Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Önce İman: Yaşamın Anlamı ve İnsanın Temel İhtiyacı (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Recep 1413 / 20.01.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Alimlerin resmi çizilerek satılabilir mi, satılamaz mı? Mesela Said-i Nursî'nin?, Büyük cihat, küçük cihat nedir, açıklar mısınız? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Önce İman: Yaşamın Anlamı ve İnsanın Temel İhtiyacı (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Recep 1413 / 20.01.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Alimlerin resmi çizilerek satılabilir mi, satılamaz mı? Mesela Said-i Nursî'nin?, Büyük cihat, küçük cihat nedir, açıklar mısınız? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Alimlerin resmi çizilerek satılabilir mi, satılamaz mı? Mesela Said-i Nursî'nin?

Soru: Alimlerin resmi çizilerek satılabilir mi, satılamaz mı? Mesela Said-i Nursî'nin?

Cevap: Satılamaz, çizilemez. Gönlünüze nakşedin, daha iyi. Mühim olan gönüllerde olmasıdır.Cevap: Satılamaz, çizilemez. Gönlünüze nakşedin, daha iyi. Mühim olan gönüllerde olmasıdır. Suret yapmak, elle tasvir yapmak hadîs-i şerîfle yasaklanmıştır, İslâm'da yoktur.Suret yapmak, elle tasvir yapmak hadîs-i şerîfle yasaklanmıştır, İslâm'da yoktur. Allah tasvir yapanlara lanet edecek ve kıyamet gününde yaptığı tasvirin canını vermesini isteyecek.Allah tasvir yapanlara lanet edecek ve kıyamet gününde yaptığı tasvirin canını vermesini isteyecek. "Hadi bakalım, yapmıştın, canını da ver bakalım!" diyecek, azarlanacak diye bildiriliyor.

"Hadi bakalım, yapmıştın, canını da ver bakalım!" diyecek, azarlanacak diye bildiriliyor.

"Bunun istisnası fotoğraftır." deniliyor. Hani vesikalık tapuda lazım, pasaportta lazım, vesairede lazım;"Bunun istisnası fotoğraftır." deniliyor. Hani vesikalık tapuda lazım, pasaportta lazım, vesairede lazım; küçük bir parça zaruretten dolayı olabilir.

Ama öyle elle yapmak caiz değil.
küçük bir parça zaruretten dolayı olabilir.

Ama öyle elle yapmak caiz değil.
Hocaların resimlerini yapmak uygun olmaz.Hocaların resimlerini yapmak uygun olmaz. Çünkü eski ümmetler sonra büyüklerine vaziyeti durumu değiştiripÇünkü eski ümmetler sonra büyüklerine vaziyeti durumu değiştirip daha başka türlü şeylere, tapınmaya kaymışlardır. Yasak. İslâm [müsaade vermiyor].

daha başka türlü şeylere, tapınmaya kaymışlardır. Yasak. İslâm [müsaade vermiyor].

Soru: Büyük cihat, küçük cihat nedir, açıklar mısınız?Soru: Büyük cihat, küçük cihat nedir, açıklar mısınız? Cevap: Bu tabirler Peygamber Efendimiz'in mübarek ağzından çıkmış tabirlerdir.Cevap: Bu tabirler Peygamber Efendimiz'in mübarek ağzından çıkmış tabirlerdir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem düşmanla savaşmaya "küçük cihat" demiştir,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem düşmanla savaşmaya "küçük cihat" demiştir, insanın kendi nefsiyle savaşmasına "büyük cihat" demiştir. insanın kendi nefsiyle savaşmasına "büyük cihat" demiştir. Çünkü bu daha önemlidir ve daha zordur. İnsanın kendi kendisini yenmesi çok zordur.

Çünkü bu daha önemlidir ve daha zordur. İnsanın kendi kendisini yenmesi çok zordur.

Nereden belli?

Hadi göreyim seni bakalım, bu gece kalk.
Nereden belli?

Hadi göreyim seni bakalım, bu gece kalk.
Mertsen, erkeksen, hadi bakalım geceleyin uykunu böl de gece ibadetine kalk!

Mertsen, erkeksen, hadi bakalım geceleyin uykunu böl de gece ibadetine kalk!

Kalkamaz. İnsanın nefsini yenmesi zor; çünkü kendisini yenecek, kendisi istiyor.

