber Efendimiz'in çok isimleri var. Bunlardan herhangi birisini isim olarak koyuyorlar. Yani Peygamber Efendimiz'in çok isimleri var. Bunlardan herhangi birisini isim olarak koyuyorlar. Peki, Peygamber Efendimiz'in isimlerinden birisi de Resul.Peki, Peygamber Efendimiz'in isimlerinden birisi de Resul. Resul'ü de koyuyorlar ama resul Allah'ın vazifelendirdiği kimse demek, yani biraz garip oluyor.Resul'ü de koyuyorlar ama resul Allah'ın vazifelendirdiği kimse demek, yani biraz garip oluyor. Onun için bu da böyle bir şey desin, Muhibbiresul gibi bir şey desin. Şey olsun, uygun düşsün. Onun için bu da böyle bir şey desin, Muhibbiresul gibi bir şey desin. Şey olsun, uygun düşsün.

Soru: "Ezberimi çabuk unutuyorum." diyor ilahiyat fakültesi talebesi bir arkadaş. Soru: "Ezberimi çabuk unutuyorum." diyor ilahiyat fakültesi talebesi bir arkadaş.

Cevap: Hz. Ali Efendimiz de çabuk unuturmuş. Peygamber Efendimiz'e şikayet eylemiş.Cevap: Hz. Ali Efendimiz de çabuk unuturmuş. Peygamber Efendimiz'e şikayet eylemiş. Peygamber Efendimiz de cuma geceleri, perşembeyi cumaya bağlayan geceden kalkıp, Peygamber Efendimiz de cuma geceleri, perşembeyi cumaya bağlayan geceden kalkıp, ibadet edip dua etmesini tavsiye buyurmuş. Sonra hafızası çok kuvvetlenmiş.ibadet edip dua etmesini tavsiye buyurmuş. Sonra hafızası çok kuvvetlenmiş. Biz de demin de söylediğimiz gibi onu tavsiye ederiz. Biz de demin de söylediğimiz gibi onu tavsiye ederiz.

Daha önceden başka bir yerden ders almış olupDaha önceden başka bir yerden ders almış olup ancak bugün gönül yakınlığından dolayı sizden ders almak istiyorum. İsmim falanca diyor.ancak bugün gönül yakınlığından dolayı sizden ders almak istiyorum. İsmim falanca diyor. Pekala, Allah kabul etsin. Pekala, Allah kabul etsin.

Soru: Üniversite öğrencisiyim derslerim, çok yoğun. Buna rağmen hizmet diye üzerime çok görev yıkılıyor.Soru: Üniversite öğrencisiyim derslerim, çok yoğun. Buna rağmen hizmet diye üzerime çok görev yıkılıyor. Derslerimi de aksattığı için bu hizmetleri yapmayabilir miyim? Derslerimi de aksattığı için bu hizmetleri yapmayabilir miyim?

Cevap: Şimdi tabii bir öğrencinin derslerine çalışması lazım.Cevap: Şimdi tabii bir öğrencinin derslerine çalışması lazım. Ama öğrencilikle beraber de bazı hizmetler yapması gerekiyor.Ama öğrencilikle beraber de bazı hizmetler yapması gerekiyor. Hepimiz talebe olduk, üniversitelerde bulunduk. Hizmetlerden de geri durmamak lazım.Hepimiz talebe olduk, üniversitelerde bulunduk. Hizmetlerden de geri durmamak lazım. O da bir eğitim, o da bir ders. Yani insanın üniversitede şey yapması da bir eğitim.O da bir eğitim, o da bir ders. Yani insanın üniversitede şey yapması da bir eğitim. Onu yapmadığı zaman, üniversitede İslâmî hizmetlerde koşturmadığı zaman hayatta da biraz eksikliği oluyor.Onu yapmadığı zaman, üniversitede İslâmî hizmetlerde koşturmadığı zaman hayatta da biraz eksikliği oluyor. Onu da yapması lazım. Dengeleyecek, yani hem derslerini aksatmayacak hem de hizmetleri yapacak.Onu da yapması lazım. Dengeleyecek, yani hem derslerini aksatmayacak hem de hizmetleri yapacak. Ben cami kapısında gazete sattım.Ben cami kapısında gazete sattım. Ben kardeşiniz üniversite talebesiyken Fetih Gazetesi diye bir gazete çıkartıyorduk. Ben kardeşiniz üniversite talebesiyken Fetih Gazetesi diye bir gazete çıkartıyorduk. Âcizane işte küçücük, dört beş sayfalık bir şeydi böyle. Âcizane işte küçücük, dört beş sayfalık bir şeydi böyle. Basıyorduk, Hasan Basri Çantay hocaya gidiyorduk. Yazı alıyorduk. Öbür tarafta da diziliyordu. Basıyorduk, Hasan Basri Çantay hocaya gidiyorduk. Yazı alıyorduk. Öbür tarafta da diziliyordu. Cami köşelerinde satıyorduk. Yani bir hizmet. Ama böyle alışıyor insan yani.Cami köşelerinde satıyorduk. Yani bir hizmet. Ama böyle alışıyor insan yani. Hizmetlerden de geri durmamak lazım.Hizmetlerden de geri durmamak lazım. E çok hizmete yüklenip de talebeliği aksatmak, o da doğru değil. E çok hizmete yüklenip de talebeliği aksatmak, o da doğru değil. Yani her ibadeti, her sevaplı işi uygun miktarda yapmak lazım. Yani her ibadeti, her sevaplı işi uygun miktarda yapmak lazım.