Kalkamaz. İnsanın nefsini yenmesi zor; çünkü kendisini yenecek, kendisi istiyor.

"Yat be aşağıya, yorgan sıcak, dışarısı soğuk, su jilet gibi, abdest alırken insanın elleri kesiliyor."Yat be aşağıya, yorgan sıcak, dışarısı soğuk, su jilet gibi, abdest alırken insanın elleri kesiliyor. İşin mi yok? Bırak hocanın dediğini, sabah namazını kılıyorsun, neyine yetmiyor... İşin mi yok? Bırak hocanın dediğini, sabah namazını kılıyorsun, neyine yetmiyor... Senin neyine gerek teheccüd namazı? İhtiyarlayınca yaparsın..."

Senin neyine gerek teheccüd namazı? İhtiyarlayınca yaparsın..."

Nefis kalkmamak için binbir türlü oyun yapar. Onu yenmek zordur. Çok da inatçıdır.Nefis kalkmamak için binbir türlü oyun yapar. Onu yenmek zordur. Çok da inatçıdır. Nefis, yaramaz bir çocuk gibidir; istediği bir şeye "İlle de isterim!" der. Nefis, yaramaz bir çocuk gibidir; istediği bir şeye "İlle de isterim!" der. Yapmayacak olduğu bir şeye de "İlle de yapmayacağım!" diye dayatır.Yapmayacak olduğu bir şeye de "İlle de yapmayacağım!" diye dayatır. Ensesine tokat patlatsan yine yapmamak ister.Ensesine tokat patlatsan yine yapmamak ister. Yaramaz bir çocuk gibidir. İlle horoz şekeri istiyorum. Evladım al işte şu kâğıt şekeri ye.Yaramaz bir çocuk gibidir. İlle horoz şekeri istiyorum. Evladım al işte şu kâğıt şekeri ye. Yok, ille horoz şekeri olacak. Düt diye öttüreceğim filan. Nefis ille de isterim diye tutturuyor.Yok, ille horoz şekeri olacak. Düt diye öttüreceğim filan. Nefis ille de isterim diye tutturuyor. Biraz ahmakçadır, çocuksudur. İlle dediği zaman da insanın iradesi kuvvetli değilse onun dediğini yapar. Biraz ahmakçadır, çocuksudur. İlle dediği zaman da insanın iradesi kuvvetli değilse onun dediğini yapar. Yani ona, nefsine yenilir. Nefsine yenildi mi günahlara dalar. Yani ona, nefsine yenilir. Nefsine yenildi mi günahlara dalar. İnsan nefsine yeniliyor, kumarı ondan oynuyor. Nefsine yeniliyor, arkadaşıyla ondan kavga ediyor.İnsan nefsine yeniliyor, kumarı ondan oynuyor. Nefsine yeniliyor, arkadaşıyla ondan kavga ediyor. Nefsine yeniliyor, evde tabakları hanımın kafasından ondan parçalıyor.Nefsine yeniliyor, evde tabakları hanımın kafasından ondan parçalıyor. Nefsine yeniliyor, çocuğunu ondan pataklıyor. Bak nefis insana çok şeyler yaptırtıyor. Nefsine yeniliyor, çocuğunu ondan pataklıyor. Bak nefis insana çok şeyler yaptırtıyor. Onun için bununla cihat büyük cihattır. Zor iştir, öyle kolay değildir.Onun için bununla cihat büyük cihattır. Zor iştir, öyle kolay değildir. Hadi yaz bakalım, şu nasihatleri tut göreyim. Çok kimse tutamaz. Neden?Hadi yaz bakalım, şu nasihatleri tut göreyim. Çok kimse tutamaz. Neden? Nefse hâkim olmak öyle kolay değildir. Nefis azgın bir at gibidir.Nefse hâkim olmak öyle kolay değildir. Nefis azgın bir at gibidir. Hani azgın atları görüyorsunuz, filmlerde filan ben birkaç defa gördüm; eğersiz üstüne kovboy biniyor,Hani azgın atları görüyorsunuz, filmlerde filan ben birkaç defa gördüm; eğersiz üstüne kovboy biniyor, at çifte üstüne çifte atıyor, hoplaya zıplaya, hoplaya zıplaya üstündeki adamı atıyor. at çifte üstüne çifte atıyor, hoplaya zıplaya, hoplaya zıplaya üstündeki adamı atıyor. Üstünde durabilen mükâfat alıyor, duramayan diskalifiye oluyor, yarıştan çıkıyor.Üstünde durabilen mükâfat alıyor, duramayan diskalifiye oluyor, yarıştan çıkıyor. Nefis işte ona benzer.

Nefis işte ona benzer.

Nefis ata benzer, nefis ite benzer. Çifte atan, üstündekini yere çalan azgın ata da benzer.Nefis ata benzer, nefis ite benzer. Çifte atan, üstündekini yere çalan azgın ata da benzer. Hart hurt ısıran, kuduz ite de benzer. Onun için onunla uğraşmak çok zordur.Hart hurt ısıran, kuduz ite de benzer. Onun için onunla uğraşmak çok zordur. Onunla uğraşmak için uzun bir terbiye lazımdır, kolay değildir.

Onunla uğraşmak için uzun bir terbiye lazımdır, kolay değildir.

Soru: Büyük günahlardan birisi de faiz yemektir. Çoğu hocalarımızın ortak görüşüne göreSoru: Büyük günahlardan birisi de faiz yemektir. Çoğu hocalarımızın ortak görüşüne göre memleketimizde faiz yemeyen insan yoktur. Sizin bu konuda görüşleriniz nelerdir? memleketimizde faiz yemeyen insan yoktur. Sizin bu konuda görüşleriniz nelerdir? Faizden kurtulmanın yolu nedir?

Faizden kurtulmanın yolu nedir?

Cevap: Muhterem kardeşlerim!

Cevap: Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın koruduğu kullar bundan korunuyor. Bu işi bilip de günahını bilip de korunmak isteyen var.Allah'ın koruduğu kullar bundan korunuyor. Bu işi bilip de günahını bilip de korunmak isteyen var. Ama ekseriyetinin yediğine dair kanaat şundan çıkmıştır;Ama ekseriyetinin yediğine dair kanaat şundan çıkmıştır; "Âhir zamanda faiz o kadar yaygılaşacak ki yemeyenin bile"Âhir zamanda faiz o kadar yaygılaşacak ki yemeyenin bile üzerine tozu isabet edecek." diye hadîs-i şerîf vardır. Belalı bulaşık bir hastalık gibi olacak.üzerine tozu isabet edecek." diye hadîs-i şerîf vardır. Belalı bulaşık bir hastalık gibi olacak. "Oradan buradan bulaşacak." demek istiyorlar.

Tabii yemeyen vardır.
"Oradan buradan bulaşacak." demek istiyorlar.

Tabii yemeyen vardır.
Yememek hususunda kale gibi merdâne duran insan vardır.Yememek hususunda kale gibi merdâne duran insan vardır. Yememeye çalışmak da lazım. Çünkü İslâm alın terini esas alıyor.Yememeye çalışmak da lazım. Çünkü İslâm alın terini esas alıyor. Durduğu yerden para gücüne, sermaye gücüne, kapitalist güce dayalı bedava kazancı uygun görmüyor.

Durduğu yerden para gücüne, sermaye gücüne, kapitalist güce dayalı bedava kazancı uygun görmüyor.

Nema demek, "bir şeyin çalıştırılması sonunda hâsıl olan kârın bir miktarını veriyor" demiş oluyor.Nema demek, "bir şeyin çalıştırılması sonunda hâsıl olan kârın bir miktarını veriyor" demiş oluyor. "Faiz" dememesi bir derece hafif gibi görünüyorsa da sabit bir miktarda bir menfaat verdiği için "Faiz" dememesi bir derece hafif gibi görünüyorsa da sabit bir miktarda bir menfaat verdiği için adı ne olursa olsun faiz sayılma durumu da bahis konusudur.

adı ne olursa olsun faiz sayılma durumu da bahis konusudur.

Yalnız günümüzün meselelerine fetva veren bazı alimler demişlerdir ki;

Yalnız günümüzün meselelerine fetva veren bazı alimler demişlerdir ki;

"Bir insan birisinden borç alsa, o borcun ödeme zamanında paranın değeri düştüğü için"Bir insan birisinden borç alsa, o borcun ödeme zamanında paranın değeri düştüğü için borcu veren mağdur olmuş oluyor. Bu mağduriyeti telafi edecek kadar,borcu veren mağdur olmuş oluyor. Bu mağduriyeti telafi edecek kadar, yani aynı duruma gelecek kadar vermesi uygun olur, adalete uygun olur. yani aynı duruma gelecek kadar vermesi uygun olur, adalete uygun olur. Benim de görüşüm budur." diyen alimler var. Enflasyon kadar olabilir gibi... Benim de görüşüm budur." diyen alimler var. Enflasyon kadar olabilir gibi... Bu hesaplanabilir. O alimin o sözüne göre alınabilir.