Soru: Birisi diyor ki; Ben Ankara'nın en zor okulunda, en zor bölümünde okuyorum.Soru: Birisi diyor ki; Ben Ankara'nın en zor okulunda, en zor bölümünde okuyorum. Derslerim çok ağır ama buna rağmen Arapça dersi alıp öğrenme niyetindeydim. Arkadaşları vazgeçirtmişler. Derslerim çok ağır ama buna rağmen Arapça dersi alıp öğrenme niyetindeydim. Arkadaşları vazgeçirtmişler.

Cevap: Ben o kanaatte değilim insanın zihin kapasitesi, ay, zihninin kabiliyeti,Cevap: Ben o kanaatte değilim insanın zihin kapasitesi, ay, zihninin kabiliyeti, imkânları -kapasite demeyecektik- çok fazladır. İnsan zihnini çalıştırdıkça insanın zihni açılır. imkânları -kapasite demeyecektik- çok fazladır. İnsan zihnini çalıştırdıkça insanın zihni açılır. Onun için hele böyle mübarek bir çalışmaya giriştiği zaman çok güzel olur. Bir misal söyleyeyim.Onun için hele böyle mübarek bir çalışmaya giriştiği zaman çok güzel olur. Bir misal söyleyeyim. Bir ihvanımızdan kardeşimiz vardı. Süleyman Demirel'le sınıf arkadaşıymış teknik üniversitede.Bir ihvanımızdan kardeşimiz vardı. Süleyman Demirel'le sınıf arkadaşıymış teknik üniversitede. Teknik üniversiteyi bitirmeden Arapçayı çok mükemmel öğrendikten gayrı Teknik üniversiteyi bitirmeden Arapçayı çok mükemmel öğrendikten gayrı bir de 6 tane hadis kitabını baştan sona okumuş, Kur'ân-ı Kerîm'i de ezberlemiş.bir de 6 tane hadis kitabını baştan sona okumuş, Kur'ân-ı Kerîm'i de ezberlemiş. Çalıştıkça gelişir insan. Onun için korkmayın. O kadar çok şeylere boş vakit harcıyoruz ki.Çalıştıkça gelişir insan. Onun için korkmayın. O kadar çok şeylere boş vakit harcıyoruz ki. Onlardan tasarruf edin, bu tarafa, hayra sarfedin. Arapça öğrenmek çok bereketlidir, çok güzeldir. Onlardan tasarruf edin, bu tarafa, hayra sarfedin. Arapça öğrenmek çok bereketlidir, çok güzeldir.

Soru: Sarığın rengi konusunda ne diyorsunuz? Fark eder mi?Soru: Sarığın rengi konusunda ne diyorsunuz? Fark eder mi? Sağdan sola, soldan sağa diye bir ayrım var mı? Sağdan sola, soldan sağa diye bir ayrım var mı?