Bu hesaplanabilir. O alimin o sözüne göre alınabilir.

Takvâ ehli olan insan, bu sabit bir kâr, menfaat olduğundan kâr gibi değil,Takvâ ehli olan insan, bu sabit bir kâr, menfaat olduğundan kâr gibi değil, faize daha çok benzediğinden kendisinden bir şey beklemeden onu hayra verebilir.faize daha çok benzediğinden kendisinden bir şey beklemeden onu hayra verebilir. Takvâya daha uygundur.

Takvâya daha uygundur.

Soru: Hanımların tesettür kıyafetinde çarşaf giyme gibi bir zorunluluk var mıdır?

Soru: Hanımların tesettür kıyafetinde çarşaf giyme gibi bir zorunluluk var mıdır?

Cevap: Hayır. Fıkıh kitaplarımız söyler ki; "Bir insan hangi malzeme ile örtünmeyi, tesettürü sağlarsa sağlar."Cevap: Hayır. Fıkıh kitaplarımız söyler ki; "Bir insan hangi malzeme ile örtünmeyi, tesettürü sağlarsa sağlar." Fıkıh kitabımız, şeriatimiz bir özel şekli mecburî kılmamıştır.Fıkıh kitabımız, şeriatimiz bir özel şekli mecburî kılmamıştır. Çarşaf, harmâni, saye, çadır, yün, deri, kürk, post veya başka herhangi bir şeyle;Çarşaf, harmâni, saye, çadır, yün, deri, kürk, post veya başka herhangi bir şeyle; mühim olan tesettürü sağlamaktır. Tek bir form ve şekil mecburiyeti yoktur.

mühim olan tesettürü sağlamaktır. Tek bir form ve şekil mecburiyeti yoktur.

Düşmanımız Doğu-Batı bloku vardı, kapitalist blokun düşmanı komünist bloktu.Düşmanımız Doğu-Batı bloku vardı, kapitalist blokun düşmanı komünist bloktu. "Şimdi düşmanımız İslâm alemidir." diye açıkça İngiliz gazetelerinde, haftalık ve günlük gazetelerde"Şimdi düşmanımız İslâm alemidir." diye açıkça İngiliz gazetelerinde, haftalık ve günlük gazetelerde ve Margaret Thatcher gibi eski politikacıların ağzından bu sözler söyleniyor.

ve Margaret Thatcher gibi eski politikacıların ağzından bu sözler söyleniyor.

Tabii bunlar bizim tarafımızdan bilinmeli. Madem onlar bize karşı tavır almışlar,Tabii bunlar bizim tarafımızdan bilinmeli. Madem onlar bize karşı tavır almışlar, İslâm'ı düşman ilan ediyorlar, biz de onların bu durumlarını bilip ona karşı tedbirler almak zorundayız.

İslâm'ı düşman ilan ediyorlar, biz de onların bu durumlarını bilip ona karşı tedbirler almak zorundayız.

Bu tedbirlerin başında müslümanların uyuşması, birleşmesi, birbirini sevmesi,Bu tedbirlerin başında müslümanların uyuşması, birleşmesi, birbirini sevmesi, dost olması ve birbirine yardım etmesi gelir. Ondan sonraki işler, benim demin vaazımda söylediğim şeydir.dost olması ve birbirine yardım etmesi gelir. Ondan sonraki işler, benim demin vaazımda söylediğim şeydir. İlim öğreneceğiz. İlimde ve teknolojide ilerleyeceğiz. Memleketimizi yükselteceğiz.İlim öğreneceğiz. İlimde ve teknolojide ilerleyeceğiz. Memleketimizi yükselteceğiz. Silah bakımından düşmanı korkutacak şekilde hazırlıklı olacağız.Silah bakımından düşmanı korkutacak şekilde hazırlıklı olacağız. Ekonomik bakımdan çalışacağız, güçlü olacağız. Yekvücut, yekpâre, Ekonomik bakımdan çalışacağız, güçlü olacağız. Yekvücut, yekpâre, kale gibi, bünyânun mersus gibi çalışacağız. Başka çaresi yoktur.

kale gibi, bünyânun mersus gibi çalışacağız. Başka çaresi yoktur.

Hakikaten vaziyet ciddidir, vahimdir. Bu adamlar Bosna-Hersek'te yaptıkları gibiHakikaten vaziyet ciddidir, vahimdir. Bu adamlar Bosna-Hersek'te yaptıkları gibi burada da birtakım şeyler çıkartmak isteyebilirler. Irak'ta yaptıkları gibi bize de yapmak isteyebilirler.burada da birtakım şeyler çıkartmak isteyebilirler. Irak'ta yaptıkları gibi bize de yapmak isteyebilirler. Gözümüzü açıp el ele tutuşup var gücümüzle çok ciddi çalışmamız gerekiyor.

Gözümüzü açıp el ele tutuşup var gücümüzle çok ciddi çalışmamız gerekiyor.

Ben İslâm'ın önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda birtakım tehlikelerleBen İslâm'ın önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda birtakım tehlikelerle karşı karşıya kalabileceğini, bunun karşısında şimdiden müteyakkız,karşı karşıya kalabileceğini, bunun karşısında şimdiden müteyakkız, dikkatli ve hazırlıklı olmamızı ve o oyunlara karşı tedbir almak zorundayız.

dikkatli ve hazırlıklı olmamızı ve o oyunlara karşı tedbir almak zorundayız.

Soru: Hocam bazı kardeşlerimiz, ansiklopedi verdiği için yahudi gazeteleri alıyorlar. Bu konuda ne dersiniz?

Soru: Hocam bazı kardeşlerimiz, ansiklopedi verdiği için yahudi gazeteleri alıyorlar. Bu konuda ne dersiniz?

Cevap: Tabi bu ayrı bir veballi iştir. Ben bu soru bana gelmeden önce düşündüm ki;Cevap: Tabi bu ayrı bir veballi iştir. Ben bu soru bana gelmeden önce düşündüm ki; haberleri dinlemek, öğrenmek için bize 8-10 gazete getiriyorlar. haberleri dinlemek, öğrenmek için bize 8-10 gazete getiriyorlar. Biz de; "Memleketin durumu nedir?" diye bakıyoruz. Durumumuz itibariyle inceleyelim diyoruz.Biz de; "Memleketin durumu nedir?" diye bakıyoruz. Durumumuz itibariyle inceleyelim diyoruz. Fakat emin olun bazısı eve sokulacak gibi değil! Çoluk çocuğun görmesine uygun değil.Fakat emin olun bazısı eve sokulacak gibi değil! Çoluk çocuğun görmesine uygun değil. Tabi net olarak günahtır. Eve suret sokulması, böyle müstehcen şeylerin sokulması günahtır. Tabi net olarak günahtır. Eve suret sokulması, böyle müstehcen şeylerin sokulması günahtır. Müstehcen olmayanını arayıp onu almak lazım. Ötekisini almaya müsaade olmaz. Müstehcen olmayanını arayıp onu almak lazım. Ötekisini almaya müsaade olmaz. Ansiklopedi değil dünyanın menfaatini verseler, almak o bakımdan caiz olmaz.

Ansiklopedi değil dünyanın menfaatini verseler, almak o bakımdan caiz olmaz.

Soru: Halkımızın yüzde 99'u gerçekten müslüman mı?Soru: Halkımızın yüzde 99'u gerçekten müslüman mı? Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde türbanlı kardeşlerimiz cezalandırılıyor. Cuma'ya personel gönderilmiyor.Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde türbanlı kardeşlerimiz cezalandırılıyor. Cuma'ya personel gönderilmiyor. Halkımızın haberi yok. için kimsede tepki olmuyor?

Halkımızın haberi yok. için kimsede tepki olmuyor?