Cevap: Sarıkla namaz kılmak çok sevap olduğundan sarık sarmak lazım.Cevap: Sarıkla namaz kılmak çok sevap olduğundan sarık sarmak lazım. Sarığın sayısı yani sargısı ne kadar çok olursa -"kevr" denir bir sargısına- Sarığın sayısı yani sargısı ne kadar çok olursa -"kevr" denir bir sargısına- sevap o kadar çok olduğundan biraz uzunca olması iyidir. Böyle bazıları evde dörde sekize katlıyor. sevap o kadar çok olduğundan biraz uzunca olması iyidir. Böyle bazıları evde dörde sekize katlıyor. Toplu iğneyle bilmem iple dikiyor filan, etrafına sarıyor.Toplu iğneyle bilmem iple dikiyor filan, etrafına sarıyor. Öyle değil, güzelce uzunca bir şeyi sarmayı öğrenin güzelce.Öyle değil, güzelce uzunca bir şeyi sarmayı öğrenin güzelce. Aynanın karşısına geçin, birkaç defa şey yaptınız mı sonunda alışırsınız.Aynanın karşısına geçin, birkaç defa şey yaptınız mı sonunda alışırsınız. Çok güzel olmasa bile sevabı var ya.Çok güzel olmasa bile sevabı var ya. Hoşuma gidiyor, Süfyân-ı Sevrî hazretleri evinde elbisesini ters giymiş, cübbesini.Hoşuma gidiyor, Süfyân-ı Sevrî hazretleri evinde elbisesini ters giymiş, cübbesini. Dışarıda "Selamun aleyküm" demiş birisi. "Cübbeyi ters giymişsiniz, çıkart." demiş.Dışarıda "Selamun aleyküm" demiş birisi. "Cübbeyi ters giymişsiniz, çıkart." demiş. Bakmış cübbe ters. Demiş ki "Ben cübbeyi Allah rızası için giymiştim.Bakmış cübbe ters. Demiş ki "Ben cübbeyi Allah rızası için giymiştim. Allah rızası için giydiğim cübbeyi kul rızası için çıkartmam." demiş. Ters de olsa öyle gideceğim demiş.Allah rızası için giydiğim cübbeyi kul rızası için çıkartmam." demiş. Ters de olsa öyle gideceğim demiş. Çünkü insan giyimi hani tesettür için giyiyor ya, Allah rızası için oluyor. Varsın yakışıklı olmasın. Çünkü insan giyimi hani tesettür için giyiyor ya, Allah rızası için oluyor. Varsın yakışıklı olmasın. Ama yakışıklı olursa o da güzel de yani sevap diye onu şey yapması lazım. Ama yakışıklı olursa o da güzel de yani sevap diye onu şey yapması lazım. Biliyorsunuz, biz geçtiğimiz ay sarık devrimi başlattık.Biliyorsunuz, biz geçtiğimiz ay sarık devrimi başlattık. Herkes arkadaşlar artık sarık gezdirecek sarık devri geldiği için. Takkesinin üstüne sarık saracak.Herkes arkadaşlar artık sarık gezdirecek sarık devri geldiği için. Takkesinin üstüne sarık saracak. Sarık sarmayanlara ceza var, makbuzlu ceza, niye sarık sarmadın diye.Sarık sarmayanlara ceza var, makbuzlu ceza, niye sarık sarmadın diye. Daha henüz uygulamaya koymadık. Trafik kanunu meclisten geçsin, ondan sonra biz de düşünürüz. Daha henüz uygulamaya koymadık. Trafik kanunu meclisten geçsin, ondan sonra biz de düşünürüz.

Rengini sormuştu, unuttum. Peygamber Efendimiz siyah sarık sarmış. O da sünnet, o da var.Rengini sormuştu, unuttum. Peygamber Efendimiz siyah sarık sarmış. O da sünnet, o da var. Beyaz da olabilir. Siyah sarık sünnettir diye hadîs-i şerîfi biliyorum. Beyaz da olabilir. Beyaz da olabilir. Siyah sarık sünnettir diye hadîs-i şerîfi biliyorum. Beyaz da olabilir. Bazen başka renklerde olabilir, yani yeşil renk filan da, mahsuru yok. Bazen başka renklerde olabilir, yani yeşil renk filan da, mahsuru yok.

Soru: Birisinin yarım belden yukarı resmini duvara yaptırmanın mahzuru var mı? Soru: Birisinin yarım belden yukarı resmini duvara yaptırmanın mahzuru var mı?

Cevap: Var. Duvarda resmi olmayacak. Sizin evinizde duvarda hiç resim olmayacak.Cevap: Var. Duvarda resmi olmayacak. Sizin evinizde duvarda hiç resim olmayacak. Ne dedenizin resmi, ne babanızın resmi, ne karınızın kocanızın resmi, Ne dedenizin resmi, ne babanızın resmi, ne karınızın kocanızın resmi, ne kardeşinizin arkadaşınızın resmi. Duvarda resim olmayacak.ne kardeşinizin arkadaşınızın resmi. Duvarda resim olmayacak. Resim olan eve, köpek olan eve, tasvir olan eve melek girmez diyor Peygamber Efendimiz. Resim olmayacak. Resim olan eve, köpek olan eve, tasvir olan eve melek girmez diyor Peygamber Efendimiz. Resim olmayacak.

Bizim duvarlarımızda ne olacak? Âyet olacak, hadis olacak.Bizim duvarlarımızda ne olacak?

Âyet olacak, hadis olacak.
Baktığımız zaman ibret alacağımız yazılar olacak. Baktığımız zaman ibret alacağımız yazılar olacak. Veyahut Mekke'nin, Mekke-i Mükerreme'nin, Kâbe-i Müşerrefe'nin, Ravza-yı Mutahhara'nın resmi olacak.Veyahut Mekke'nin, Mekke-i Mükerreme'nin, Kâbe-i Müşerrefe'nin, Ravza-yı Mutahhara'nın resmi olacak. Başka insan resmi doğru olmaz. Başka insan resmi doğru olmaz.

Soru: Birisi diyor ki dokuz senedir bizi tanıyormuş. Bir ara gelmiş. Bir ara gelmemiş.Soru: Birisi diyor ki dokuz senedir bizi tanıyormuş. Bir ara gelmiş. Bir ara gelmemiş. Bende diyor, aşırı derecede şüphecilik var. Üzerimden bunu nasıl atabilirim?Bende diyor, aşırı derecede şüphecilik var. Üzerimden bunu nasıl atabilirim? Hem şüphelerimden dolayı hem de verdiğiniz dersleri aksatırımHem şüphelerimden dolayı hem de verdiğiniz dersleri aksatırım veya yapamam endişesiyle sohbetlere ara verdim diyor. veya yapamam endişesiyle sohbetlere ara verdim diyor.

Cevap: Bu şeytanın bir oyunudur.Cevap: Bu şeytanın bir oyunudur. Şeytan insana güzel şeyleri yaptırmamak için her insanın kafasına uygun bir yalan,Şeytan insana güzel şeyleri yaptırmamak için her insanın kafasına uygun bir yalan, bir dolan, bir dolandırıcılık, bir uydurma bir sebep bulur, onu yaptırmaz.bir dolan, bir dolandırıcılık, bir uydurma bir sebep bulur, onu yaptırmaz. Bu sohbete gelmek güzel değil mi? Bu hadisleri dinlemek? İstifade etmiyor muyuz?Bu sohbete gelmek güzel değil mi? Bu hadisleri dinlemek? İstifade etmiyor muyuz? Ben de istifade ediyorum, siz de istifade ediyorsunuz. Dinleyenler, seyredenler de istifade edecek.Ben de istifade ediyorum, siz de istifade ediyorsunuz. Dinleyenler, seyredenler de istifade edecek. Tüyleri diken diken olacak. Mühim şeyler bunlar. Gözlerimiz yaşarıyor, ağlıyoruz. Neden?Tüyleri diken diken olacak. Mühim şeyler bunlar. Gözlerimiz yaşarıyor, ağlıyoruz. Neden? Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bereketi. Bu sofradan mahrum kalır mı insan?Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bereketi. Bu sofradan mahrum kalır mı insan? Buraya gelmeyip de ne yapacak? Allah'ın evi burası. Burası ne? Cami. Cami nedir? Buraya gelmeyip de ne yapacak? Allah'ın evi burası. Burası ne? Cami. Cami nedir? Camilerin hepsi Allah'ın evleridir. Camiye gelen herkes Allah'ın misafiridir. Bundan kaçılır mı? Camilerin hepsi Allah'ın evleridir. Camiye gelen herkes Allah'ın misafiridir. Bundan kaçılır mı?