Cevap: Dil alışkanlığı olarak "Yüzde 99'u müslümandır." diyoruz amaCevap: Dil alışkanlığı olarak "Yüzde 99'u müslümandır." diyoruz ama bu yüzde 99 Türkiye'de gerilemeye, inmeye başlamıştır.bu yüzde 99 Türkiye'de gerilemeye, inmeye başlamıştır. Yanlış tahsiller, çeşitli menfi propagandalar, misyonerlerin faaliyetleri vesairesi ileYanlış tahsiller, çeşitli menfi propagandalar, misyonerlerin faaliyetleri vesairesi ile şurasına haç takanları bile ben biliyorum. Hatta komik bir hadise anlatayım:şurasına haç takanları bile ben biliyorum. Hatta komik bir hadise anlatayım: İstanbul'da günahkâr, içkici birisi kalkmış Yenikapı'daki kiliseye gitmiş. Papazın karşısına çıkmış.İstanbul'da günahkâr, içkici birisi kalkmış Yenikapı'daki kiliseye gitmiş. Papazın karşısına çıkmış. Demiş ki: "Efendim ben çok günahkârım ama çok pişman oldum, yaptıklarımdan da utanıyorum.Demiş ki: "Efendim ben çok günahkârım ama çok pişman oldum, yaptıklarımdan da utanıyorum. Onun için doğru yola girmek istiyorum." Demek ki Papaz insaflıymış;Onun için doğru yola girmek istiyorum." Demek ki Papaz insaflıymış; "Evladım sen yanlış yere geldin. Sen madem müslümansın, camiye gitmen lazım." demiş. "Evladım sen yanlış yere geldin. Sen madem müslümansın, camiye gitmen lazım." demiş. Adam tevbe etmek istiyor. Papaza mı gidecek, imama mı gidecek onu bile şaşırmış. Feleğini şaşırmış.Adam tevbe etmek istiyor. Papaza mı gidecek, imama mı gidecek onu bile şaşırmış. Feleğini şaşırmış. Cahillik bu kadar yaygınlaşmıştır. Cahillik bu kadar yaygınlaşmıştır. Onun için bu cahillik İslâm'ı bilmek konusunda diplomalılık, diplomasızlık meselesi değildir.Onun için bu cahillik İslâm'ı bilmek konusunda diplomalılık, diplomasızlık meselesi değildir. Adam Amerika'ya gitmiştir, doktora yapmıştır ama gusülü bilmiyor.Adam Amerika'ya gitmiştir, doktora yapmıştır ama gusülü bilmiyor. Hadi evladım madem evleniyorsun, bu gece nikâhını kıyacağız.Hadi evladım madem evleniyorsun, bu gece nikâhını kıyacağız. Hadi bakalım "'Eşhedü enlâ ilâhe illallah. Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resülühü.' de." diyorsun.Hadi bakalım "'Eşhedü enlâ ilâhe illallah. Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resülühü.' de." diyorsun. Dili dönmüyor, onu bile söyleyemiyor. Gusül, namaz, iman, Kur'an, peygamber nedir?Dili dönmüyor, onu bile söyleyemiyor. Gusül, namaz, iman, Kur'an, peygamber nedir? Onları bilmiyor. Bunlar yaygındır. Bu yaygın rahatsızlıktan,Onları bilmiyor. Bunlar yaygındır. Bu yaygın rahatsızlıktan, cahillikten ve bilgisizlikten dolayı bir çok kimse de Allah'ın emrine karşı çıkıyor.cahillikten ve bilgisizlikten dolayı bir çok kimse de Allah'ın emrine karşı çıkıyor. Yalan yanlış işler yapıyor. Anlatarak düzeltmek lazım.Yalan yanlış işler yapıyor. Anlatarak düzeltmek lazım. Haksızlıkların karşısında da hakkını korumak lazım.Haksızlıkların karşısında da hakkını korumak lazım. Hakkı çiğnenenlere karşı da ötekilerin yardımcı olması gerekir.Hakkı çiğnenenlere karşı da ötekilerin yardımcı olması gerekir. Soru: Maaşlara verilen zam faiz sayılır mı?

Soru: Maaşlara verilen zam faiz sayılır mı?

Cevap: Hayır. Zam, işverenin maaşlı kimseye ahdindeki bir değişikliktir.

Cevap: Hayır. Zam, işverenin maaşlı kimseye ahdindeki bir değişikliktir.

Soru: Hocam 'Zaman tasavvuf zamanı değil, zaman imanı kurtarma zamanıdır.' diyorlar.Soru: Hocam 'Zaman tasavvuf zamanı değil, zaman imanı kurtarma zamanıdır.' diyorlar. Bu konuda ne dersiniz? Allah razı olsun.