"Efendim zikri yapamam." O da şeytanın bir oyunudur. Zikir sevaplıdır."Efendim zikri yapamam." O da şeytanın bir oyunudur. Zikir sevaplıdır. Peygamber Efendimiz yapılmasını tavsiye ediyor, yapacak.Peygamber Efendimiz yapılmasını tavsiye ediyor, yapacak. Yapamam diye zikirden kaçmak doğru değildir. Efendimiz günde 100 defa estağfirullah çekin diyor. Yapamam diye zikirden kaçmak doğru değildir. Efendimiz günde 100 defa estağfirullah çekin diyor. Niye çekmiyorsun? Efendimiz 100 defa la ilahe illallah de diyor. Niye demiyorsun?Niye çekmiyorsun? Efendimiz 100 defa la ilahe illallah de diyor. Niye demiyorsun? "Yapamam bilmem ne…" Yap. Bırakma. Şeytanın oyununa gelme. Yapacaksın."Yapamam bilmem ne…" Yap. Bırakma. Şeytanın oyununa gelme. Yapacaksın. Yani onlar şeytanın aldatmacasıdır, aman aman aldanmayın. Yani onlar şeytanın aldatmacasıdır, aman aman aldanmayın.

Edirneden selam getirdik diyor. Allah razı olsun. Kendi binamıza vakfımıza taşındık. Elhamdülillah.Edirneden selam getirdik diyor. Allah razı olsun.

Kendi binamıza vakfımıza taşındık. Elhamdülillah.
Her yerde kendi binamız olacak. Her yerde kendi binamız olacak. Kardeşlerimiz kesenin ağzını açacaklar, koşacaklar, çalışacaklar, çabalayacaklar,Kardeşlerimiz kesenin ağzını açacaklar, koşacaklar, çalışacaklar, çabalayacaklar, eser ortaya koyacaklar. Hizmet olacak. Bak bu caminin yan tarafı yoktu. eser ortaya koyacaklar. Hizmet olacak. Bak bu caminin yan tarafı yoktu. Konuştuk, uğraştık, teklif ettik, para topladık. Yıktık yaptık. Konuştuk, uğraştık, teklif ettik, para topladık. Yıktık yaptık. Şimdi yan tarafı var, alt katı var, arkası var, sağı var, solu var.Şimdi yan tarafı var, alt katı var, arkası var, sağı var, solu var. Herhalde yine de paraya ihtiyaç var yani. Yapılacak, bu çeşit şeyler her yerde olması lazım. Herhalde yine de paraya ihtiyaç var yani. Yapılacak, bu çeşit şeyler her yerde olması lazım.

Evet, Edirne'ye borçluyuz, gideceğiz. İnşallah tebrike gideriz. Babam da istiyordu.Evet, Edirne'ye borçluyuz, gideceğiz. İnşallah tebrike gideriz. Babam da istiyordu. "Esad Edirne'ye de vakit ayıralım." diyordu. Edirne'ye borçluyuz. "Esad Edirne'ye de vakit ayıralım." diyordu. Edirne'ye borçluyuz. Babam Edirneliler tarafından. Bizim mahallede ama Edirne tarafından. Babam Edirneliler tarafından. Bizim mahallede ama Edirne tarafından.

Evet, önümüzdeki hafta umreye gideceğiz diye herkes Resulullah Efendimize selam gönderiyor.Evet, önümüzdeki hafta umreye gideceğiz diye herkes Resulullah Efendimize selam gönderiyor. İnşallah tebliğ ederiz. Aleyküm selam ve rahmetullah. İnşallah tebliğ ederiz. Aleyküm selam ve rahmetullah.

Soru: Hatm-i hâcegân esnasında râbıta-yı mevt yaptırmanın bir mahzuru var mı? Soru: Hatm-i hâcegân esnasında râbıta-yı mevt yaptırmanın bir mahzuru var mı?

Cevap: Mahzuru yoktur. Usulde o yok ama yapılsa da tesiri de olabilir.Cevap: Mahzuru yoktur. Usulde o yok ama yapılsa da tesiri de olabilir. Usulü hatm-i hâcegânın; belli miktarda işte zikirlerin yapılması. Usulü hatm-i hâcegânın; belli miktarda işte zikirlerin yapılması.

Gaziantep'ten birisini soruyor. Sizinle tanışıyor mu diye? Hayır, hatırlayamadım.Gaziantep'ten birisini soruyor. Sizinle tanışıyor mu diye? Hayır, hatırlayamadım. Evlilik için müsaade istiyor. Müsaadeyi Peygamber Efendimiz vermiş.Evlilik için müsaade istiyor. Müsaadeyi Peygamber Efendimiz vermiş. Teşvik etmiş evlenmeyi. Biz de şey yapıyoruz. Teşvik etmiş evlenmeyi. Biz de şey yapıyoruz.

Soru: Leasing ile makine almak haram mı? Cevap: Hayır. Leasing helal bir usuldür. O usülle alınabilir. Soru: Leasing ile makine almak haram mı?

Cevap: Hayır. Leasing helal bir usuldür. O usülle alınabilir.

Soru: İsmim Nurettin. İsmimin t'lerini değiştirmem gerekir mi? Cevap: Gerekir.Soru: İsmim Nurettin. İsmimin t'lerini değiştirmem gerekir mi?

Cevap: Gerekir.
Çünkü Nureddin başka, Nurettin başka mânaya geliyor. Alay gibi oluyor.Çünkü Nureddin başka, Nurettin başka mânaya geliyor. Alay gibi oluyor. Tin incir demek. İncirin nuru demek oluyor. Dinin nuru demekken incirin nuru demek oluyor. Tin incir demek. İncirin nuru demek oluyor. Dinin nuru demekken incirin nuru demek oluyor.

Soru: Âhirette Allahu Teâlâ'yı görebilir miyiz? Soru: Âhirette Allahu Teâlâ'yı görebilir miyiz?

Cevap: Evet ayın on dördünü görür gibi görecek mü'minler. Cevap: Evet ayın on dördünü görür gibi görecek mü'minler.

Soru: Sünnet yerine kaza kılmak doğru mudur? Cevap: Değildir.Soru: Sünnet yerine kaza kılmak doğru mudur?

Cevap: Değildir.
Sünnetler kılınacak, kaza namazları ayrı kılınacak. Kazaya bırakmış, bir suç işlemiş, bir mahrumiyet.Sünnetler kılınacak, kaza namazları ayrı kılınacak. Kazaya bırakmış, bir suç işlemiş, bir mahrumiyet. Bir de şimdi sünnetleri kılmıyor, onun yerine kazaları ödüyor.Bir de şimdi sünnetleri kılmıyor, onun yerine kazaları ödüyor. Bir suçunu tamir ederken gene başka zararlara uğruyor. Doğru değil. Bizim mezhebimizde öyle yok.Bir suçunu tamir ederken gene başka zararlara uğruyor. Doğru değil. Bizim mezhebimizde öyle yok. Bizim mezhebimizde kazaya bırakmak yok zaten de. Kazaya bırakmışsak ayrıca kaza edecek.Bizim mezhebimizde kazaya bırakmak yok zaten de. Kazaya bırakmışsak ayrıca kaza edecek. Ama hocalarının söylediği şeyleri güzelce yapacak. Ama hocalarının söylediği şeyleri güzelce yapacak.

Merhaben bi'l-kâilîne adlen ve merhaben bi's-salâti ehlen.Merhaben bi'l-kâilîne adlen ve merhaben bi's-salâti ehlen. Allahümme Rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmmeti ve's-salâtü'l-kâimeh.Allahümme Rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmmeti ve's-salâtü'l-kâimeh. Âti Muhammedeni'l-vesîlete ve'l-fadîlete ve'd-derecete'r-refîah.Âti Muhammedeni'l-vesîlete ve'l-fadîlete ve'd-derecete'r-refîah. Ve'b'ashu makamen mahmûdeni'llezî va'addeh. İnneke lâ tühlifu'l-mîâd.Ve'b'ashu makamen mahmûdeni'llezî va'addeh. İnneke lâ tühlifu'l-mîâd. Bi-rahmetike yâ Erhame'r-râhimîn.Bi-rahmetike yâ Erhame'r-râhimîn. Radîtü billahi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-seyyidinâ Muhammedin resûlen ve nebiyyâ.Radîtü billahi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-seyyidinâ Muhammedin resûlen ve nebiyyâ. Ve beri'tü min külli dînin yuhâlifu dîne'l-İslâm. Ve beri'tü min külli dînin yuhâlifu dîne'l-İslâm.

Evet, birisi de güzel bir kalın zarfın içinde böyle üç sayfalık bir Sivas'a davet mektubu ve şiirler yazmış.Evet, birisi de güzel bir kalın zarfın içinde böyle üç sayfalık bir Sivas'a davet mektubu ve şiirler yazmış. Allah razı olsun. 9 yıl olmuş Sivas'a gitmeyeli biz. Çok geziyoruz ama yetişemiyoruz.Allah razı olsun. 9 yıl olmuş Sivas'a gitmeyeli biz. Çok geziyoruz ama yetişemiyoruz. Allah razı olsun. İnşallah gelmek istiyorum, geliriz. Allah nasip eylesin. el-Fâtiha. Allah razı olsun. İnşallah gelmek istiyorum, geliriz. Allah nasip eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2