Bu konuda ne dersiniz? Allah razı olsun.

Cevap: Böyle bir sözü Said-i Nursî söylemiştir, derler.Cevap: Böyle bir sözü Said-i Nursî söylemiştir, derler. Bu sözü ondan biliyorum, ondan önce ve sonra söyleyen bir kimse bilmiyorum.Bu sözü ondan biliyorum, ondan önce ve sonra söyleyen bir kimse bilmiyorum. Çünkü tasavvuf Kur'ân-ı Kerîm'de olan birtakım faaliyetleri ihtivâ ediyor. Mesela;

Çünkü tasavvuf Kur'ân-ı Kerîm'de olan birtakım faaliyetleri ihtivâ ediyor. Mesela;

Kad eflaha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ.

Kad eflaha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ.

Nefsi tezkiye etmek, terbiye etmek Allah'ın emri.

Zikrullah, Allah'ın emri

Nefsi tezkiye etmek, terbiye etmek Allah'ın emri.

Zikrullah, Allah'ın emri

Yâ eyyühe'llezîne âmenû'zkürullâhe zikran kesîra...

Yâ eyyühe'llezîne âmenû'zkürullâhe zikran kesîra...

Tehzib-i ahlâk. Ahlâkı güzelleştirmek Allah'ın emri. Binâenaleyh "Tasavvuf zamanı değil." deyinceTehzib-i ahlâk. Ahlâkı güzelleştirmek Allah'ın emri. Binâenaleyh "Tasavvuf zamanı değil." deyince bunları inkâr ederse insan küfre kadar bile gider. Çünkü bunlar Kur'an'ın emirleridir.bunları inkâr ederse insan küfre kadar bile gider. Çünkü bunlar Kur'an'ın emirleridir. Bunlar elbette olacak. Ama o niye söylemiş. Tahmin ediyorum ki:Bunlar elbette olacak. Ama o niye söylemiş. Tahmin ediyorum ki: Öyle bir zaman olmuş ki din dersleri kaldırılmış, dini bilgiler öğretilmemiş, okutulmamış, Öyle bir zaman olmuş ki din dersleri kaldırılmış, dini bilgiler öğretilmemiş, okutulmamış, insanlar her şeyi unutmuşlar. Hatta din kitapları toplatılmış, Kur'an-ı Kerîm'ler bile toplatılmış, yakılmış.insanlar her şeyi unutmuşlar. Hatta din kitapları toplatılmış, Kur'an-ı Kerîm'ler bile toplatılmış, yakılmış. Öyle bir zamanda çok acele olarak; bir insanın şakağına silah dayasalar "Seni öldüreceğiz." deseler, Öyle bir zamanda çok acele olarak; bir insanın şakağına silah dayasalar "Seni öldüreceğiz." deseler, namaz kılmaya vakti yok ancak ne yapabilir? "Eşhedü enlâ ilâhe illallah." diyebilir. namaz kılmaya vakti yok ancak ne yapabilir? "Eşhedü enlâ ilâhe illallah." diyebilir. Ondan sonra bir kurşun, insan şehit olur. Değil mi? Vakit olmadığından öyle demiş olabilir.[yerleştirecek.] Onun için biraz böyle hareket olabilir. O şeyi kuvvetlendirdiği için bir mahzuru yoktur. Tasavvuru kuvvetlendirdiği ve zikrin kalbe yerleşmesini sağladığı için mahsurlu değildir. Aşırı hareket, zıplama, hoplama uygun değildir. O da bir ibadet olduğundan ciddiyetini muhafaza etmek lazımdır.

Soru: Kıyamet alametlerinden günümüzde görünenleri var mı? Varsa nelerdir?

Cevap: Kıyamet alametlerinin çoğu zuhur etmiştir.

Ondan sonra bir kurşun, insan şehit olur. Değil mi? Vakit olmadığından öyle demiş olabilir.[yerleştirecek.] Onun için biraz böyle hareket olabilir. O şeyi kuvvetlendirdiği için bir mahzuru yoktur. Tasavvuru kuvvetlendirdiği ve zikrin kalbe yerleşmesini sağladığı için mahsurlu değildir. Aşırı hareket, zıplama, hoplama uygun değildir. O da bir ibadet olduğundan ciddiyetini muhafaza etmek lazımdır.

Soru: Kıyamet alametlerinden günümüzde görünenleri var mı? Varsa nelerdir?

Cevap: Kıyamet alametlerinin çoğu zuhur etmiştir.

Ama şimdi o devir değildir. Şimdi hocalar bekliyor. "Allah Allah" diyor, Ama şimdi o devir değildir. Şimdi hocalar bekliyor. "Allah Allah" diyor, "Bir talebe var mı, okutsak." diyor. "Var mı öğrenmek isteyen, öğretelim." diyen birçok insan var. "Bir talebe var mı, okutsak." diyor. "Var mı öğrenmek isteyen, öğretelim." diyen birçok insan var. Zaman genişlemiştir, eliniz rahatlamıştır, huzura kavuşmuşsunuzdur. Öyle yağma yok.Zaman genişlemiştir, eliniz rahatlamıştır, huzura kavuşmuşsunuzdur. Öyle yağma yok. O terbiyeyi öğreneceksiniz.

O terbiyeyi öğreneceksiniz.

Soru: Bütün cemaatler parça parça, birik için şûraya ne dersiniz?

Soru: Bütün cemaatler parça parça, birik için şûraya ne dersiniz?

Cevap: "Allah Allah!" derim! "Çok iyi olur." derim. Zaten eskiden beri diyorum.

Cevap: "Allah Allah!" derim! "Çok iyi olur." derim. Zaten eskiden beri diyorum.

Soru: Zikir yaparken eli, vücudu aşırı sallama veya sallanmak haram mı? Fetvası nedir? Allah razı olsun.

Soru: Zikir yaparken eli, vücudu aşırı sallama veya sallanmak haram mı? Fetvası nedir? Allah razı olsun.

Cevap: Haram diye bir şey söyleyemeyiz. İlle kıpırdamayacak diye bir şey yok.Cevap: Haram diye bir şey söyleyemeyiz. İlle kıpırdamayacak diye bir şey yok. Çünkü zikir serbesttir. Namaz değildir. Namazda okurken sallanırsa olmaz Çünkü zikir serbesttir. Namaz değildir. Namazda okurken sallanırsa olmaz ama daha serbest bir şeydir. Bazı zikirlerin de gözünü kapattığı zaman tasavvuru vardır.ama daha serbest bir şeydir. Bazı zikirlerin de gözünü kapattığı zaman tasavvuru vardır. Mesela "Lâ" diyecek. Semaya, Arş-ı Âla'ya kadar Lâ'nın uçları çıkıyor diye düşünecek.Mesela "Lâ" diyecek. Semaya, Arş-ı Âla'ya kadar Lâ'nın uçları çıkıyor diye düşünecek. "İlâhe" diyecek. İlâhe'yi sağ omuzunda düşünecek."İlâhe" diyecek. İlâhe'yi sağ omuzunda düşünecek. "İllallah" derken İllallah'ı şu vücudunun ortasında, göbeğinde düşünecek. "İllallah" derken İllallah'ı şu vücudunun ortasında, göbeğinde düşünecek. Allah'ı da gönlüne [yerleştirecek.] Onun için biraz böyle hareket olabilir.Allah'ı da gönlüne [yerleştirecek.] Onun için biraz böyle hareket olabilir. O şeyi kuvvetlendirdiği için bir mahzuru yoktur. O şeyi kuvvetlendirdiği için bir mahzuru yoktur. Tasavvuru kuvvetlendirdiği ve zikrin kalbe yerleşmesini sağladığı için mahsurlu değildir. Tasavvuru kuvvetlendirdiği ve zikrin kalbe yerleşmesini sağladığı için mahsurlu değildir. Aşırı hareket, zıplama, hoplama uygun değildir. Aşırı hareket, zıplama, hoplama uygun değildir. O da bir ibadet olduğundan ciddiyetini muhafaza etmek lazımdır.

O da bir ibadet olduğundan ciddiyetini muhafaza etmek lazımdır.

Soru: Kıyamet alametlerinden günümüzde görünenleri var mı? Varsa nelerdir?

Soru: Kıyamet alametlerinden günümüzde görünenleri var mı? Varsa nelerdir?

Cevap: Kıyamet alametlerinin çoğu zuhur etmiştir.

Cevap: Kıyamet alametlerinin çoğu zuhur etmiştir.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2